14. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/3979 Karar No: 2021/3502 Karar Tarihi: 26.05.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/3979 Esas 2021/3502 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2018/3979 E. , 2021/3502 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25/01/2002 gününde verilen dilekçe ile mera kaydının iptali ile tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacılar, 1626 mera parselinin 9-10 dekarlık kısmının 60-70 yıldan bu yana tasarruflarında bulunduğunu ve bu taşınmazın 21.12.1936 tarih ve 73 sıra nolu tapu kaydı hudutları içinde kaldığını belirterek sınırlandırmanın iptali ile adlarına tescilini istemişlrdir. Davalı Hazine vekili, kesin hüküm nedeniyle reddini savunmuştur. Diğer davalı da davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekilleri temyiz etmiştir. Dava, mera olarak sınırlandırılan 1626 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına ve zilyetliğe dayalı olarak tescili istemine ilişkindir. Davacıların dayandığı 21.12.1936 tarih 73 sıra No"lu tapu kaydı 9450 metrekare miktarlı olup tapulama çalışmaları sırasında 1487 parsele uygulanmış ve 9500 metrekare olarak davacılar adına tescil edilmiştir. Bu taşınmazın doğu yönünde bulunan dava konusu 10700 metrekare yer ise Kadastro mahkemesinin 1989/741 Esas, 1993/97 sayılı Kararı ile 1626 parsel içinde mera olarak sınırlandırılmış ve 03.07.1997 tarihinde kesinleşerek mera siciline kayıt edilmiştir. Bilindiği üzere, hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır. Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Somut olayda, dava konusu 1626 parsel sayılı taşınmaz davacılar ... ve murisleri ... ile Hazine arasında görülen Kadastro Mahkemesinin 1989/741 Esas, 1998/97 Karar sayılı yargılama sonucunda mera olarak tespit edilmiş ve hüküm 03.07.1997 tarihinde kesinleşerek sicile kaydedilmiş olduğu anlaşıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerekir iken yazılı gerekçelerle kabulü doğru görülmediğinden bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/05/2021 tarihinde oybiriliği ile karar verildi.