20. Hukuk Dairesi 2013/5587 E. , 2013/9806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 10.03.2006 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Mevkiinde bulunan taşınmazın tapulama dışı bırakıldığı ve 20 yılı aşkın zamandır zilyetliğinde olduğunu, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz edinme şartlarının oluştuğu iddiası ile taşınmazın adına tapuya kayıt ve tescili talebiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüyle (A) harfi ile gösterilen 5172,43 m2, (B) harfi ile gösterilen 5676.84 m2, (C) harfi ile gösterilen 7411,86 m2, (D) harfi ile gösterilen 8373,05 m2 ve (E) harfi ile gösterilen 2189,89 m2 yüzölçümündeki taşınmazların tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, (F) harfi ile gösterilen kısma yönelik davanın reddine karar verilmiş; hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/06/2012 gün ve 2012/4739-8547 sayılı kararı ile (A, B, C ve D) kısımları yönünden onanmış, (E) kısmı yönünden bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Çekişmeli taşınmazın (E) harfi ile gösterilen 2189,89 m2’lik kısmının ise, dosyada mevcut ziraatçı bilirkişi Necdet Dikme tarafından düzenlenen 19.04.2010 tarihli rapordan % 25-30 eğimli olup yer yer zeminde kayalık alanların mevcut olduğu, bu kısım üzerinde imar ve ihya çalışması yapılmadan çukurlar kazılarak fidan dikildiği, eğimi yüksek olan bu kısım üzerinde 1-2 metre yüksekliğinde teras yapmadan ziraî faaliyette bulunmanın doğru olamadığı gibi, açılan çukurlara dikilen 2-3 yaşlı zeytin, ceviz, badem, incir, akasya ve iğne yapraklı orman fidanlarından taşınmazın son 3-5 yıldır kullanıldığının anlaşıldığı ve taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanmadığı bildirilmiştir. Belirlenen tüm bu bulgular doğrultusunda taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanmadığı ve davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşamadığı anlaşıldığından, mahkemece bu kısma yönelik davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra (A, B, C, D ve F) kısımları yönünden daha önce verilen hüküm kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, (E) kısmı yönünden davanın reddine, bu kısma ilişkin Hazinenin talebinin de reddine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, arazi kadastrosu sırasında tapulama harici bırakılan taşınmazın Medenî Kanunun 713 . maddesi gereğince tapuya tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
Yörede genel arazi kadastrosu 1975 yılında yapılmış ve 27.01.1977 - 28.02.1977 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Dava tarihi ile kesinleşme tarihi arasında 20 yıl geçmiştir.
Mahkemece, Dairenin yukarıda belirtilen kararı nedeniyle temyize konu (E) bölümüne ilişkin Hazinenin tescil talebi reddedilmiş ise de, mahkemenin kararı yerinde görülmemiştir. Bozma kararında, taşınmazın imar ve ihya edilmemesi nedeniyle zilyetlikle kazanılamayacağı belirtilmiştir. Mevcut durumu Hazine adına tesciline engel değildir. İmar ve ihya edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17 ve 18. maddeleri uyarınca Hazine adına tescili mümkündür. Bu nedenle, Hazinenin tescil talebinin kabulü ile temyize konu (E) kısmının Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde tescil talebinin reddedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle BOZULMASINA 11.11.2013 günü oy birliği ile karar verildi.