Esas No: 2021/5144
Karar No: 2022/5562
Karar Tarihi: 09.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5144 Esas 2022/5562 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, Hacılar İlçesi'ndeki bir taşınmazın uygulama kadastrosunda yüzölçümünün hatalı yazılması nedeniyle düzeltilmesi talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesinde davacının talebi reddedilmiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi de aynı şekilde karar vermiştir. Temyiz üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, uygulama kadastrosu yapılırken dikkat edilmesi gereken yöntemleri ve bilirkişi raporlarının yeterli olması gereken şartları açıklamış ve dosyanın yeniden incelenmesine karar vermiştir. Kararın 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca bozulması sonrasında dosya ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Yüzölçümü Düzeltilmesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, ... İli Hacılar İlçesi, ... Mahalle eski 4999 parsel sayılı 48.160,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, yeni 4371 ada 137 sayılı parsel numarasıyla ve 26.517,31 m² yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı vekili 4371 ada 137 parsel sayılı taşınmazın uygulama kadastros sonucu yüzölçümünün 48.160,00m2 iken 26.517,31m2 ye düştüğünün, gerçek yüzölçümünün tapu kayıtlarında düzeltilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş,davacı vekilinin istinaf talebi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazın yüzölçümündeki eksilmenin komşu parsellerden kaynaklanmadığı, tesis kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazın planimetre karnesinde verniyel okumalarının 4545 numaralı parsel ile ters yazılmasından dolayı yüzölçümünün yanlış yazıldığı, 22/a çalışmalarında bu hatanın düzeltilip doğru alan ile tescil edildiği, pafta ile zeminin yeni alanının uygun bulunduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, uygulama kadastrosuna ilşkin olup, mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme yeterli ve yöntemine uygun değildir. Uygulama kadastrosunun amacı, teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro haritalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesidir. Mülkiyet ihtilaflarını canlandırmak ve çözmek değil; tesis kadastrosu sırasında yapılan teknik hataları belirleyerek gidermek ve kadastro paftalarını zeminle uyumlu, uygulanabilir, teknik ihtiyaçlara cevap verir ve güvenli hale getirmektir. Uygulama kadastrosu yapılırken, ilk kadastro sırasında da zeminde mevcut olduğu anlaşılan sabit noktalar ile aynı döneme ya da öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş harita ve benzeri verilerden yararlanılmakta, tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenmekte, düzenlenecek ada raporunda, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı gösterilerek, varsa hataların nasıl giderildiği açıklanmakta ve bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılıp, her bir parsel hakkında yenileme tutanağı düzenlenerek yenileme kadastrosu paftları üretilmektedir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, özü itibariyle yenileme faaliyetinin yukarıda açıklanan ilke ve yöntemlere göre yapılıp yapılmadığının denetlenmesini zorunlu kılan davalardır. Yöntemine uygun yapılmayan uygulama kadastrosu, mülkiyete ilişkin kazanılmış hakların ihlali sonucunu doğurur. Bu nedenle, yenileme kadastrosundan kaynaklanan ihtilafın çözümü için nasıl bir araştırma yapılması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, yenileme kadastrosu, önemli oranda bir mühendislik faaliyetidir. Bu nedenlerle doğru sonuca ulaşabilmek için mahkemece, dava konusu taşınmazlara ait yenileme kadastrosu tutanaklarının asılları, komşu taşınmazlara ait yenileme kadastrosu tutanaklarının örnekleri, çekişmeli taşınmazların ilk tesis kadastrosuna ait kadastro tutanakları, kadastro sonucu oluşan tapu kaydı ile tüm tedavülleri, ilk tesis kadastrosuna ait ölçü krokisi ve hesap çizelgesi, denetime veri teşkil edecek ortofoto, ilk tesis kadastrosunun yapıldığı tarihlere en yakın tarihlerde çekilmiş ... fotoğrafları, tesis kadastrosu paftası, varsa kadastrodan sonra tapuda yapılan ifrazlara ilişkin ifraz haritaları ile kadastrodan sonra sınırlarda değişiklik yapan mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, yenileme kadastrosu sırasında yararlanıldığı belirlenen diğer haritalar gibi bilgi ve belgeler toplanmalı ve bu şekilde dosya keşfe hazır hale getirilmelidir. Bundan sonra mahallinde, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişi, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımı ile keşif yapılmalı; keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan ilk tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, fen bilirkişisinden yenileme kadastrosuna esas teşkil eden bilgi ve belgeler, ortofoto, ... fotoğrafları ve memleket haritaları ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak yenileme kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Alınacak fen bilirkişi raporunda, ilk tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların yüzölçümleri ya da sınırları itibariyle zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, yenileme kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların yönetmelik hükümlerine uygun olarak tespit edilip edilmediği, yenileme kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlar bilimsel yöntemlerle ve denetime elverişli olacak şekilde açıklanmalı; raporda, "ada raporu" ile "yenileme tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı ayrıntılara yer verilmelidir. Ayrıca fen bilirkişisinden, çekişmeli taşınmazı, içinde bulunduğu adanın tamamı içindeki konumu ile, ayrıca sadece komşu parselleri ile birlikte konumunu gösterecek şekilde ilk tesis ve yenileme kadastrosu paftalarını, ... fotoğrafı, uydu fotoğrafı ve ortofoto üzerinde çakıştıran denetime elverişli harita düzenlenmesi ve yenileme haritasında yanlışlık varsa, doğru sınırları göstermesi istenmelidir. Bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken yenileme kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının yenileme kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda, Mahkemece çekişmeli taşınmaza ait ... fotoğrafları, ortofoto temin edilmemiş, komşu parsel malikleri davaya dahil edilmemiştir. Alınan bilirkişi raporu, çekişmeli taşınmazın eski ve yeni yüzölçümleri arasındaki bu farkın nedenlerini açıklamak için yeterli olmadığı gibi yapılan inceleme, araştırma ve alınan bilirkişi raporları yukarıda açıklanan yönteme de uygun değildir. O halde, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece önce dosya, komşu taşınmaz malikleri davaya dahil edilerek şekilde keşfe hazır hale getirilmeli ve bundan sonra mahallinde yöntemine uygun bir keşif yapılarak, uzman fen bilirkişiden tesis kadastro paftası ve haritası ile uygulama kadastrosuna ait pafta ve haritalarını çakıştırarak yönteme uygun taşınmazların sınırlarını belirten harita ve rapor düzenlemesi istenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.