16. Hukuk Dairesi 2018/520 E. , 2020/4288 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Davaya konu taşınmazın 1971 yılında taşlık vasfıyla tescil harici bırakıldığının, 10.01.2011 tarihinde idari yoldan Hazine adına ham toprak vasfıyla 758 parsel numarası ile tescil edildiğinin ve böylece davanın tapu iptal tescil davasına dönüştüğünün belirlenmiş olması karşısında, taraflara delillerini bildirmeleri için süre verilmesi, eklemeli zilyetliğe dayanan davacının murisinden intikal eden taşınmaza taksim yoluyla malik olup olmadığının araştırılması, aksi takdirde elbirliği halinde malik olan tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi, taşınmaz üzerinde malik olan tüm mirasçılar ve murisleri yönünden senetsizden kazanım araştırmasının yapılması, usulüne uygun keşif yapılmak suretiyle, mahalli bilirkişilerin ayrı ayrı dinlenerek beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, taşınmazdan alınan toprak örnekleri incelenerek taşınmazın kültür arazisi olup olmadığının belirlenmesi, geriye doğru 20 yılı kapsayan hava fotoğrafları getirtilerek imar-ihyanın tamamlandığı tarihin bilirkişi vasıtasıyla tespit edilmesi, komşu parsellerin tutanakları uygulanarak taşınmazın niteliğinin açıklığa kavuşturulması, taşınmazın imar planında bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, tüm mirasçıların davaya katılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. TMK"nın 702. maddesi uyarınca, İştirak halindeki terekede, bir veya birden çok mirasçı, terekeye göre üçüncü kişi konumunda bulunan kişilere karşı kendi miras payına/paylarına yönelik olarak dava açma hakkına uyarınca sahip olmayıp, bir nevi tasarruf işlemi olan dava açılması işleminde tüm mirasçıların birlikte hareket etmesi yasa gereğidir. Bu cümleden olmak üzere; tüm mirasçıların eşyanın terekeye döndürülmesi istemine ilişkin birlikte hareket ederek dava açma hali ya tüm mirasçıların birlikte dava açması ya bir veya birden fazla mirasçının açtığı davaya diğer mirasçıların yöntemince muvafakat etmeleri veyahut da murisin terekesine temsilci atanması hallerinde mümkündür. Diğer taraftan, bir mirasçının eşyanın terekeye dahil olmadığı iddiasıyla açacağı davada birlikte hareket etmeyi gerektirir yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır. Eldeki davada, davacı, dava dilekçesinde eklemeli zilyetliğe dayanmış ise de, davaya konu taşınmazların tereke adına değil kendi adına tescili isteminde bulunmuş ve davacı vekilinin dosyaya sunduğu 21.10.2013 hakim havale tarihli beyan dilekçesinde de, davacının, davaya konu taşınmazı 1985 tarihinde ortak muristen satın aldığı ve taşınmaza dava tarihinden geriye 25 yıldır müstakilen zilyet olduğu ileri sürülmüştür.
Hal böyle olunca; dava, tereke adına açılmadığına ve miras payı da talep edilmediğine göre, Mahkemece, mahallinde taraf tanıkları, yerel bilirkişiler ve fen bilirkişisi eşliğinde keşif yapılarak, dava konusu taşınmazın davacıya hangi suretle intikal ettiği, murisin sağlığında çekişmeli taşınmazı davacıya satıp satmadığı yahut ölümünden sonra murisin terekesinin yöntemine uygun şekilde taksim edilip edilmediği, davaya konu taşınmazın murisin terekesine mi yoksa davacıya mı ait olduğu hususunda yerel bilirkişiler ve tanıklardan somut olaylara dayalı, ayrıntılı bilgi alınmalı ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek önceki bozma ilamı da dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.