Esas No: 2021/8905
Karar No: 2022/5754
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8905 Esas 2022/5754 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı köy tüzel kişiliği, Toplu Köyü'nde bulunan taşınmazın orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu ileri sürerek sınırlamanın iptali ile davacı köy adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, davanın kabulüne karar verse de, yapılan inceleme ve uygulama karar vermek için yeterli değildir. Dosyada bulunan bilirkişi raporlarının yetersizliği nedeniyle taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı ve kıyı kenar çizgisinin belirlenip belirlenmediği konusunda karar verilememiştir. Bu nedenle mahallinde keşif yapılması ve bilirkişi raporu alınması gerekmektedir. Kararda, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 ve 9. maddelerine göre kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur ve bu hususun araştırılmaması durumunda hüküm kurulamaz. Davalı İdaresi vekilinin temyiz itirazları reddedilmiş, Hazine vekilinin itirazları kabul edilerek hüküm bozulmuştur.
Kanun maddeleri:
- 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 ve 9. maddeleri
- 6360 sayılı Kanun'un Geçici 1.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı ... İdaresi ve davalı Hazine vekilleri tarafından esasa, davacı ... vekili tarafından yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Köy Tüzelkişiliği, zilyetliğe dayanarak 2008 yılında ilk kez yapılan ve 05.12.2008 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması sırasında Toplu Köyünde bulunan taşınmazın orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu ileri sürerek, bu yere ait sınırlamanın iptali ile davacı köy adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Yargılamanın devam sırasında yürürlüğe giren On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesinin 13. fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü gereği davaya Alaçam Belediye Başkanlığınca devam olunmuştur.
Kadastro Mahkemesinde dava konusu Samsun İli Alaçam İlçesi Toplu Mahallesi Ambarbükü Mevkiinde ki 128.047,94 m2 yüzölçümlü taşınmazın orman sınırlandırılmasının iptali ile orman sınırları dışarısına çıkarılmasına, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığının davasının husumet nedeniyle reddine, davacının tescil talebi yönünden ise Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Kadastro Mahkemesinin anılan kararının kanun yolları tüketilerek kesinleşmesi ve davacı ... Başkanlığının gönderme talebi üzerine Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, dava konusu Samsun İli Alaçam İlçesi Toplu Mahallesi Ambarbükü Mevkiinde kain 128.047,94 m² yüzölçümlü Fen bilirkişisinin 18.05.2011 tarihli raporunda kırmızı kalem ile çizilmek suretiyle belirtilen tespit harici bırakılan taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığının davasının husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... İdaresi ve davalı Hazine vekilleri tarafından esasa, davacı ... vekili tarafından yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz edilmiştir.
1. Davalı ... İdaresi vekilinin temyiz itirazları bakımından;
Taraflar arasında görülen orman kadastrosuna itiraz davası sonucu çekişmeli taşınmaz hakkında; orman sınırlandırılmasının iptali ile orman sınırları dışarısına çıkarılmasına karar verilerek, hüküm kesinleştiğine göre davalı ... İdaresi vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bakımından;
Mahkemece Köy Tüzel Kişiliği lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermek için yeterli değildir. Şöyle ki dosya arasında bulunan orman kadastrosuna itiraz dosyasında alınan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın kum tepeciklerinden oluştuğu belirtilmesine rağmen temyize konu dosyada jeolog ve ziraat bilirkişilerinden taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığına ilişkin rapor alınmamış, kıyı kenar çizgisi usulünce araştırılmamıştır.
Bilindiği üzere, 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini" belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9. maddelerinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekte olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin idari yargıya ait olduğuna; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine "işaret edilmiştir. 3621 sayılı Kanun'un 5 ve 9. maddelerine göre de kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur. Anılan hususlar dikkate alınmadan bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; Mahkemece mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik jeolog ya da jeomorfolog, 1 jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 1 inşaat mühendisi, 1 ziraat mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif icra edilmeli ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan; dava konusu taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, taşınmazın dere yatağı olup olmadığı ve derenin yatak değiştirip değiştirmediği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkiler giderilmeye çalışılmalı; ... fotoğraflarının uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi tarafından streoskopik yöntemle incelenmesi suretiyle taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; ziraatçı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın eğimini, niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte başlanıp tamamlandığını, üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayeseli değerlendirmeyi içeren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; 3 kişilik jeolog ya da jeomorfolog, 1 jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 1 inşaat mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu tarafından topoğrafik memleket haritalarından da yararlanılarak kıyı kenar çizgisi tespit edilmeli, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisi fen bilirkişisi tarafından kroki üzerinde gösterilmeli, farklılık olması halinde sebebi açıklanmalı, çevre parseller hakkında kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi bulunup bulunmadığının araştırılmalı, bulunduğunun tespit edilmesi halinde kesinleşen kıyı kenar çizgisinin eldeki davada belirlenen kıyı kenar çizgisi ile çelişip çelişmediği göz önünde bulundurulmalı, çekişmeli taşınmazın tamamen veya kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, fen bilirkişisine, keşfi takibe ve yerel bilirkişi ile tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlettirilmeli, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığı, zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden olup olmadığı ve zilyetlikle kazanma şartlarının Köy Tüzel Kişiliği lehine oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenerek toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
davacı ... vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 7139 sayılı Kanun'un 33. maddesi uyarınca Orman İdaresinden ve yine harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde peşin harcın temyiz eden davacı ... Başkanlığına iadesine, 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.