Esas No: 2021/5042
Karar No: 2022/5843
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5042 Esas 2022/5843 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nin kararı, Kadastro Tespitine İtiraz davasında, dava konusu taşınmazın kullanımda olduğunu ve Hazine adına kaydedilmesi gerektiğini belirten ilk derece mahkemesi kararını onamıştır. Ancak, taşınmazın çalılık niteliğiyle tescil edilmesi yerine bahçe niteliğiyle tescil edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı yeniden yargılama yapmayı gerektirmemesine rağmen, doğru ve infaza elverişli şekilde karar vermek zorunda olduğu ifade edilerek, çekişmeli taşınmazın bahçe niteliğiyle tescil edilmesine karar verilmiştir. Kararda, Maden Kanunu'nun 3. maddesi gereği idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemeyeceği, kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ve yabancı ticari şirketler tarafından sınırlı aynı hak tesis edilemeyeceği ve toplam 48 hisse itibarı olan dava konusu taşınmazın hangi hissedarlara ait olduğu belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında ... Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiş olup, bu kez davalı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında, Merkez İlçesi Karaelmas Mahallesi ... Sokak çalışma alanında bulunan 141 ada 64 parsel sayılı taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, "3303 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz.", "Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez" şerhleri yazılarak çalılık vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı asıl ..., dava konusu taşınmazın 3303 sayılı Kanun'un aradığı 14.11.1999 tarihinden çok evvel başlayarak murisleri ..., ölümüylede devamında mirasçıları tarafından kullanıldığını açıklayarak tesbite itiraz etmiş ve ... ... mirasçıları adına tapuda kullanıcı şerhi verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamında bulunan davacı tarafından dosyaya sunulan ... İli Merkez İlçesi Karaelmas Mahallesi 141 ada 64 nolu parsel sayılı taşınmaza ilişkin davacı ve asli müdahil murisleri olan ... ... adına 06.01.1999-31.03.2003 yıllarına ilişkin 1171 m2'lik ecrimisil ihbarnamesi düzenlendiği, yine ...-... ... adına 01.01.1996-31.12.1998 yıllarına ilişkin ecrimisil ihbarnamesi düzenlendiği görülmekle, keşif, mahalli bilirkişi, tespit bilirkişi, tanık beyanları ve bilirkişi raporları dikkate alındığında dava konusu taşınmazın davacılar tarafından 14.11.1999 tarihinden önce ve sonrası kullanıldığına kanaat getirilerek açılan davanın kabulüne, 141 ada 64 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında belirtilen vasıf ve yüzölçüm ile hazine adına tapuya kayıt ve tesciline tutanağın beyanlar hanesinde bulunan şerhlerin iptaline, "3303 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz.", "Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez", "14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere toplam 48 hisse itibarı ile 8 hissesi ... kızı ..., 8 hissesi ... oğlu ... ..., 8 hissesi ... oğlu ..., 8 hissesi ... kızı ..., 2 hissesi ... kızı ..., 3 hissesi ... oğlu ..., 3 hissesi ... kızı ..., 2 hissesi ... oğlu ... ..., 2 hissesi ... oğlu İlker ..., 2 hissesi ... oğlu ... ... ..., 2 hissesi ... kızı ... kullanımındadır." şerhlerinin konulmasına karar verilmiştir. Hükme karşı davalı Hazine vekili istinaf yoluna başvurulmuştur.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, Mahkemece usulünce yapılan keşif, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi incelemesi neticesinde, çekişmeli taşınmazın 14.11.1999 tarihi ve öncesinde davacının miras bırakanı ... ... ve sonrasında da mirasçıları tarafından kullanılan yerlerden olduğu, özellikle keşfe katılan ziraat bilirkişi raporunda taşınmaz üzerinde 40-45 yaşlarında 3 adet, 20-25 yaşlarında 1 adet armut ağacı, 40-45 yaşlarında 3 adet karayemiş ağacı, 40-45 yaşlarında 1 adet ceviz ağacı, 40-45 yaşlarında 1 adet, 25-30 yaşlarında 1 adet dut ağacı, 40-45 yaşlarında 1 adet kiraz, 20-25 yaşlarında 1 adet vişne ağacı ve 20-25 yaşlarında 2 adet fındık ocağı bulunduğunun belirtilmiş olduğu göz önünde bulundurularak yazılı şekilde davanın kabulüne, cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında açıkça davanın reddini savunan Hazine aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nin 353/(1)-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği, ancak kadastro hakimi doğru ve infaza elverişli şekilde hüküm kurmak zorunda bulunduğundan, çekişmeli taşınmazın niteliği kadastro tespiti sırasında çalılık olarak belirtilmiş ise de; Mahkemece yapılan keşifte taşınmazın bahçe niteliğinde olduğu anlaşıldığı halde tespitte olduğu gibi çalılık niteliği ile tesciline karar verilmiş olmasının isbatesiz olduğu, bu husus istinaf nedeni yapılmamış olsa da ''doğru ve infaza elverişli hüküm oluşturma'' yükümlülüğü kamu düzenini ilgilendirdiğinden HMK'nin 355/son ve 353/(1)-b.2 maddeleri gereğince, yapılan bu yanlışlık yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı Hazine vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, HMK’nin 355. maddesinin birinci fıkrası ikinci cümlesi gereği resen görülen kamu düzenine aykırılık nedeniyle ... Kadastro Mahkemesinin 23.05.2019 tarihli ve 2018/47 Esas, 2019/107 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, açılan davanın kabulüne, 141 ada 64 parsel sayılı taşınmazla ilgili kadastro tespitinin iptaline, çekişmeli taşınmazın bahçe niteliği ve 1.995,24 m2 yüzölçümle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, beyanlar hanesine "3303 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz.", "Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez" , "14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere toplam 48 hisse itibarı ile 8 hissesi ... kızı ..., 8 hissesi ... oğlu ... ..., 8 hissesi ... oğlu ..., 8 hissesi ... kızı ..., 2 hissesi ... kızı ..., 3 hissesi ... oğlu ..., 3 hissesi ... kızı ..., 2 hissesi ... oğlu ... ..., 2 hissesi ... oğlu İlker ..., 2 hissesi ... oğlu ... ... ..., 2 hissesi ... kızı ... kullanımındadır." şerhlerinin konulmasına karar verilmiştir. Davalı Hazine vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nin 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 15.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.