Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/5534
Karar No: 2013/9777
Karar Tarihi: 07.11.2013

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/5534 Esas 2013/9777 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı tarafın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğindeki taşınmaz, belgesizden tescil edilmiştir. Ancak, davacı Hazine, kazanım koşullarının davalı yararına gerçekleşmediğini iddia ederek, taşınmazın iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir. Mahkeme parselin tespitinin iptali ile raporda belirtilen bölümün Hazine adına tapuya tescil edilmesine karar vermiş, diğer bölümü ise ispat edilemediği gerekçesiyle davalı adına tescil etmiştir. Yargıtay, yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu belirterek, yeniden inceleme yapılmasını hükme bağlamıştır. Bu incelemede, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılacak, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı araştırılacak ve kanunların getirdiği sınırlamalar göz önünde bulundurularak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek yeni bir karar verilecektir. Kanun maddeleri ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 14/2. maddesidir.
20. Hukuk Dairesi         2013/5534 E.  ,  2013/9777 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında ... Köyü, 135 ada 10 parsel sayılı 4688,72 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğinde davalı adına tesbit edilmiştir.
    Davacı Hazine, 3402 sayılı Kanunda açıklanan zilyetlikle kazanım koşullarının davalı yararına gerçekleşmediğini iddia ederek, tesbitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, parselin tespitinin iptali ile raporda (A) harfi ile gösterilen 1283,03 m2"lik alanın aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı Hazine adına tapuya tesciline, yine raporda (B) harfi ile gösterilen 3405,69 m2"lik kısma yönelik davasının ispat edilememesi nedeniyle parselin bu kısmının davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
    Dava konusu yerde; 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastrosu 22.09.1996 tarihinde, 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi uyarınca yapılan orman kadastro düzeltme çalışmaları ise, 03.06.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz orman tahdit hattının dışında kalmıştır.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın (A) harfi ile işaretli bölümünde üzerindeki meyve ağaçlarının yaşları ve yeniden imar - ihya yapılmaya başlandığı gözönünde bulundurularak davacının zilyetlik süresinin 20 yıldan az olduğu gerekçesiyle bu kısma yönelik Hazinenin davasının kabulüne, (B) harfi ile işaretli bölümünde ise üzerinde çeşitli yaşlarda bakımlı bağ dikilişlerinin mevcut bulunduğu, hava fotoğraflarında bağlık alanlarda kaldığını, geçmişte dava konusu taşınmazın zaman zaman bağ zaman zamanda meyve ağaçları bulunan tarım arazisi olarak kullanılmaya devam edildiği, şahıslar tarafından uzun süreli terk edilmediği, zilyetlik terk iradesinin olmadığı gerekçesiyle bu kısma yönelik Hazinenin davasının reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Keşif sırasında dinlenen tanıklar ve yerel bilirkişiler, taşınmazın davalıya dedesi ..."dan kaldığını, eskiden beri bağ olarak kullanıldığını, 1980"li yıllarda hastalık nedeniyle bağ teveklerinin kurumasından sonra buğday, arpa, nohut ve mercimek ekildiğini, meyve ağacı dikildiğini, taşınmazın hiçbir zaman terk edilmediğini, sürekli ekilip biçilen ve sahipli yerlerden olduğunu bildirmiş, keşifte bilgisine başvurulan orman bilirkişi de raporunda, dava konusu taşınmazın 1956 tarihli memleket haritasında kısmen tarımsal faaliyet olmayan açıklık alan sınırları içerisinde kısmende bağlık alanda, 1948 tarihli hava fotoğrafında ise bağlık alanda kaldığı belirtmiştir. Dosyadaki resimlerden de taşınmazın bakımlı tarım arazisi olduğu anlaşılmaktadır.
    Keşifte bilgisine başvurulan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazı (A) ve (B) olarak iki kısma ayırarak incelemiş sonuç kısmında ise tamamının mevcut haliyle devletin hüküm ve tasarrufu altında olan, evveliyatı itibariyle zilyetlikle kazanılmaya elverişli olmayan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Raporun sonuç kısmında taşınmazın tümü hakkında bu sonuca varılmasına rağmen rapor içeriğinde taşınmazın (A) ve (B) olarak ikiye ayrılarak incelemeye tabi tutulma sebebi de anlaşılamamakla birlikte gerek taşınmazın mevcut durumu gerekse memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planındaki konumu, dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanları itibariyle ziraat bilirkişi raporu çelişkili ve yetersiz olup bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
    Belirtilen bu olgular karşısında mahkemenin gerekçesi, dosya kapsamına ve delillere uygun düşmemektedir. O halde; mahkemece, bir fen elemanı ile ziraat bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı araştırılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 07/11/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi