14. Hukuk Dairesi 2013/12479 E. , 2013/15752 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.05.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, yargı yolu itirazında bulunarak 2 no"lu parselin davacıya tapu tahsis belgesine dayalı olarak tescil edildiğini bu kapsamda yeniden tescil için dava açmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacının dayandığı 22.10.1984 tarihli 397 numaralı tahsis belgesi ile 324.00 m2 yüzölçümünde yer tahsis edildiği ve buna istinaden 184.00 m2 yüzölçümünde 36216 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tahsisen tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tapu tahsis belgesindeki fazlaya ilişkin kısmının ... adına 36216 ada 3 parsel olarak tescil edildiğini iddia ederek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise oranı belediye başkanlığından sorularak buna göre tapu tahsis belgesine konu 324.00 m2 den DOP indirimi yapıldıktan sonra davacı adına tescili gereken miktar bulunarak, bu miktardan da davacı adına tescil edilen 36216 ada 2 parsel sayılı taşınmazın miktarı olan 184.00 m2 nin mahsubu ile kalan kısım için dava konusu 36216 ada 3 parsel sayılı imar parselinden pay verilmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken mahkemece dava konusu taşınmazın tamamının davacı adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 17.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.