Esas No: 2021/13599
Karar No: 2022/5647
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/13599 Esas 2022/5647 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2021/13599 E. 2022/5647 K. sayılı kararına göre, genel mahkemede açılan kadastro tespitine itiraz davasında, dava konusu olan taşınmazların tapu maliklerinin mirasçılarının tamamının davada taraf olması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bunun sağlanmadığı ve Hazine ile Orman İdaresinin de davada taraf olmaması nedeniyle verilen hüküm bozulmuştur. Kadastro tesbit tutanaklarına göre taşınmazların gerçek hak sahipleri belirlenerek doldurulmalıdır. Bu bağlamda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 5, 26, 27 ve 30/2. maddelerinde belirtilen işlemler yapılarak, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin olarak toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir hüküm kurulmalıdır.
Detaylı kanun maddeleri ise şöyledir:
- 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 5, 26, 27 ve 30/2. maddelerinde kadastro tesbit tarihinden önce dava konusu olan taşınmazlar hakkında işlemler ve gerçek hak sahibi belirlenmesi hakkında açıklamalar yapılmaktadır.
- 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 27, 28 ve 29. maddeler
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Genel Mahkemede Açılan Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, tüm davaların reddine karar verilmiş olup, hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07.06.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü taraflardan gelen olmadı. Temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı belirtilerek, dava konusu olan 360 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ayrı bir taşınmaz olması ve bu taşınmazın söz konusu tapu kayıtları kapsamı ile ilgisinin bulunmadığının önceki keşiflerle belirlendiği anlaşılmakla, taşınmaz üzerinde zilyetlik bulunmaması nedeniyle taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi, dava konusu olan 340 ada 10 ve 12 parsele revizyon gören tapu kayıtlarının kapsamlarının belirlenmesi, tespite esas tapu kayıtlarının malikleri kök muris ... ... mirasçıları olup kök murisin mirasçılarının tamamının belirlenmesi, mirasçıları arasında taksim yapılıp yapılmadığının araştırılması, tespite esas tapu kayıtlarındaki 2/6 pay maliki olan mirasçıların araştırılıp saptanması, 340 ada 10 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtları kapsamı dışında kalan kısımları yönünden zilyetlik bulunmaması nedeniyle taşınmaz kısımlarının Hazine adına tesciline karar verilmesi, müdahilin dayandığı tapu kayıtlarının dava konusu ettiği kesim yönünden uygulanıp kapsamının belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacıların davalarının reddine, çekişmeli 340 ada 10, 12 ve 360 ada 1 parsellerin ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı/davalı ... vekili ve müdahil ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı ...'ın dava konusu taşınmazları tapu malikinden satın aldığını ispatlayamadığı gibi taşınmazlar üzerinde de ziletliğinin bulunmadığı, müdahil ...'nın ise taşınmazlarda zilyetliğinin bulunmadığı kabul edilmek suretiyle işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiş ise de taraf teşkili tam olarak sağlanmadan işin esası hakkında hüküm tesis edilmiştir. Şöyle ki, genel mahkemede açılan tapu iptal ve tescil davası devam ederken bölgede kadastro çalışması yapılması neticesinde dava konusu taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle dava dosyaları Kadastro Mahkemesine devredilmiş olup, davada 3402 sayılı Kanun'un 30/2 maddesi şartları mevcuttur. Mahkemece, 3402 sayılı Kanun'un 30/2 maddesi uyarınca gerçek hak sahibi re'sen belirlenecek, davada taraf olmayanlar adına dahi tescile karar verilebilecektir. Dava konusu taşınmazların kadastro tesbit tutanakları 3402 sayılı Kanun'un 30/2. maddesi uyarınca gerçek hak sahibi belirlenerek doldurulmalıdır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 5, 26, 27 ve 30/2. maddelerinde, kadastro tesbit tarihinden önce dava konusu olan taşınmazlar hakkında ne gibi işlem yapılacağı gösterilmiştir. 3402 sayılı Kanun'un 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, tesbit tutanağında yazılı hak sahiplerinin 3402 sayılı Kanun'un 30/2. maddesi gereğince gösterecekleri delillerle mahkemece re'sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi ya da sahipleri adına tesbit ve tapuya tesciline karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, dava konusu taşınmazların tespitlerine esas alınan tapu maliklerinin mirasçılarının tamamının davada taraf olması sağlanmadığı gibi mahkemece alınan orman bilirkişi raporunda dava konusu 340 ada 12 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının orman niteliğinde olduğu belirtilmesi nedeniyle Hazine ve Orman İdaresinin de davada taraf olması sağlanmadan hüküm kurulmuştur.
Hal böyle olunca; Mahkemece dava konusu taşınmazların tespitlerine esas alınan tapu maliklerinin veraset ilamı yada nüfus kayıtları getirtilerek mirasçıları belirlenmeli ve belirlenen mirasçılar ile Hazine ve Orman İdaresine dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilip husumet yaygınlaştırılarak yöntemince taraf teşkili sağlanmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanmasından sonra mirasçılar ile Hazine ve Orman İdaresinin savunma ve delilleri sorulup, bildirdikleri takdirde delilleri toplanmalı ve bundan sonra, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin olarak toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek önceki yargılama aşamalarında oluşmuş usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu husus göz ardı edilerek, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan esasa ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı/davalı ... vekili ile müdahil ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı-davalı ...'a iadesine, 13.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.