Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3210
Karar No: 2022/5750
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/3210 Esas 2022/5750 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2022/3210 E.  ,  2022/5750 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın kabulüne dair kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 17.01.2022 tarih ve 2021/11691 Esas, 2022/292 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş olup, davacı ... ve arkadaşları vekilince süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; "Mahkemece bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediği belirtilerek, taşınmazlar başında yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ile keşif yapılması, öncelikle tüm tapu kayıt malikleri arasında taşınmazların taksim edilip edilmediği ve dava konusu taşınmazların taksimen ve müstakilen tarafların murisi ... (...) ...’a isabet edip etmediğinin araştırılması, taşınmazların taksimen tarafların murisi ... ...’a kaldığının ispatlanması halinde taşınmazların miras payları oranında ... ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesinin gerektiğinin düşünülmesi, taksim kanıtlanamadığı takdirde ise; tarafların murisi ... (...) ...’un payının icraen satıldığı tarihten sonra eşi ...’nın payının kayden kendisine hibe edildiği 05.12.1962 tarihli ve 7 nolu tapu kaydı göz önüne alınarak tapu kaydının müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olduğu ve kadastro tespitinin davalı ... adına yapıldığı, davacıların babaları ...’dan gelen hakka dayandıkları gözetilmek suretiyle ... ...’un tapu kaydındaki payının tüm mirasçıları adına miras payları oranında tescil edilmesi, davada taraf olmayan diğer müşterek maliklerin paylarının ise davalı ... üzerinde bırakılması” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, çekişmeli 120 ada 22 ve 123 ada 3 parsellere ilişkin tespitlerin iptali ile parsellerin her birinin dosya arasında Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.04.2005 tarih ve 2005/542 Esas, 2005/318 Karar nolu veraset ilamı bulunan ... ...’un mirasçıları adına veraset belgesindeki payları oranında ayrı ayrı tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş; hükmün, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 17.01.2022 tarih ve 2021/11691 Esas, 2022/292 Karar sayılı ilamıyla özetle; "Mahkemece, işin esasına girilerek verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğu, şöyle ki; davacı taraf, dava konusu taşınmazların tarafların murisi ... ...’dan geldiği ve terekesinin taksim edilmediği iddiasında bulunmuş olup davalı tarafın ise, dava konusu taşınmazları ... ... mirasçılarından satın aldığını savunduğu, Mahkemece, dava konusu taşınmazların tespite esas tapu kayıtlarının malikleri arasında taksim edilerek tarafların murisi ...’ya isabet ettiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, temyiz aşamasında ... ... mirasçıları olduğunu belirten ... ... ve arkadaşlarının, davalı ...’e taşınmazların satılmadığı iddiasına dayanarak Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/303 Esas sayılı dava dosyalarının bulunduğunu belirterek eldeki dosyaya müdahale talebinde bulundukları, Kadastro Mahkemelerinin, 3402 sayılı Kanun'un 11. ve 26/B maddeleri uyarınca 30 günlük askı ilan süresi içinde açılan kadastro tespitine itiraz davalarında görevli olup, askı ilanından sonra açılan davalarda ise aynı Kanun'un 12. maddesi uyarınca genel mahkemelerin görevli bulunduğu, aynı Kanun'un 26/D maddesinde de Kadastro Mahkemelerine dava açıldıktan sonra tespitten önceki haklara dayanılarak asli müdahil olarak katılanların davalarını çözmek görevinin kadastro mahkemesine ait olduğunun belirtildiği, müdahale talebinde bulunan ... ... ve arkadaşlarının asliye hukuk mahkemesine açtıkları davanın, dava konusu taşınmazların kadastro tutanakları kesinleşmediğinden, görülmekte olan eldeki davaya müdahale niteliğinde olup doğru sicil oluşturulabilmesi bakımından açılan davaların birlikte görülmesinde zorunluluk bulunduğu açıklanarak; Mahkemece, müdahale talebinde bulunan ve ... ... mirasçıları olduğunu belirten ... ... ve arkadaşları tarafından Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/303 Esas sayılı dava dosyasıyla açılan davanın eldeki davaya müdahale niteliğinde olduğu ve doğru sicil oluşturulabilmesi bakımından davaların birlikte görülmesi gerektiği gözetilerek, tarafların iddia ve savunmaları ile toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilerek işin esası incelenmeksizin usulden bozulmasına karar verilmiş ve bozma ilamına karşı bu kez davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
    3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26/D maddesinde; kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra, tespitten önceki haklara dayanarak, asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkların da kadastro mahkemesinde çözümleneceği hükme bağlanmış, ancak; müdahale isteminin ne zamana kadar yapılabileceği ayrıca ve açıkça belirtilmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu özel kanun niteliğinde olup, bu Kanunda düzenleme bulunmayan hallerde genel kanun niteliğinde bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili maddelerinin uygulanacağı tartışmasızdır.
