19. Hukuk Dairesi 2018/3669 E. , 2020/616 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2017/3552-2018/1591
Taraflar arasında görülmekte olan menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin kısmen reddine kısmen kabulüne ve buna göre yeniden hükmün kurulmasına ilişkin hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ..."in geldiği, karşı taraftan kimsenin gelmediği görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı hakkında davalı tarafça bonoya dayalı takip başlatıldığını, takibe dayanak bononun davacı kooperatif tarafından düzenlenmediğini, davalı kooperatif tarafından düzenlenmiş dahi olsa davalı kooperatifin yetkili kurumlarınca alınmış bir borçlanma kararı bulunmadığından bu borçtan davacının sorumlu tutulamayacağını, davacının davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, davalının 2007 yılında yönetim kurulu üyesi olduğunu ve UKOME kararı doğrultusunda bağlanan araçların açılabilmesi için kooperatif yetkililerinden imzalı evrak aldığını, bu evraktaki kaşe ve evrakın dip notunda belirtilen adresin 2009"dan sonra değiştiğini bu durumun bononun üzerinde yazan 17/01/2011 tarihinde düzenlenmediğinin göstergesi olduğunu, senet üzerine imza atan kişilerin kooperatifi borçlandırma yetkilerinin bulunmadığını belirterek bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının iki adet hattın eşi adına satılması için davacıya 600.000,00 TL ödeme yaptığı ve davacı kooperatifin bu bedel karşılığında 6 adet 100.000,00 TL"lik bono verdiğini, davalının eşi adına aldığı bu iki hat dışında 2 adette kendi adına hat alarak 600.000,00 TL daha ödeme yaptığını, davacı kooperatifin davalının sonradan aldığı bu iki hattı teslim etmediği gibi eşi adına verilen 2 hattın da çalışmasının fiilen engellendiğini, bunun üzerine davalının aldığı hatları iade ederek ödediği paranın da geri verilmesini talep ettiğini, davacı kooperatifin davalının elindeki bonoların iadesini talep etmesi üzerine davalının elindeki bonoları kooperatifin vekiline teslim ettiğini ve davacı tarafından davaya konu bononun verildiğini, davalının eşine ait iki hattın sıra verilmeyerek çalıştırılmadığı gibi bedelinin de ödenmediğini, savunarak davanın reddi ile %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu bononun kambiyo senedi niteliğinde bulunduğu, bono metninde nakten ibaresinin bulunduğu, senet metnini talil eden davacının iddiasını ispat ile yükümlü olduğu, davalının senet karşılığı nakit ödeme yaptığını ispat etmesi gerekmediği, davacı kooperatif yetkilileri tarafından imzalanan senedin kooperatif yönünden bağlayıcı bulunduğu, davacının belirttiği hususların doğru olması halinde dahi bu durumun davacının sorumluluğuna halel getirmeyeceği davacının kooperatifi kötü temsil ve kooperatifin zararına olarak hareket eden yöneticinin sorumluluğuna gitmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; tüm dosya kapsamına göre, davacının başka amaçla verilen belgenin bonoya dönüştürüldüğünü usulüne uygun delillerle ispat edemediği, davaya konu bononun unsurlarının tam olduğu, matbu senet şeklinde düzenlenmemiş olmasının geçerliliğine etki etmediği, dava konusu bononun alt kısmında yazan adresin davacının düzenleme tarihindeki adresi olmadığı ve bonoda kullanılan kaşenin davacı kooperatifin kullandığı kaşe olmadığının ileri sürülmesinin bononun geçerliliğine etki etmediği, imzalı boş belgenin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı ve usulüne uygun belge ile ispat edilmesi gerektiği, davalı vekilinin dava konusu bononun 4 adet hat bedeli olduğunu belirterek bunlardan 2 hattın davalının uhtesinde olduğunu beyan ettiğinden 2 hat bedeli karşılığı 600.000,00 TL yönünden bononun bedelsiz olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle davanın tamamen reddinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, davacının Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü"nün 2012/5349 sayılı dosyasında 600.000,00 TL asıl alacak ve 48.526,02 TL faizden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 03.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.