10. Hukuk Dairesi 2014/7660 E. , 2015/12540 K.
"İçtihat Metni"... adına Av. ... ile 1.... adına Av. ... 2-... 3-.... adlarına Av. ... 4-.... adına Av. ... 5-... adına Av. ... 6-... 7-... ve İhbar Olunanlar: 1-.... adına Av. ... 2-.... adına Av. ... arasındaki dava hakkında ...İş Mahkemesinden verilen 11.11.2013 günlü ve 2012/49-2013/657 sayılı hükmün, temyizen incelenmesi davacı ve davalılardan .... ve... ile ... avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1-Usûlüne uygun olarak bir tebligat yapıldıktan sonra adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebligat yapılabilir.
19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”; yine, 6099 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine eklenen ikinci fıkrasına göre, “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır."
Tüm bu düzenlemeler gözetildiğinde, artık, adres kayıt sisteminde yazılı adresi bulunanlara, 7201 sayılı Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılamayacak; bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, adres kayıt sisteminde yazılı adresine, 21. maddenin ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması gerekecektir.
Somut olayda; gıyabi hükmün davalı ..."ya, adres kayıt sisteminde yazılı olup-olmadığı araştırılmaksızın, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilip, sonrasında çıkarılan tebligatın bila döndüğü adresine, Kanunun 35. maddesine göre tebliği usûlsüz olup;
./...
Mahkemece; davalının, yapılacak araştırma ile tespit edilecek adres kayıt sisteminde yazılı adresine, gıyabi hükmün usûlünce tebliğ edilerek; temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi gereği, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra; anılan davalının, adres kayıt sisteminde kayıtlı olmadığının anlaşılması durumunda, önceki adresine Kanunun 35. maddesine göre yapılan tebliğ geçerli olacağından, başkaca bir şey yapılmaksızın gönderilmek üzere,
2-Temyiz talebinde bulunan davalılardan ...ve ..."nin aynı vekille temsil edilip tek dilekçeyle temyiz yoluna başvurdukları, her birinden ayrı ayrı nisbi temyiz harcı ve başvuru harcı alınması gerekirken tek harçla temyiz yoluna başvurulmak suretiyle eksik harç yatırıldığı ; yine davalı ... vekili tarafından 19.11.2013 tarihli temyiz dilekçesi verilirken, alınması gereken miktarda nisbi temyiz harcı ve temyiz başvuru harcı yatırılması gerekirken, maktu harç yatırıldığı, böylece temyiz harçlarının eksik tahsil edildiği anlaşılmaktadır. anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi gözetilerek, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 gün ve 5/1 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararı hükmü gereğince, temyiz isteği, dilekçenin temyiz defterine kaydettirildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması halinde, karar veren Hakim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Ancak temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteğinin reddi gerekir.
Davada ise, yukarıda sözü edilen yasa ve İçtihadı Birleştirme Kararı hükmüne aykırı olarak hükmü temyiz eden davalılar vekili tarafından temyiz dilekçelerinin verildiği sırada ve yasal temyiz süresi içerisinde gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenmemiş bulunmaktadır.
Böyle olunca da;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi gereğince, 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 434. maddesinde öngörülen prosedür işletildikten, anılan davalılar adına ayrı ayrı temyiz harcının yatırılmaması halinde yatırılan temyiz harcının hangi davalı adına yatırıldığı tespit edildikten, adına temyiz harcı yatırılmayan davalı yönünden temyiz dilekçesinin reddi yönüne gidilirse ilgili ek karar anılan davalılar avukatına tebliğ edilerek, temyiz süresi geçtikten, temyizin süresinde yapıldığı sonucuna varıldığı takdirde doğrudan iade edilmek üzere ; yine davalı ...yönünden, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun anılan maddesinde öngörülen prosedür işletildikten, harcın nispi harç olması gerektiği dikkate alınarak, temyiz dilekçesinin reddi yönüne gidilirse anılan davalı avukatına tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten sonra gönderilmek üzere;
3-Dosyadaki belgelerden ölüm aylığı, ayrıca davaya konu iş kazası sonucu gelir bağlandığı anlaşılan sigortalının hak sahiplerine, 506 sayılı Kanunun 92. maddesinin ölüm aylığına mı yoksa gelire mi uygulandığı, iş kazası meslek
hastalıkları sigortası kolundan bağlanan gelire uygulandığının anlaşılması durumunda, gelirin anılan madde uygulandığında ilk peşin değeri ve buna göre gelir tablosu ile 92. madde uygulandığı tarihe kadar yapılan fiili ödeme miktarları davacı Kurum’dan sorulup, cevabi yazılar dosya içine konulduktan sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, bu eksiklik giderilip dosya geldikten sonra temyiz itirazlarının incelenmesine, 23.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.