    6100 sayılı HMK’nin 65. maddesinde ise; bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği, asli müdahale davası ile asıl yargılamanın birlikte yürütüleceği düzenlenmiştir.
    Somut olaya gelince; eldeki karar düzeltme istemine konu Kadastro Mahkemesi kararının 04.05.2017 tarihinde verildiği, davaya konu taşınmazlar hakkında ... ... ve arkadaşları tarafından 18.05.2017 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı ve 07.08.2019 havale tarihli dilekçe ile de eldeki davaya müdahale talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla; hem Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava, hem de eldeki davaya müdahale istemini içeren taleplerin tarihi, eldeki davanın karar tarihinden sonra olduğuna göre, 6100 sayılı HMK’nin 65. maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan bir davanın bulunduğundan söz edilemez.
    Kesinleşmemiş olsa dahi, Kadastro Mahkemesince karar verilmek suretiyle davadan el çekildiğine, diğer bir anlatımla görülen bir dava kalmadığına göre, Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava yönüyle, öncelikle Kadastro Mahkemesinin eldeki kararının sonucun beklenilmesi, ancak; eldeki hükmün temyiz edilip bozulması halinde artık halen görülmekte olan bir dava bulunacağından Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi ve Kadastro Mahkemesince tüm talepler yönüyle işin esası hakkında bir karar vermesi gerekeceğinden, davacılar ... ve arkadaşları vekilinin karar düzeltme isteminin bu nedenlerle kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    Hal böyle olunca; Dairemizin 17.01.2022 tarihli ve 2021/11691 Esas, 2022/292 Karar sayılı maddi hataya dayalı olarak yapılan usule ilişkin bozma ilamının ortadan kaldırılmasına karar verilerek, davalı ...’un, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece verilen önceki iki karar temyiz incelemesi sonucu bozulmuş olup, bozma ilamlarında da belirtildiği üzere, davalı ...’un dayandığı 15.06.1938 tarih ve 10 sayılı tapu kaydı ile ... kayıtlarının, dava konusu taşınmazlar ile çevresindeki bir kısım taşınmazları kapsadığı tartışmasızdır. Çözümlenmesi gereken husus, tapu malikleri arasında taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne zaman yapıldığı ve tapu maliklerine bu taksim çerçevesinde hangi taşınmazların düştüğü noktasında toplanmaktadır.
    Bilirkişiden alınan hisse hesabına ilişkin rapora göre, kök Kanunievvel 1305 tarih 49-50 sayılı tapunun tedavülleri ile tarafların murisi ... ...’un kendisine ait 11340/62208 payının, 1938 tarihli 10 sayılı tapu kaydı ile icradan ... oğlu ... ...’na kayden satıldığı, diğer payların büyük çoğunluğunun kök malikin mirasçıları tarafından müracaat olmadığı için intikal görmediği, yalnızca Şubat 1936 tarihli 5 sayılı tapu kaydı ile 11880/62208 payın ... ... oğlu ... adına ve Aralık 1962 tarihli 66 sayılı tapu kaydı ile de ... ... tarafından babası ...’den gelen 90/62208 miras payının eşi ... ...’a (tarafların babası) devredildiği anlaşılmaktadır.
    Mahallinde, taksim hususunun araştırılmasına yönelik olarak yapılan 2017 tarihli keşifte dinlenen tutanak bilirkişisi 1954 doğumlu ... ..., doğma büyüme bu köyden olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında görev aldığını, kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazlarla ilgili bir senet olayının ortaya çıktığını, o tarihte babaannesinin sağ olduğunu, eve gelerek olayı ona anlattığında, babaannesinin kendisine, zamanında ... ...’un 1937-1938-1939 tarihlerinde yerlerini Ünyeli iki kişiye sattığını ve buradan ...'a göçtüğünü, 3-5 sene sonra geri gelerek aynı köyde bulunan kayınpederinin yerine yerleştiğini, ancak orada kayınpederi ile anlaşmazlık yaşayınca kayınpederinin, Ünyelilere sattığı yeri sadece maraba durmak için yeniden Ünyelilerle konuşmasını istediğini, araziyi satın alan Ünyelilerden ... ...’nın da buna ... gösterdiğini, oraları temizlediklerini ve şuan 123 ada 3 parselde gösterdiği yerde merek diye tabir edilen samanlık şeklindeki yerde durmaya başladığını söylediğini, kadastro bilirkişisi olarak çalışmalarını yaptıkları sırada burası kimin diye sorduklarında, satış senetleri konulunca bu satış senetlerine (... ...'un ... ...'ya satışı ve ... ... varislerinin ... ...'a satışı) istinaden tespitlerini yaptıklarını belirtmiş, devamında ana tapu kayıt maliklerinin arasında taşınmazların taksim edilip edilmediğini ve dava konusu bu taşınmazların müstakilen ve taksimen ... (...) ...'a isabet edip etmediğini bilmediğini, yine ...’nın eşi Sıddıka’nın babasının payından eşine hibe ettiği yeri tam olarak gösteremezse bile şuan göstermiş olduğu iki küçük ırmak arasında yani dava konusu taşınmazların haricinde olduğunu söylemiştir.
