Esas No: 2021/1846
Karar No: 2021/1977
Karar Tarihi: 01.04.2021
Danıştay 4. Daire 2021/1846 Esas 2021/1977 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/1846
Karar No : 2021/1977
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Genel Endüstri Yapıları Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü) VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden re'sen tarh edilen 2017/10,11,12, 2018/3, 4, 2019/7 dönemlerine ilişkin katma değer vergileri ile kesilen üç kat vergi ziyaı cezalarının ve 213 sayılı Kanun'un 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:2020/936 sayılı kararda; dava konusu vergi ve cezaları içeren vergi ceza ihbarnamelerinin 05/02/2020 tarihinde gönderilerek 10/02/2020 tarihinde e-tebliğ yoluyla tebliğ edildiği, vergi ceza ihbarnamelerinin iptali istemi için öngörülen 30 günlük yasal sürenin 11/03/2020 tarihinde sona erdiği ve 28/03/2020 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile iş bu davanın açıldığı, COVİD-19 salgını nedeniyle duran sürelerin ise 13/03/2020 tarihi dahil olmak üzere başladığı da göz önünde bulundurulduğunda dava açmak için öngörülen sürenin 13/03/2020 tarihinden önce sona erdiği, bu haliyle yasal süre geçirildikten sonra açılan davanın esasının incelenemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, vergi ceza ihbarnamelerinin tebliğinden sonra dava açılma hazırlığına başlanıldığı, şirkete ait 2017 ve 2018 yıllarına ait defterleri, alış satış faturaları, sözleşmeleri, banka ödeme belgeleri, tahsilat makbuzları vb. bilgi belgelerin incelenerek faturaların gerçekliğine ilişkin itirazların dava dilekçesinde belirtilmek istenildiği, söz konusu belgelerin vergi dairesinden istenilmesine rağmen herhangi bir cevap verilmediği, bunun üzerine 05/03/2020 tarihinde dilekçe ile belgelerin geri verilmesi için vergi dairesine başvuru yapıldığı, herhangi bir cevap verilmemesi üzerine 28/03/2020 tarihinde işbu davanın açıldığı, 05/03/2020 tarihinde yapılan başvurunun 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu haliyle yapılan başvurunun işleyen dava açma süresini durduracağı, emsal yargı kararlarının bulunduğu, şirkete ait belgelerin verilmemesinin savunma hakkını kısıtladığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 01/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Dava, sahte fatura kullanıldığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden re'sen tarh edilen 2017/10,11,12, 2018/3, 4; 2019/7 dönemlerine ilişkin katma değer vergileri ile kesilen üç kat vergi ziyaı cezalarının ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılmış; Vergi Mahkemesi’nce; içeriği dava konusu edilen vergi/ceza ihbarnamelerinin 05/02/2020 tarihinde gönderilerek 10/02/2020 tarihinde e-tebliğ yoluyla tebliğ edildiği, 30 günlük yasal sürenin 11/03/2020 tarihinde sona erdiği, 28.03.2020 tarihinde kayda giren dilekçe ile davanın açıldığı, COVİD-19 salgını nedeniyle duran sürelerin ise 13.03.2020 tarihi dahil olmak üzere başladığı göz önünde bulundurulduğunda dava açmak için öngörülen sürenin bu tarihten önce sona erdiği, yasal süre geçirildikten sonra açılan davanın esasının incelenemeyeceği gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; bu Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) pek çok kararında belirtildiği gibi, gerekçeli karar hakkı güvencesini kapsamaktadır (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
Kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlayan bu hak; tarafların yargılama sırasında ileri sürdükleri iddiaların kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve aynı zamanda, demokratik bir toplumda, kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini öğrenmelerinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
Mahkemelerin gerekçe gösterme yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak, mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır (Kadriye Sever, B. No: 2018/24071, 10/2/2021, § 29).
Yargı kararlarında tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği, davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usule veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
Öte yandan, kanunyolu incelemesi yapan merciin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçe kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli kabul edilmektedir (Yasemin Ekşi, § 57). Ancak, itiraz (istinaf) veya temyiz incelemesi sırasında ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların itiraz (istinaf) veya temyiz mercilerince cevapsız bırakılmış olması da gerekçeli karar hakkının ihlaline neden olabilecektir (Caner Kandırmaz, B. No: 2013/3672, 30/12/2014, § 31).
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde, “Dava açma süresi” başlıklı, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin tarihi izleyen günden başlayacağı;"Sürelerle ilgili genel esaslar" başlıklı 8. maddesinde, sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; “Üst makamlara başvuru” başlıklı 11. maddesinde, ilgililerin idarî dava açılmadan önce, idarî işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasını üst makamdan veya üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idarî dava açma süresi içinde isteyebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması hâlinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı kurala bağlanmıştır.
Bakılmakta olan davada, davanın süre aşımından reddedilerek uyuşmazlığın esasının incelenmemesi nedeniyle davacı, istinaf başvurusunda bulunmuş; dava açma süresi içinde 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında idari başvurusunun olduğunu, bu başvurunun dava konusu işlemden bağımsız olmadığını ve başvuruya cevap verilmemesi üzerine açılan davanın süresinde olduğunu ileri sürmüştür.
Davasının ilk derece mahkemesince süre aşımı yönünden reddi üzerine davacı, haklı olarak, “dava açma süresine” yönelik iddiasını ilk olarak istinaf merciine başvururken ortaya koyabilmiştir. Davacının, davanın süresinde açıldığına dair ileri sürdüğü tek bir iddiası vardır ve bunu da dava açma süresi içinde yaptığı başvurunun dava açma süresini durdurucu etkisine dayandırmıştır. Bu iddia, dava açmadaki usul sorununun esaslı unsuru olmasına rağmen, istinaf incelemesinde, açıkça karşılanmamış, gerekçelendirilmemiş; istinaf mercii olarak Vergi Dava dairesi, 2577 sayılı Kanun’un 45/3. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir. Başka bir anlatımla, davacının, davanın süre aşımından reddedilmesinin hukuka aykırı görmesini dayandırdığı iddiasının incelenmiş olduğu karardan anlaşılmamaktadır. Davacı bu kez, süre aşımı kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair kararı temyize konu ederek, aynı iddiayı Yüksek Mahkeme önüne taşımıştır. Bu bakımdan, verginin tarh ve tahakkuku ile ilgili işlemlerde, 11. maddenin uygulanıp uygulanamayacağı, dava açma süresi içinde davacının yaptığı başvurusunun 11. madde kapsamında nitelendirilip nitelendirilemeyeceği değerlendirilerek ve dava açma süresine etkisinin niçin olamayacağı gerekçede yer verilmesi suretiyle karşılanması adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının bir gereğidir. Açıklanan nedenle, Vergi Dava Dairesi kararı usul ve hukuka uygun görülerek verilen temyiz isteminin reddi kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.