Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2019/3364
Karar No: 2021/682
Karar Tarihi: 01.04.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/3364 Esas 2021/682 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/3364
Karar No : 2021/682


TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü - …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … İnş. Nak. Taah. San. Tic. Ltd Şti.
VEKİLLERİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, kasko poliçesi ile sigortalanan … plakalı araç ile 27/08/2011 tarihinde, Siirt İli, Baykan İlçesi istikametinden, Batman İli, Kozluk İlçesi, Çayhan Köyü istikametine seyir halinde iken, yapılan yol çalışmaları nedeniyle sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddia edilerek oluştuğu ileri sürülen (ıslah sonrası) 65.700,00 TL tutarındaki zararın ödeme tarihi olan 27/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 08/03/2017 tarih ve E:2015/4526, K:2017/1075 sayılı usule ilişkin bozma kararına uyularak verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından sigortalanan ve … Otomotiv Nak. Petrol Ürün. İth. İhr. San ve Tic. Ltd. Şti'ye ait … plakalı aracın 27/08/2011 tarihinde …'in sevk ve idaresinde Siirt İli, Baykan İlçesi istikametinden, Batman İli, Kozluk İlçesi istikametine seyir halinde iken Çayhan Köyü mevkiinde yapılan yol çalışmalarında yeterli uyarıcı işaretler kullanılmadığından karşı şeritten gelen …'ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpışması sonucunda ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, kaza sonrasında araçta meydana gelen hasarın tespiti amacıyla … Ekspertiz Limited Şirketi tarafından hazırlanan … tarih ve … sayılı ekspertiz raporu ile, aracın yedek parça ve işçilik bedeli dahil 218.344,90 TL hasar bedeli hesaplandığı, aracın hasar tarihindeki hasarsız emsalinin piyasa rayiç bedelinin ise 118.000,00 TL olması nedeniyle aracın tamirinin ekonomik olmayacağından pert-total işlemi yapılmasına karar verilmesi üzerine aracın kaza tarihi itibarıyla ikinci el değerinden hurda bedelinin (30.400,00 TL) tenzili sonucunda hasar bedelinin 87.600,00 TL olarak belirlendiği ve bu tutar üzerinde anlaşıldığı, akabinde tespit edilen tutardan iki adet ödenmeyen sigorta prim borcu toplamı olan 974,00 TL düşüldükten sonra geriye kalan 86.626,00 TL'nin araç maliki şirkete 27/12/2011 tarihinde ödendiği, davacı şirketçe hasar bedelinin %50'sinin yolun bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle ödemenin rücuen tazmini istemiyle 09/01/2012 tarihinde yapılan başvurunun 31/01/2012 tarihli işlemle reddi üzerine söz konusu zararın tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı,
Uyuşmazlık konusu olayda, 27/08/2011 tarihinde Batman İli, Kozluk İlçesi, Çayhan Köyü mevkiinde davacı şirket tarafından sigortalanan ve …'in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile karşı şeritten gelen …'ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı kaza sonrasında, … tarafından trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek Mahkemelerinin … esasına kayıtlı davanın açıldığı, Mahkemelerinin 26/08/2015 tarihli ara kararı ile meydana gelen olayda davalı idarenin ve tarafların kusur oranının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi üzerine Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı'nca olayla ilgili Mahkemelerinin … esasına kayıtlı dosyada hazırlanan … tarih ve … sayılı bilirkişi raporunun bulunduğu ve anılan raporda … plakalı aracın sürücü …'in, karşı şeritten gelen … plakalı aracın sürücüsü …'ın ve davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün kusur oranlarının ayrı ayrı belirtildiği görüldüğünden, makul sürede yargılanma hakkı ve usul ekonomisi ilkesi uyarınca bakılan davada yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmediği,