    Aynı keşifte, davalı tanığı olarak dinlenen tarafların kız kardeşi ... ... ise, tarafların büyük ablaları olduğunu, dava konusu taşınmazları babasının vaktin de Ünyelilere sattığını, satış zamanında paranın yarısını aldığını, yarısını alamadığını, daha sonra babasının ...’a göçtüğünü, ailevi nedenlerden dolayı geri yerine oturduğunu, arazilerini satın alan Ünyelilerin kalan yarı parasının da verilip almayı çok istediklerini, ancak daha sonra babasının başlangıçta almış olduğu parayı davalı kardeşi ...' in onlara geri ödeyerek yeri geri aldığını beyan etmiştir.
    Buna göre; dava konusu taşınmazların öncesinde ve tapudaki payının 1938 yılında icradan satılmasından kısa bir sonra da başlayarak tarafların murisi ... ...’un zilyetliğinde bulunduğu ve ölene kadar da kendisinin kullandığı alınan beyanlardan anlaşılmakta olup esasen bu husus tarafların da kabulündedir.
    Dava konusu taşınmazların sınırında bulunan ve tapu kaydının sınırları kapsamında kalan bir kısım taşınmazların, tapu maliklerinden ...’in oğulları ..., ... ..., ... ..., ... oğlu ... ... mirasçıları adına tespit ve tescil edildiği, yargılama sırasında yapılan keşiflerdeki alınan beyanlara göre tapu kapsamında kalan yerlerin zamanında paylaşıldığı ve herkesin kendi yerini zilyet ve tasarruf ettiği, malikleri arasında da kullanımdan kaynaklı bir ihtilafın olmadığı, tapu kapsamında kalan taşınmazlara ait tespit tutanaklarına göre, kayden yaklaşık 1/6 pay sahibi olan ... ... adına ise bu tapu kapsamında herhangi bir taşınmaz tespit ve tescil edilmediği ve bu yönde bir iddianın da bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Bu anlatımlar karşısında; tapu malikleri arasında 1938 yılından önce taksim yapıldığı, taksimle dava konusu taşınmazların o zaman için tapuda pay sahibi olan tarafların murisi ... ...’a düştüğü, 1938 tarihli 10 sayılı tapu ile de bu taşınmazların icradan ... oğlu ... ...’na kayden satıldığı, ... ...’un tapu yoluyla mülkiyetini devrettiği taşınmazlar üzerinde zilyetliğini devam ettirmesinin tapu malikine karşı hukuken bir sonuç doğurmayacağı, tapulu taşınmazların zilyetlikle kazanılmasının hukuken mümkün bulunmadığı, tapu maliki olan ... ...’nın 1991 yılında öldüğü, davalı ... tarafından 2006 tarihinde tapu malikinin mirasçılarından noter senedi ile bu taşınmazın satın alındığı, kadastro tespitinin de 2007 tarihinde yapıldığı anlaşıldığına göre, zilyet lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-c maddesinde öngörülen koşullarının da oluşmadığı açıktır.
    Bir an için; 1938 yılından sonra tapu malikleri arasında taksim yapıldığının kabulü halinde ise, 1938 yılından sonra tapuda adına kayıtlı pay bulunmayan ... ...’a taksimle bir taşınmaz bırakılması da mümkün bulunmayıp ancak tapuda pay sahibi bulunan ... ...’ya bu taşınmazların bırakıldığının kabulü gerekir.
    Öte yandan; Aralık 1962 tarihli 66 sayılı tapu ile, ... ... tarafından, babası ...’den gelen 90/62208 miras payı, eşi ... ...’a (tarafların babası) devredilmiş ise de, 1938 yılından önce tapu malikleri arasında yapıldığı anlaşılan taksime göre tapu maliklerince kendilerine düşen yerler zilyet ve tasarruf edilirken, yaklaşık 30 yıl sonra tapudan pay devrinin yapılmasının da, taksime uygun olarak kendi yerini kullanan tapu maliklerine karşı hukuken bir geçerliliği bulunmamaktadır.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, bu gerekçelerle davacıların davalarının reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek tapu kapsamında kalan bir taşınmaz üzerinde zilyetliğe değer verilmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... ve arkadaşları vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 17.01.2022 tarih ve 2021/11691 Esas, 2022/292 Karar sayılı usule ilişkin bozma ilamı kaldırılarak davalı ... vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA peşin harcın istek halinde karar düzeltme talep edene iadesine, 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi