Esas No: 2021/5425
Karar No: 2022/8
Karar Tarihi: 17.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/5425 Esas 2022/8 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/5425 E. , 2022/8 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirketler ile ... arasında görülen Gebze 1. İş Mahkemesinin 2002/490 E. ve Gebze 2. İş Mahkemesinin 2008/639 E. sayılı davalarda ...'ya avukatlık hizmeti verdiğini, davalar sonuçlanmak üzereyken davalı şirketler ile ...'nın anlaştığını, mahkemeye sunulan sulh protokolünde belirlenen tutar üzerinden hesaplanan avukatlık ücret alacağının tahsili için Gebze 2. İcra Müdürlüğünde 2012/3270 E. sayılı takibi başlattığını, ödeme emrini tebellüğ eden davalı şirketlerin vekili tarafından 14/08/2012 tarihinde borca itiraz edildiğini ileri sürerek davalıların haksız itirazlarının iptaline ve icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm davalıların temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 28/11/2019 tarihli ve 2018/3287 E. - 2019/11698 K.sayılı kararıyla; (''Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas, 2018/9 karar sayılı ilamla ''...Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır." şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin çıkan bu içtihadı birleştirme kararına göre, davalı şirketlerin davacının hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir...'') gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki dava ile müvekkili olan ... adına davalı şirketle aleyhine iş mahkemesinde dava açtığını, ancak tarafların anlaştıklarını ve sulh protokolü sunarak davayı sona erdiklerini, vekalet ücretinin tahsili için başlattığı icra takibine davalı şirketlerin itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini ve takibin devamını istemiştir.
Bir davada görev yapan avukat, vekil edeninden aralarındaki sözleşmeye göre kararlaştırılan miktarı, şayet ücret kararlaştırılmamış ise Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşulu ile davanın kazanılan bölümü üzerinden yüzde on ile yüzde yirmi arasında belirlenecek miktarı, şayet değeri para ile ölçülemeyecek işlerden ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenecek miktarı ücret olarak talep etmek hakkına sahip olduğu gibi ayrıca yargılama sonunda haklı çıkılan kısım üzerinden hasma yüklenen vekalet ücretini de talep etmek hakkına sahiptir. Vekil eden avukatına belirlenen bu iki kalem ücreti ödemekle yükümlü olup, Avukatlık Kanununun 165. maddesi gereğince avukat tarafından takip edilen dosyada tarafların sulh olmaları halinde vekil eden ile avukat arasında sözleşme bulunmaması, sözleşmedeki ücretin geçersiz olması halinde gerek vekil eden gerekse hasım, sulh olunan miktar, sulh olunan miktar belli değilse, mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, aksi takdirde dava veya icra takibine konu müddeabihin tamamı üzerinden Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre belirlenecek ücret nedeniyle müteselsilen sorumlu sayılmaktadır. Sulh olunan davanın hasmı olan karşı taraf ise; Avukatlık Kanununun 165. maddesi ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 05/10/2018 tarihli ve 2017/6 E. - 2018/9 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince; sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan, takipsiz bırakılan işlerde sadece yasal vekâlet ücretinin ödenmesi hususunda vekile karşı, vekil eden ile birlikte müteselsilen borçlu sayılacağı kuşkusuzdur. Yine Dairemizin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, avukat tarafından takip edilen dosyada tarafların sulh olmaları halinde; vekil eden ile avukat arasında sözleşme bulunmaması, sözleşmedeki ücretin geçersiz olması halinde gerek vekil eden gerekse hasım, sulh olunan miktar, sulh olunan miktar belli değilse, mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, aksi takdirde dava veya icra takibine konu müddeabihin tamamı üzerinden Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre belirlenecek ücret nedeni ile müteselsilen sorumlu sayılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalılar ile dava dışı ... arasındaki 30/12/2009 tarihli sulh protokolünde tarafların sulh oldukları miktarın açıkça 100.000 TL olarak yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; davalıların Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesi ve gerekçelerle açıklanan içtihadı birleştirme kararı gereğince, sulh olunan 100.000 TL üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanacak karşı taraf vekalet ücretinden sorumlu olduğu nazara alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın tümden reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, davaya dayanak - takip dosyasında taraf olan ve takibe itiraz etmemiş olması nedeniyle hakkındaki takip kesinleşmiş olan ... hakkında davanın ihbarına karar verilmiş olmasına rağmen ihbar olunan hakkında hüküm fıkrasının (7) numaralı bendine ''Davalı ... tarafından herhangi bir yargılama gideri yatırılmadığı ve kendisini vekil ile temsil ettirmediği anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,'' şeklinde hüküm kurulması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.