14. Hukuk Dairesi 2013/14370 E. , 2013/15828 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.03.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.07.2013 günlü hükmün davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine temyiz isteğinin süre yönünden reddine ilişkin ek kararın davalı ... vekili tarafından Yargıtayca incelenmesi istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Bir kısım davalılar, ortaklığın satış sureti ile giderilmesini istemediklerini, mümkün ise taşınmazların aynen taksim suretiyle ortaklığının giderilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiş, mahkemece temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Temyiz talebinin reddine dair ek kararı davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1086 sayılı HUMK’nun 176. maddesinin 10. fıkrasında sulh mahkemelerindeki davalar adli tatilde görülebilecek davalar arasında bulunmakta idi. Ancak, sonradan yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 103. maddesinde sulh mahkemelerindeki davaların adli tatilde görülecek davalar arasında sayılmamış olması nedeniyle önceki yasa döneminde adli tatil içerisinde dolan temyiz süreleri artık aynı yasanın 104. maddesi uyarınca adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılacaktır.
Somut olayda, hükmü temyiz eden davalı ..."a gerekçeli kararın 01.08.2013 tarihinde (adli tatil içerisinde) tebliğ edildiği, davalının 29.08.2013 tarihinde kararı temyiz ettiği, davalının temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptandığından mahkemenin 10.07.2013 tarihli 2012/177 Esas, 2013/436 sayılı ek kararının kaldırılmasına karar verilerek temyiz incelemesine geçildi,
Türk Medeni Kanunu"nun 611. maddesinde “Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer. Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça miras bırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında "... SHM"den verilen 09.12.2009 tarihli, 2009/1254-1290, 2009/1255-1291 EK sayılı ilamı ile ... mirasçıları ... ve ..."ın mirasın reddi kararı vardır" şeklinde şerh bulunduğu, mahkemece bu hususta araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemece ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1254 Esas, 1290 Karar, 2009/1255 Esas, 1291 Karar sayılı mahkeme ilamları getirtilip incelenerek, mirasın reddine ilişkin kararların kesinleşip kesinleşmediği, ret kararının iptali ile ilgili bir dava açılıp açılmadığı üzerinde durulması, eğer kesinleşmiş ise mirası ret eden mirasçılar yönünden mirasın, kendileri sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçeceği nazara alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.