Esas No: 2022/845
Karar No: 2022/5783
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/845 Esas 2022/5783 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vekili, müvekkilinin sahip olduğu taşınmazın yüzölçümünde yanlışlık olduğunu belirterek düzeltme talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesi, davayı kabul etmiş ve tapu kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar vermiştir. Ancak davalı Hazine vekili istinaf talebinde bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi ise gerekçeli kararında davalı vekilinin taleplerinin kabul edildiğini söylemiş ancak hüküm kısmında davanın reddine karar vermiştir. Bu durumda, kanun maddelerine aykırı bir karar verildiği gerekçesiyle kararın bozulması gerektiği ve taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: HMK'nin 353/(1)-b, 297. ve 359/2 maddeleridir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosu
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında ... Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davalı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin, Çekmeköy İlçesi ... ... Mahallesinde bulunan 267 ada 26 parsel sayılı taşınmazı 05.11.2001 tarihli “Gayrimenkul Satış Senedi” ile ... ve ...’ten satın aldığını, yüzölçümünün 306 m2 olduğunu, bu tarihe kadar taşınmazın vekil edeninin tasarrufunda olduğunu, 6292 sayılı Kanun uyarınca Milli Emlak Müdürlüğüne başvurduğunda kendisine 26 değil, 25 parselin bilgisinin verildiğini, oysa 26 parselin 25 parselden büyük olduğu halde yüzölçümlerinin çaprazlama yanlış yazıldığının tespit edildiğini belirterek, 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümlerinin düzeltilmesini ve 26 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına ... ve ...’ün hak sahibi olduğunun kaydedilmesini istemiş, davasını 20.10.2016 tarihli dilekçesi ile ıslah ederek 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar için tutulan tapu sicilinin yanlış kaydın düzeltilmesi suretiyle 26 parsel sayılı taşınmazda hak sahibi olarak vekil edeninin kaydedilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... 14.03.2017 tarihli duruşmada beyanında, davacıya 292,91 m2'lik yeri kardeşi ... Kütükle birlikte sattıklarını, ancak tapuda 25 parsel sayılı taşınmazın kendi adlarına yazıldığını, gerçekte satış yapılan yerin 26 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, bu şekilde davaya bir itirazının olmadığını belirtmiştir.
Mahkemece, davanın ıslah doğrultusunda kabulüne, Çekmeköy İlçesi ... ... Mahallesi 267 ada 25 parseldeki beyan kaydında bu parsel ... ve ...'ün tasarrufundadır şerhinin terkin edilmesine, Çekmeköy İlçesi ... ... Mahallesi 267 ada 26 parselin beyanlar hanesine bu parsel ...'un tasarrufundadır şerhinin yazılmasına karar verilmiş, hükme karşı davalı Hazine vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf istemiyle önüne gelen dosya ve karar bir bütün olarak değerlendirilerek, HMK’nin 353/(1)-b maddesinde yer alan “b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, 3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir” düzenlemesi davanın hangi kısmı ile ilgili olursa olsun, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının düzeltilmesi de dahil istinaf isteminin kısmen bile kabulüne karar verilecek olsa dahi, şayet yeniden hüküm kurulacak ise, İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılması ve tüm hükümlerin yeniden kurulması gerekir. Bölge Adliye Mahkemeleri, bir yandan hukuki denetim yapan mahkemeler iken diğer yandan vakıa incelemesi de yapan mahkemelerdir. İlk Derece Mahkemelerince yapılan vakıa incelemesi Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yerinde bulunmadığı takdirde İlk Derece Mahkemesi kararı bütünüyle ortadan kaldırılmalı ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde yeniden bir hüküm kurulmalıdır. Aksi halde, aynı dosyada infazı kabil birden fazla kararın ortaya çıkması tehlikesine ve HMK’nin 297. ile 359. maddelerine aykırı olarak infazda tereddüte sebebiyet verilebilecektir.
Yine, aynı Kanun'un 359/2 maddesi ise; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü içermektedir.
Somut olayda, Mahkemece, davanın ıslah doğrultusunda kabulüne, Çekmeköy İlçesi ... ... Mahallesi 267 ada 25 parseldeki beyan kaydında bu parsel ... ve ...'ün tasarrufundadır şerhinin terkin edilmesine, Çekmeköy İlçesi ... ... Mahallesi 267 ada 26 parselin beyanlar hanesine bu parsel ...'un tasarrufundadır şerhinin yazılmasına karar verilmesi üzerine, davalı Hazine vekili istinaf talebinde bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçede, davalı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ve Mahkeme kararının kaldırılmasından bahsedilmiş ise de, hüküm kısmında davalı vekilinin istinaf talepleri ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmeden, yasal düzenlemelere aykırı olarak ve HMK 359/2 gereğince infazda tereddüte yol açacak şekilde "davanın reddine" şeklinde hüküm kurulması yanlış olmuştur. O halde, Mahkemece yapılacak iş, az yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemelere, usule ve infaza elverişli bir karar vermek olmalıdır. Bu hususlar düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine gönderilmesine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.