15. Hukuk Dairesi 2016/6086 E. , 2018/975 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosya davalıları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın kabulüne dair kararı asıl ve birleşen dosya davalıları tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı asıl davada, iş mahkemelerine açılan davalarda verilen kararlar nedeniyle üçüncü kişilere yapılan ödemelerden davalıların sorumlu olduklarını belirterek 28.433,00 TL rücu alacağının 14.02.2013 tarihinden itibaren tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı ..."ın dava tarihinden önce ölmüş olması nedeniyle mirasçıları aleyhine açılan birleşen davada da aynı talepte bulunmuş, davalılar davaya cevap vermemiş davalılar davaya cevap vermemiş, mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulü ile 28.433,00 TL"nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm Mahir dışındaki ... Mirasçıları tarafından sözleşmenin davacı ile davalı şirket arasında olduğu ve sözleşmenin tarafı olmayanlardan talepte bulunulamayacağı belirtilerek temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK"nın 355 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu "Basımevi Binası Tadilatı ve Ek Bina Yapımı" işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak, müteselsil sorumluluk nedeniyle üçüncü kişilere yapılan ödemelerin rücuan tahsili için BK 146 ve 147 (TBK 167 ve 168) maddelerdeki müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişki kurallarına göre açılmış rücuan alacak davasıdır.
Sözleşmeler Hukuku"nun en temel ilkelerinden birisi olan sözleşmelerin nispiliği kuralı gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Bu nedenle, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları aynı zamanda sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatları ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir
maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacılık sıfatı, dava konusu hakkın sahibini; davalılık sıfatı ise, dava konusu hakkın yükümlüsünü ifade eder. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti; davalı sıfatı ise, pasif husumeti karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. Dava konusu değer üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise davanın o kişi veya kişilere karşı açılması gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının önemli özelliği, def"i niteliğinde olmayıp itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebilmesi ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile bu hususun mahkemece re"sen nazara alınmasıdır. Dairemizin 12.06.2014 tarih, 2013/6679 Esas ve 2014/4107 Karar sayılı ilâmında da bu hususlar açıkça vurgulanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı şirket arasında eser sözleşmesi bulunmakta olup, bu sözleşme gereğince yapılan iş nedeniyle yüklenicinin çalıştırdığı işçilerin işçilik alacakları ödenmediği için alınan mahkeme kararı gereğince yapılan ödemelerin rücuan tahsili istenmekte olup, dayanılan sözleşmede temyiz edenlerin murisi olan ..., taraf olarak yer almadığı halde mahkemece mirasçıları sorumlu tutulmuştur. Tüzel kişinin borçlarından dolayı sorumluluk tüzel kişiye ait olup, sorumluluğu gerektiren açık bir düzenleme olmadıkça ortaklarından talepte bulunulması mümkün olmadığından ... mirasçıları olan temyiz eden davalılar yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu davalıları da sorumlu tutar şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden asıl ve birleşen dosya davalıları yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen dosya davalılarına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 15.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.