Mahkemelerinin … esasına kayıtlı dosyada 26/08/2015 tarihli ara kararı ile dava konusu olayla ilgili Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı'nca hazırlanan … tarih ve … sayılı bilirkişi raporunun incelenmesinden; ''Sürücü …'in idaresindeki çekici ile gece vakti meskun mahal dışında aydınlatmanın olmadığı olay mahallinde hızını mahal şartlarına göre ayarlamadığı, işaretleme standartlarına uygun olarak işaretleme yapılmayan iki yönlü hale getirilmiş bölünmüş yolun tekrar tek yönlü bölünmüş yol olarak tanzim edildiği yol aktarma bölümünde ifadesinden de anlaşılacağı üzere "tek şerit üzerinden çift araç geçişleri sağlanıyordu" diye düşünüldüğü, yol aktarmasını fark etmediği anlaşılan şerit ihlali ile karşı yönden gelen araçlara ait yol bölümünde seyrini sürdürdüğü sırada karşı yönden gelen sürücü …'ın kullandığı kamyonu fark ettiğinde çarpışmayı önlemek için fren tatbik etmiş ise de 13 m fren sonrası çarpışması sonucu meydana gelen olayda dikkatsizliği, tedbirsizliği kurallara aykırı hareketi ile tali kusurlu olduğu, Sürücü …'ın sevk ve idaresindeki kamyon ile gece vakti meskun mahal dışında aydınlatmanın olmadığı yol çalışması nedeniyle iki yönlü hale getirilmiş olan olay mahalli yol şerit aktarmasının yapıldığı yol bölümünde kendisine ait yol bölümünde seyri sırasında karşı yönden şerit ihlali ile gelen sürücü …'in kullandığı çekici karşılıklı çarpması sonucu meydana gelen olayda oluşan etken hatalı tutum ve davranışı olmadığından, sonuçta atfı kabil kusuru olmadığı, Karayolları Genel Müdürlüğünün çalışma nedeniyle yol üzerinde karşılıklı olarak bir bölümünü trafiğe kapattığı ve yol aktarımının yapıldığı bu yerde yol üzerinde işaretlemeyi usulüne uygun olarak seyreden sürücüleri önceden uyarmak bakımından yol çalışma ve yol tanzim trafik levhaları, ışıklı uyarı cihazı ile duba vb. işaretlemelerle trafiğin yönlendirilmesini ve trafiğin seyir güvenliğini ve sağlayıcı önlemleri yeterli mesafe öncesinden yeterli ve gereği biçimde yapmamış olmakla meydana gelen olayda asli kusurlu olduğu'' tespitlerine yer verilerek, davacı şirketçe sigortalanan aracı kullanan Sürücü …'in %25 oranında, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nün %75 oranında kusurlu olduğu, karşı şeritten gelen ve kazaya karışan sürücü …'ın ise kusursuz olduğunun belirtildiği,
Bilirkişi raporunun taraflara ve müdahile tebliği üzerine taraflarca ve müdahilce yapılan itirazların, bilirkişi raporunun teknik ve ayrıntılı açıklamaları karşısında yerinde olmadığı sonucuna varıldığından anılan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bulunduğu,
Bu durumda, dosya içeriği ve Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, davalı idarenin Batman-Bitlis karayolu üzerinde yol çalışması nedeniyle yolun bir bölümünü karşılıklı olarak trafiğe kapattığı, yol aktarımının yapıldığı yerdeki işaretlemelerin usulüne uygun olarak yapılmadığı, yol tanzim trafik levhaları, ışıklı uyarı cihazı ile duba vb. işaretlemelerle trafiğin yönlendirilmesini, trafiğin seyir güvenliğini ve sağlayıcı önlemleri yeterli mesafe öncesinden gerektiği biçimde yapmadığı, seyir halindeki sürücülerin uyarılması açısından gerekli ve yeterli tedbirlerin alınmadığı, bu bakımdan davalı idarenin üstlendiği kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmeyerek kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, tespit edilen ve üzerinde mutabakata varılan 87.600,00 TL'lik hasar bedeline davalı idarenin %75'lik kusur oranı uygulandığında, ıslah dilekçesi sonrası talep edilen 65.700,00 TL tazminatın davalı idarece davacı şirkete ödenmesinin gerektiği sonucuna varıldığı,
Uyuşmazlık, hükmedilen tazminat miktarından davacı sigorta şirketine ödenen sigorta primlerinin düşülüp düşülemeyeceği yönünden incelendiğinde;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun sigorta şirketlerinin halefiyetini düzenleyen hükümleri uyarınca, sigorta şirketinin tazmin ettiği bedel nispetinde dava hakkına sahip olması nedeniyle, anılan hükümler uyarınca sigorta şirketine ödenen sigorta primlerinin hükmedilecek tazminat miktarından indirilmesine hukuken olanak bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Nitekim, Danıştay Onbeşinci Dairesinin 24/10/2017 tarih ve E:2017/2029, K:2017/5965 sayılı kararının da benzer nitelikte olduğu,
Hükmedilen tazminat miktarına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihine gelince;
Davacı lehine hükmedilen miktara işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi yönünden Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca yürütülmesi gereken faizin başlangıcının, söz konusu tutarın ödenmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvuru tarihinin esas alınması, idareye yapılan bir başvuru bulunmamakta ise adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanmasının, Danıştayın yerleşik içtihatlarıyla kabul edildiği,
2577 sayılı Kanun'da, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiği,
Bakılan davada, davacı tarafından, 02/02/2018 tarihinde Mahkemeleri kaydına giren dilekçe ile bilirkişi raporu uyarınca maddi tazminat miktarının artırıldığı, anılan dilekçenin 08/02/2018 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği, dolayısıyla bakılan davada artırılan maddi tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 08/02/2018 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği,
Bu durumda, hükmedilen 65.700,00 TL tazminat miktarının 43.800,00 TL'lik kısmına davalı idareye başvurunun yapıldığı 09/01/2012 tarihinden, ıslah dilekçesiyle artırılan 21.900,00 TL'lik kısmına ise ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihi olan 08/02/2018 tarihinden itibaren yasal faizin işletilmesi gerektiği gerekçesiyle,
Davanın kabulüne, hükmedilen 65.700,00 TL maddi tazminatın 43.800,00 TL'lik kısmının 09/01/2012 tarihinden itibaren, 21.900,00 TL'lik kısmının ise 08/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/05/2019 tarih ve E:2019/1389, K:2019/5019 sayılı kararıyla;
Dava konusu uyuşmazlıkta, davalı idarece tazmini gereken gerçek zararın belirlenmesi için, sigortalının kasko sigortası kapsamında davacı sigorta şirketine ödemiş olduğu sigorta primlerinin düşülmesinin gerektiği; davacı sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın davalı idarenin kusur oranına denk gelen tutardan, sigortalı tarafından ödenen primlerin düşülerek bulunan tutarın davalı idareden tazminine karar verilmesi gerekirken sigorta şirketine ödenen sigorta primlerinin hükmedilecek tazminat miktarından indirilmesine hukuken olanak bulunmadığını belirten Mahkeme Kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: .. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararıyla;
Sigorta poliçesinin, sigorta akdinden sonra ona dayanılarak verilen tek taraflı bir belge olduğu, sigorta sözleşmesinin, sigortalının teklifi, sigortacının kabulü ve sigorta priminin ödenmesiyle yürürlük kazandığı, sigortalının menfaatini ihlal eden tehlikenin gerçekleşmesi hâlinde tazminat vermeyi taahhüt ettiği, sözleşme ile her iki tarafın, birbirlerine karşılıklı olarak edim yükümlülüğü altına girdiği, sigorta sözleşmesini (poliçe) öteki sözleşmelerden ayıran özelliğin, sigortacının edim yükümlülüğünün gelecekte belirli olmayan olgulara (sigorta edilen menfaatin tehlikeye maruz kalmasına) bağlı olması olduğu,
Kasko sigortasının, sigorta yaptırılan aracın yanması, çalınması, çalınmaya teşebbüs edilmesi veya kaza sonucu oluşabilecek zararları güvence altına aldığı, kasko sigortası yaptırarak, araçla ilgili oluşabilecek risklerin maliyetinin sigorta şirketine devredildiği, böylece aracını sigortalayanın herhangi bir hasar anında herhangi bir maliyet yüklenmediği, zararının tamamını sigorta şirketinden tazmin ettiği, buna karşılık zararın oluşma ve oluşan zararın tazmin edilme riskini sigorta şirketinin üstlenmiş olduğu ve sunduğu bu hizmetin (riski üstlenmesi) karşılığında da belirli bir ücret aldığı, söz konusu bu ücretin ilgilinin zararı oluşmasa dahi ilgiliden alındığı,
Bu anlamda, sigorta şirketinin sunduğu bu hizmet karşılığı aldığı ücretin, zararı doğuran olaydan bağımsız olarak alınması nedeniyle gerçek zararın belirlenmesinde dikkate alınamayacağı,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun sigorta şirketlerinin halefiyetini düzenleyen hükümleri uyarınca, sigorta şirketinin tazmin ettiği bedel nispetinde dava hakkına sahip olması nedeniyle, anılan hükümler uyarınca sigorta şirketine ödenen sigorta primlerinin hükmedilecek tazminat miktarından indirilmesine hukuken olanak bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Nitekim; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun E:2013/2471, K:2015/832, E:2006/4879, K:2009/8081 ve E:2014/1126, K:2016/267 sayılı kararlarının da, sigorta şirketinin sunduğu hizmet karşılığı aldığı ücretin (primlerin), zararı doğuran olaydan bağımsız olarak alınması nedeniyle gerçek zararın belirlenmesinde dikkate alınmayacağı yönünde olduğu gerekçesi eklenmek suretiyle tazminat isteminin kabulü yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporunu, bilirkişi ek raporunu ve idarelerine izafe edilen kusur oranını kabul etmedikleri, itiraza konu raporun iddia ve savunmalar ışığında konunun değerlendirmesi hususunda eksik olduğu, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı raporun kabulünün mümkün olmadığı, bu bölgedeki yolun yapım işinin ihale ile … İnş. Nak. Taah. San. Tic. Ltd Şti.'nin taahhüdünde bulunması nedeniyle aradaki eser sözleşmesi gereği davanın bu şirkete yöneltilmesi gerektiği, kaza mahallinin çok daha öncesinde yol çalışması ile ilgili her türlü uyarıcı levha ve işaretlerinin yapılmasına rağmen gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek seyrine devam eden ve karşı şeride girerek kazaya sebebiyet veren sigortalı aracın sürücüsünün tam kusurlu olduğu, idarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için gerekli şartların oluşmadığı belirtilerek Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz itirazlarının tümünün yerel mahkeme tarafından incelendiği ve hukuka uygun şekilde karar tesis edildiği, davaya konu kazanın davalı idarenin sorumluluğunda olan karayolunda, idarenin hizmet kusuru nedeniyle gerçekleştiği, dava konusu kaza nedeniyle uğranılan zarardan davalı idarenin sorumlu olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Batman İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/04/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY
X- … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/05/2019 tarih ve E:2019/1389, K:2019/5019 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.


KARŞI OY
XX- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1401. maddesinin 1. fıkrasında, sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme olarak tanımlanmış, 1431. maddesinin 1. fıkrasında ise, sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksidin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesinin gerektiği kuralına yer verilmiştir.
Anılan Kanun hükümlerinden, sigorta sözleşmesi gereği sigortalının menfaatini ihlal eden tehlikenin gerçekleşmesi halinde, sigortalı tarafından ödenen sigorta primi karşılığında sigorta şirketince sigortalıya tazminat ödemesi yapılacağı, diğer bir ifadeyle, bu ödemenin, sigortalılık süresince bir defaya mahsus olmak üzere sigortalının ödemiş olduğu sigorta priminin karşılığı olduğu anlaşılmakta olup; bu nedenle ödenen sigorta primi miktarının, mahkemece hükmedilecek tazminat miktarından düşülebilmesi için, sigortalıya sigortalılık süresi içerisinde birden fazla ödeme yapılmamış olması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince ara kararı yapılarak, davaya konu kazanın meydana gelmesi sonucu tarafına davacı sigorta şirketince tazminat ödenen sigortalının, sigortalılık süresi içerisinde kaç kez bundan faydalandığının sorulmasının gerektiği, dava konusu olay dışında da böyle bir şekilde faydalanıldıysa, sigortalı tarafından davacı sigorta şirketine ödenen primlerin hükmedilecek olan tazminat miktarından düşülmemesi faydalanılmadıysa, sigortalı tarafından ödenen primlerin hükmedilecek tazminat miktarından düşülmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince ara kararı yapılarak bu hususun netleştirilmesi suretiyle primlerin hükmedilecek tazminat miktarından düşülüp düşülmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, bu yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varıldığından, … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının bozulması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi