9. Hukuk Dairesi 2020/6762 E. , 2021/3731 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; Davacının, davalı işverenlikte 11.04.2012-01.09.2014 tarihleri arasında Üst Düzey Yönetici ( înovasyon ve Ürün Geliştirme Direktörü) olarak çalıştığını, aylık 15.000,00-TL net ücret aldığını, iş akdinin davalı tarafından haklı nedenle feshedildiği bildirilse de işe iade davasında geçerli nedenle feshine karar verildiği, Yargıtay 9 Hukuk Dairesi 2015/15018 esas 2015/22186 karar sayılı ilamı ile onandığını, davacının 2012 yılında 3 maaş, 2014 yılında ise 4 maaş kadar ikramiye aldığını ancak 2014 yılı performansı için ödenmesi gereken pirimin ödenmediğini, davacının evli, eşi çalışmayan üç çocuklu olmasına rağmen işveren tarafından evli eşi çalışmayan çocuksuz asgari geçim indirimi ödendiğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ikramiye (Prim), Asgari geçim indirimi alacakları olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacının sadakat borcuna aykırı davrandığını bu nedenle iş akdine son verildiğini, haklı fesih yapıldığını, prim ödemesinin işyeri koşulu olmadığını, ödemenin şirket takdirinde olduğunu, davacının asgari geçim indirimine ilişkin esas bilgileri hakkında bildirimde bulunması gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, Davacının açmış olduğu işe iade davası sonucunda feshin geçerli nedenle yapıldığına karar verildiğini, geçerli fesih halinde davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmasının Yargıtay’ın yerleşik uygulaması olduğunu, ikramiye alacağının davacının ispatlaması gerektiğini ancak ispatlayamadığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı ve asgari geçim indirimi alacaklarının kabulüne, ikramiye alacağının reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkeme kararına karşı davacı ve davalı vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Davacının 2014 yılına ait ikramiye alacağını talep ettiği ancak ikramiye adı altında prim alacağı olduğu, bordoların incelenmesinde 2012 yılı çalışmaları karşılığı 2013 yılı nisan ayında, 2013 yılı çalışmaları karşılığında 2014 yılı nisan ayında ikramiye adı altında tahakkuklar bulunduğu, 2014 yılı için kıstelyevm hesabına göre prim alacağının hesaplanması gerektiği belirtilerek ve 2014 yılı için 240 gün karşılığı prim hesaplaması yapılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, kıdem ve ihbar tazminatı ile asgari geçim indirimi ve ikramiye alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göredavalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Taraflar arasında prim ödetilmesi yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin ekleri düzenlenmemiş olsa da, 5754 sayılı yasayla değişik 32. madde ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörülmüş olmakla ücretin eki niteliğindeki ödemelerin bir kısmı İş Kanununda ifadesini bulmuştur.
İşçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödeme prim olarak adlandırılabilir. Prim ödemesinde amaç, işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Pirimin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece pirim uygulaması yönünden de işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.
İşçinin prime hak kazanması için işyerinde pirim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmamış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim talep hakkı vardır.
Somut uyuşmazlıkta; dosyada bulunan iş sözleşmesinde prim ödemesinden bahsedilmekte iken, davacıya ikramiye ödemesi yapıldığı anlaşılmakta, davalı ise ikramiye talebinin reddi gerektiği primin ise şartlara bağlı olduğunu savunmaktadır. Davacı ise dava dilekçesi ile ikramiye ( prim –temettü ) alacaklarını talep etmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, davacının 2012 ve 2013 yıllarında ikramiye (prim) alacaklarını aldığı, ancak 2014 yılındaki çalışması karşılığı ikramiye (prim ) alacağını alamaması nedeni ile talepte bulunduğu ilk derece mahkemesinin talebin reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesi"nin 2014 yılı için davacının çalıştığı 240 gün karşılığı ikramiye (prim) alacağını hesaplayarak hüküm altına aldığı anlaşılmaktadır.
Davacının 11.04.2012 tarihinde işe başladığı, taraflar arasında imzalanan tarihsiz iş sözleşmesinde ikramiye ile ilgili düzenleme bulunmadığı, ancak 6. maddenin prim ödemesine ilişkin olduğu ve “ bütçenin tutturulması ve yılsonu yapılacak kişisel performans değerlendirmesine bağlı olarak en çok 4 maaş tutarında prim almaya hak kazanılabilir. Şirket genel müdürünün yöneticiye prim ödenip ödenmemesi konusunda takdir hakkı bulunmaktadır. Yöneticiye prim ödemesinin yapılması genel müdürün vereceği karar ile mümkündür ” hükmünü içerdiği, bordroların tetkikinde ise davacıya 2012 yılı çalışması karşılığı 2013 yılı nisan ayında, 2013 yılı çalışması karşılığı ise 2014 yılı Nisan ayında ikramiye adı altında ödemeler yapıldığı görülmüştür. İş sözleşmesinde her ne kadar ikramiye alacağına dair düzenleme yok ise de bordroların tetkikinde ikramiye ödemesinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu ikramiye (prim) adı altında yapılan tahakkukların işe başlama tarihinden itibaren birer yıllık aralarla yapıldığı yani 2012 yılına ait primin işe başlangıç tarihi olan 2012 yılı Nisan ayı ile 2013 yılı Nisan ayı arasını kapsadığı, 2013 yılı ikramiye ödemesinin ise 2013 Nisan ve 2014 yılı Nisan arasını kapsadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi 2014 yılına ait ikramiye alacağını 8 ay üzerinden 240 gün karşılığı olarak hesaplamış ise de davacının 2014 yılı Nisan ayına kadar olan ikramiye (prim) alacağını aldığı, bu sebeple 2014 yılına ait ikramiye alacağının 11.04.2014-01.09.2014 tarihleri arası için hesaplanması gerektiğinden kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.