Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3780
Karar No: 2021/2848
Karar Tarihi: 08.03.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/3780 Esas 2021/2848 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/3780 E.  ,  2021/2848 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    ...

    Dava, vefat eden sigortalı annesinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla aylık almakta olan davacının, boşandığı eşiyle birlikte yaşadığından bahisle aylıklarının kesilerek, 20.06.2010-19.07.2015 arası dönemde ödenen aylıklar ile yapılan tedavi giderinin borç tahakkuk ettirildiğini beyanla, ilgili kurum işleminin iptali ile aylığın kesildiği tarihten itibaren yasal faiziyle yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili özetle; “Davacının Menemen Asl.Huk.Mah. 2010/36E.2010/176K.sayılı 16.03.2010 tarihli kararı ile eşi ... boşandığını kararın 17.05.2010 tarihinde kesinleştiğini, vefat eden annesinden dolayı Kurumdan tahsis numarası ile ölüm aylığı aldığını, 2015/7ayından itibaren aylığın kesildiğini, 02.09.2015 tarih 2015/1307 dosya nolu borç bildirim belgesi ile toplam 58.108,91TL.geri ödenmesinin talep edildiğini, boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığını, ölüm aylığının kesilmesi nedeniyle büyük sıkıntı yaşadığını, Kurum tarafından eylemli birlikteliğin varlığı somut verilerle tespit edilmeden, ölüm aylığının kesildiğini, Kurumun ölüm aylığının kesilmesi yönündeki işleminin iptali ile kesilen ölüm aylığının 2015/7 ayından itibaren yeniden bağlanmasına karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle ; Kuruma müracaat edilmesinin zorunlu olduğunu, Sosyal Güvenlik Denetmeni ... tarafından tahkikat yapıldığını, 25.03.2015 tarih 2015/YK/26 sayılı rapor ile davacı ile boşandığı eşinin beraber yaşadığının tespit edildiğini, kurum tarafından yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davanın kısmen kabulü ile; ... TC Nolu ...’ün boşanmış olduğu eşi, ...TC.Nolu ... ile fiilen birlikte yaşadıkları anlaşılmakla,
    ... tahsis No ile Kurumdan ...’e bağlanan ölüm aylıkları nedeniyle, 20.06.2010- 19.07.2015 süresinde toplam 46.614,32 TL yersiz aylık ödemesi yapıldığı, 46.614,32 TL. Ve 10.768,37 TL. faiziyle birlikte Toplam 57.382,69 TL(28.08.2015 tarihi itibariyle) borcu bulunduğunun tespitine, bununla ilgili olarak açılan davanın reddine,
    ... TC Nolu ...’e, 20.06.2010-19.07.2015 süresinde toplam 604,06TL. yersiz sağlık gideri yapıldığı, 604,06TL.ve 122,16TL. faiziyle birlikte toplam 726,22TL.( 28.08.2015 tarihi itibariyle ) borcu bulunmadığının tespitine, ve bununla ilgili olarak açılan davanın kabulüne, bunun ile ilgili kurum işleminin iptaline, davacıya yeniden aylık bağlanma isteğinin reddine, karar verildi.
    B-BAM KARARI
    Davacı ve davalı Kurum vekillerinin istinaf yoluna başvurması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildi.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili tarafından; Mahkemece tarafından gecikmiş bir adres değişikliği beyanına dayalı hüküm kurulduğu, tanık beyanlarının dikkate alınmadığı, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği, tanık beyanları, adres bildirimleri ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde iddialarının kanıtlandığı belirtilerek, kararın bozulması talep edilmiştir.
    IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi"ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
    5510 sayılı Kanunun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir-aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir-aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan-olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk-çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir-aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan-yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır.
    Anılan 56"ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede boşanma amacına-saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken; eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin-samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma-irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibarıyla gerçek-samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin-aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
    Sonuç olarak; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde; Menemen Asl.Huk.Mah. 2010/36E.2010/176K. sayılı 16.03.2010 tarihli kararı ile, Davacı ... ... ile ...’in boşanmalarına hüküm kurulduğu kararın 17.05.2010 tarihinde kesinleştiği, ... (... )ün ... TC.Nolu annesi...’ün 14.07.1997 tarihinde, ... TC.nolu babası ...’ün ise 26.10.2012 tarihinde vefat ettiği, ...(...) ün annesi...’den 01.06.2010 tarihinden itibaren ölüm aylığı aldığı, SGK Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 25.03.2015 tarih 2015/YK/26sayılı raporun incelenmesinde;12.01.2011 tarihli ihbar dilekçesine istinaden yapılan inceleme sonucunda, ...’ün ve ...’in ... Mah. ...Menemen/İzmir adresinde birlikte yaşadıkları kanaatine varıldığı, bu suretle boşandıkları 17.05.2010 tarihinden itibaren ödenen maaşlar ile kısa ve uzun vadeli sigorta kollarından yapılan tüm ödemelerin 5510 s.y.nın 56/son fıkrası gereğince 96.md.hükümlerine göre geri alınması gerektiğinin rapor edilmesi üzerine, 20.06.2010- 19.07.2015 tarihleri arasında yersiz ödenen aylıklar nedeniyle Borç Aslı. 46.614,32TL.Faiz:10.768,37TL.Toplam: 57.382,69TL. (28.08.2015 tarihi itibariyle),Yersiz yapılan sağlık giderleri nedeniyle Borç aslı 604,06TL. Faiz 122,16TL.Toplam: 726,22TL. ( 28.08.2015 tarihi itibariyle) ,borç tahakkuk ettirildiği görülmektedir.
    Yine dosya kapsamında; davacının, nüfus müdürlüğünden gelen adres hareketlerine göre 02.03.2007 tarihi itibari ile boşandığı eşi ile birlikte ikamet ettikleri “... Mahallesi ...” adresini bildirdiği, 17.05.2010 tarihinde boşandıktan sonra 04.10.2010 tarihinde ... adresini beyan ettiği, eski eşinin ise 10.09.2007 tarihinden itibaren “... Mah. ... Sokak ...” adresinde ikamet etmye devam ettiği anlaşılmakla, kollukça hazırlanan 02.03.2016 tarihli araştırma tutanağında; davacının eski eşiyle birlikte ikamet etmediğinin, eski kocası ...’in oğlu ... ile birlikte, “... Mah. ... Sok. No:21’de ikamet ettiğinin, aynı sokakta 23. numaralı adreste oturan komşu ... ... tarafından beyan edildiğinin tutanak altına alındığı, diğer yandan davacının son adresi olan ...’de kolluk marifetiyle 31.05.2016 tarihinde yapılan araştırmada, belirtilen adreste ...’ün ikamet etmediği, ...’a ait ... isimli işyerinin olduğunun rapor edildiği anlaşılmaktadır.
    Dava konusu işleme dayanak, 25.03.2015 tarih 2015/YK/26 sayılı Kurum Denetmen raporunda, ifadelerine başvurulan ..., ..., ...(... Mahalle Muhtarı) , ..., ... isimli şahısların , ayrıca Mahkemece kamu tanığı olarak dinlendiği ancak verdikleri ifadelerin, Kurum Denetmenine verdikleri beyanlar ile çeliştiği, diğer yandan Mahkemece re’sen belirlenen diğer kamu tanıklarının ortak beyanlarında (... mahallesi azaları) davacı ve eski eşinin boşandıktan sonra birlikte yaşamadıklarının ifade edilmesi karşısında, Mahkemece özellikle davacının kardeşi olan tanık ...’nın, “davacının boşandığı eşi ...’in evine gidip geldiği ve oğlu ...’un çamaşırlarını yıkadığı” şeklindeki beyanına vurgu yapılarak, tanık ...’ın da benzer beyanda bulunduğu belirtilerek, tutanak tanığı olarak belirtilen şahısların beyanları arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz bulunmuştur.
    Bu mimvalde, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, tanık beyanları (özellikle tutanak tanıkları) arasındaki çelişkiler giderilmek suretiyle, dosya kapsamında toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    2-Dava konusu edilen tedavi giderleri yönünden ise; konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2019 tarih 2015/10-2743 E. - 2019/275 K. sayılı kararında; Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eşin, 4721 sayılı Kanun’un 2"nci maddesi kapsamında hakkını kötüye kullandığı, 5510 sayılı Kanun’un Geçici 45. maddesinden yararlandırılmasının mümkün bulunmadığı belirtilerek, Kurumun bu kişilerden sağlık yardımını talep edebileceği belirtilmiştir.
    Kabule göre de; dava konusu edilen tedavi giderleri yönünden, yukarıda belirtilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı gözetilmeksizin, 5510 sayılı Kanun’un Geçici 45. maddesi kapsamında karar verilmesi yerinde bulunmamıştır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. Maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 08.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi