Esas No: 2021/8859
Karar No: 2022/5755
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8859 Esas 2022/5755 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı İdare tarafından açılan Tapu Kaydının İptali, Özel Orman Sınırlamasının İptali ve Elatmanın Önlenmesi davasında, daha önceki bir karar Yargıtay tarafından bozuldu. Ancak bozma ilamının taraflar arasında kesin hüküm oluşan kısmının belirlenmeksizin hüküm verilmesi, maddi hataya yol açtığından davacının temyiz itirazları yerinde görülerek hüküm bozuldu. Bu karara dayanarak mahkeme, önceki karar kapsamında kesinleşmiş olan kısımlardan lehe olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğabileceği ancak maddi hata, kamu düzeni, hukuki farklılık gibi durumlarda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği belirtildi. Kararda ayrıca mahkemenin, çekişmeli parsel ile ilgili kesin hükme konu yerin konumu belirlenmeden bozma ilamına uyması da maddi hataya dayandığından hüküm bozuldu. Son olarak dosyanın ilgili evrakları toplanarak bir bilirkişi kurulu vasıtasıyla kesin hüküme konu yerin konumu belirlenmeli ve taraflar arasında kesin hüküm bulunup-bulunmadığı araştırılmalıdır. Karar, HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu Kaydının İptali, Özel Orman Sınırlamasının İptali ve Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece,davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle "dava konusu parselin, Orman İdaresinin de taraf olduğu ... Tapulama Hakimliğinin 1980/134 Esas, 1983/556 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu hükmen kişiler adına tescil edilen 379 parselin yapılan şuyulandırma, ifrazı ve satış işlemleri sonucu davacıya geçtiğine göre ... Tapulama Hakimliğinin 1980/134 Esas, 1983/556 Karar sayılı kararının iş bu davada taraf olan Orman İdaresini bağlayıcı nitelikte olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak; Yargıtay bozma ilamına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yoluyla da usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar, "Hukuk Devleti" kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa'nın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi, toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay İçtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı). Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda da usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001).
Hemen belirtilmelidir ki, maddi hata (hukuki yanılma), maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Dr. Ejder ..., Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, Birinci Baskı 1976, s:208). Burada belirtilen maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında da uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve ... tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrarla maddi gerçeğin göz ardı edilmesi, yargıya duyulan ... ve saygınlığı, adalete olan inancı sarsacaktır.
O nedenledir ki; Yargıtay, bugüne değin maddi hatanın belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş; baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltilmesini kabul etmiştir (Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2011 tarihli ve E:2011/9- 72, K:2011/99; 13.03.2013 tarihli ve E:2013/5-10, K:2013/348 sayılı ilamları). Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 tarihli ve E:2002/10-895, K:2002/838; 02.07.2003 tarihli ve E:2003/21-425, K:2003/441; 13.04.2011 tarihli ve E:2011/9-72, K:2011/99; 13.03.2013 tarihli ve E:2013/5-10, K:2013/348 sayılı kararlarında da; maddi hataya dayalı onama ve bozma kararlarının karşı taraf lehine sonuç doğurmayacağı benimsenmiştir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2006 tarihli ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 tarihli ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 tarihli ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı).
Somut olayda; Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 07.06.2018 tarihli ve 2018/986 Esas, 2018/4431 Karar sayılı bozma ilamında, çekişmeli 1017 ada 23 sayılı parselin Orman İdaresinin de taraf olduğu yargılama sonucu hükmen kişiler adına tescil edilen 379 sayılı parselden yapılan şuyulandırma ve ifraz ile oluştuğu ve ... Tapulama Mahkemesinin kararının, iş bu davada taraf olan Orman İdaresini bağlayacağı ve bu sebeple reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de; ... Tapulama Mahkemesinin 1980/134 Esas, 1983/556 Karar sayılı kesinleşen kararına dair dosya getirtilerek uygulanmak suretiyle 379 sayılı parsel ile şuyulandırma ve ifraz sonucu oluşan 1017 ada 23 sayılı çekişmeli parselin aynı yeri kapsayıp kapsamadığı açıklığa kavuşturulmadan ve kesin hükme konu olan yerin konumu belirlenmeden, taraflar arasında kesin hüküm bulunduğu yönündeki Yargıtay bozma ilamının maddi hataya dayandığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca ... Tapulama Mahkemesinin 1980/134 Esas, 1983/556 Karar sayılı dosyası ile çekişmeli parsele ilişkin tüm imar evrakları getirtildikten sonra fen ve orman bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak ... Tapulama Hakimliğinin kararına konu yer ile imar paftası çakıştırılıp dava konusu parselin konumu net olarak belirlenmeli, çekişmeli parselin kesin hüküm kapsamında kalıp kalmadığı araştırılıp, kesin hüküm kapsamında kalıyor ise bu husus gözetilmeli, kalmıyor ise Orman İdaresinin davası hakkında gerekli araştırma yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı ... İdaresi vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.