17. Hukuk Dairesi 2014/3122 E. , 2015/9376 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2013
NUMARASI : 2013/20-2013/246
Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya zorunlu mali sorumluluk ve kasko sigortası ile sigortalı olan müvekkiline ait aracın, dava dışı V.Ç. yönetiminde iken tek taraflı olarak yaptığı kaza sonucunda araçta yolcu olarak bulunan M. Ç., M. E. ve M. A."nın yaşamını yitirdiğini, kazada vefat eden şahısların mirasçıları tarafından müvekkili ve araç sürücüsü Veysel Çapan"a karşı destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle dava açıldığını, mahkemece ölen şahısların mirasçıları lehine tazminata hükmedilmiş olup mirasçılar tarafından müvekkili aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davalı sigorta şirketince vefat edenlerin mirasçılarına toplam 22.000,00 TL ödeme yapılmış ise de, kasko sigorta poliçesi uyarınca toplam 9.000,00 TL tutarında bir ödeme daha yapılması gerektiğini ileri sürerek davalının kasko poliçesi bedeli olan 9.000,00 TL"den kaza tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunmuş; araç sürücüsünün kaza esnasında alkollü olması nedeniyle müvekkilinin davacı sigortalıya rücu hakkı bulunduğundan davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, 2918 sayılı KTK"nun 109. maddesi gereğince uzamış (ceza) zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sigorta poliçesinden kaynaklanan sorumluluğun tespiti istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nun 107. maddesine göre tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Yani, davacının tespit davasına konu yapılan hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunması şarttır. Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu, tespit davası açılabilmesi için tek başına yeterli değildir. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının dava açmada hukuki yararı yoktur. Buna göre eda davası açması mümkün olan davacının, aynı konuda tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.
Eldeki davada da, davacı tarafından, davalı sigorta şirketinin poliçe bedelinden sorumlu olduğunun tespiti isteminde bulunulmuş olup davacının eda davası açmasının mümkün olmasına göre, tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01/07/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.