16. Hukuk Dairesi 2020/8664 E. , 2020/4327 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
... İlçesi"nde 3402 sayılı Kanun"un geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 2082 parsel sayılı 11.316,37 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile beyanlar hanesinde üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının ... oğlu ...’a ait olduğu belirtilmek suretiyle, davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının tescil talebinin reddine, çekişmeli taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline, beyanlar hanesinde bulunan şerhin iptali ile üzerinde bulunan zeytin ağaçları ile kuzey kısmında bulunan sulama havuzunun davacı ...’a ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazın evveliyatının çalılık olduğu, davacı ve babasının taşınmazı temizleyerek yaklaşık 30-40 yıl önce zeytin ağacı diktikleri, kuzey bölümüne ise 20-25 yıl önce zeytin ağaçlarının dikildiği, taşınmazda bulunan %15-20 oranında yer kaplayan kayalıkların temizlenerek öbek halinde toplandığı, bu haliyle taşınmazın 1986 yılından önce zeytin bahçesi haline getirildiği, eğiminin %12 den fazla olduğu, her ne kadar 6831 sayılı yasanın 1/J maddesi gereğince çalılıklar orman sayılmamakta ise de, eğimin %12 den fazla olması nedeniyle toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyan funda ve makiliklerle örtülü yerlerin orman niteliğinde sayılacağı, anılan 1/J maddesi kapsamı dışında olduğu ve öncesi orman olan yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Taşınmaz başında yapılan keşif sonucunda orman bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda, taşınmazın bulunduğu bölgede 1948 yılında 3116 ve 4785 sayılı yasalara göre, 1978 yılında 1744 sayılı Yasaya göre ve 1995 yılında 2896 sayılı Yasa"ya göre yapılan yapılan orman tahdidinde çekişmeli taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığını, 1997 tarihli hava fotoğrafında tamamının tarım alanında kaldığını, 40 yıldan beri zeytin bahçesi niteliğinde kullanıldığını, taşınmazın 1948 yılından beri orman tahdidi dışında kalması nedeniyle orman sayılmayan yer olduğunu; zirai bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise, taşınmazın genelinde 35-40 yaşlarında karışık ve sık dikilmiş 450 adet gemlik tipi zeytin ağacı, kuzey üst kısımlarında 23-25 yaşlarında 50 adet dikilmiş zeytin ağacı olmak üzere toplam 500 adet zeytin ağacının bulunduğunu, toprak yüzeyindeki taşların toplanarak set yapıldığını, %10-15 oranında yerli kayaların bulunduğunu, taşınmazda 100 tonluk sulama havuzu bulunmakta olup, bu haliyle 35-40 yıldır verimli zeytin bahçesi niteliğinde kullanıldığını bildirmişlerdir. Tespit tutanağının beyanlar hanesinde adı geçen davalı şerh sahibi ..., davacının kardeşi olduğunu, taşınmazları paylaştıklarını kendisine düşen yerin dava konusu taşınmazın batısında kaldığını, babaları tarafından sağlığında ayrı ayrı yerler verildiğini, diğer kardeşi ...’un da başka yerden taşınmaz aldığını beyan etmiştir. Dosyaya bilirkişi raporları ekinde sunulan harita ve getirtilen komşu taşınmazların kayıtlarının incelenmesinde, çekişmeli taşınmazın çevresinden orman tahdidinin geçmediği, tesis kadastrosu ya da 3402 sayılı Kanun"un geçici 8. maddesine göre tespiti yapılan taşınmazlarla çevrili olduğu ve batısında davacının kardeşi ... adına hükmen tescil edilen 1564 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu görülmektedir.
Hal böyle olunca; taşınmazın 1948 yılından itibaren değişik tarihlerde yapılan orman tahdit çalışmalarının tamamında orman sınırları dışında kalan yer olduğu, bu haliyle taşınmazın orman sayılmayan ve imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olabilecek yerlerden olduğunun kabulü gerektiği, yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile zirai bilirkişi raporu ve ekinde sunulan fotoğraflar birlikte değerlendirildiğinde, taşınmaz üzerinde kadastro tespitinin yapıldığı 2014 tarihinden geriye doğru davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmiş olduğu anlaşıldığından, Mahkemece, davacının davalı Hazineye karşı açmış olduğu davasının kabulü ile taşınmazın davacı adına tapuya tesciline, davalı ... Başkanlığının ise tespit maliki olmadığı diğer bir anlatımla taraf ehliyeti bulunmadığı, yargılama sırasında davacı tarafça davaya dahil edildiği anlaşılmakla, davalı ... yönünden açılan davanın ise pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin ve davalı ... Başkanlığının temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacı ..."a ve davalı ..."na iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.