Esas No: 2021/3900
Karar No: 2022/5846
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3900 Esas 2022/5846 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ödemiş Kadastro Mahkemesi'nde görülen bir kadastro tespitine itiraz davası sonucunda verilen hükme karşı yapılan istinaf başvurusu, Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından esastan reddedilmiştir. Davacı, adına kayıtlı taşınmazın yüzölçümünün eksiltildiğini ve bu eksilmenin davalılar adına kayıtlı komşu taşınmazlardan kaynaklandığını açıklamıştır. Ancak, yapılan keşif ve bilirkişi raporlarıyla da desteklenen dava sonucunda, komşu parsellerde azalma, dava dilekçesinde belirtildiği gibi artma değil, özellikle davacı parselin komşu parsellerde 211,82 m²'lik bir tecavüzün olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, davacının dava talebi reddedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararını da, yerleşik Yargıtay kararlarına uygun olarak yapılan araştırmalar sonucunda reddetmiştir. Kanun maddeleri: HMK'nin 353/(1)-b.1 ve 370/1.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Ödemiş Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında Ödemiş Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, Tire İlçesi Çiniyeri Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı adına kayıtlı bulunan eski 577 parsel sayılı 5.155 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 194 ada 18 parsel numarasıyla 4.943,18 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı Vakıf vekili, uygulama kadastrosu sırasında adına kayıtlı taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini, bu durumun davalılar adına kayıtlı komşu taşınmazlardan kaynaklandığını açıklayarak tesbite itiraz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde yapılan keşif ve ibraz edilen bilirkişi raporları ile toplanan tüm delillerin değerlendirilmesinde; dava konusu 194 ada 18 parsel (Eski 577) taşınmaza komşu bulunan 194 ada 17 parsel (Eski 531), 194 ada 16 parsel (Eski 532), 194 ada 19 parsel (Eski 576), 194 ada 22 parsel (Eski 575), 194 ada 24 parsel (Eski 574), 194 ada 25 parsel (Eski 578), 194 ada 44 parsel (Eski 579), 194 ada 45 parsel (Eski 580) ve 194 ada 50 (Eski 527) numaralı parsellerin uygulama öncesi ve uygulama sonrası yüz ölçümlerinde dava dilekçesinde belirtildiği gibi artmanın değil aksine azalmanın var olduğunun görüldüğü, alınan fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz ile dava edilen komşu parseller arasında herhangi bir tersimat ve teknik hatanın olmadığı, sınırların sabit olduğu, davacı ... Genel Müdürlüğünün taşınmazının etrafının taş duvarlarla çevrili olduğu, bu taş duvarların 100 yıllık, eş söyleyişle kadimden beri var olduğu, niteliği gereği kadim taş duvar olduğu, dava dilekçesinde belirtildiği gibi davacı parselde meydana gelen 211,82 m2 lik eksilmenin dava edilen komşu parsellere tamamlatılmadığı, aksine davacı parsel tarafından dava konusu yapılan parsellere ilişkin bir tecavüzün vaki (194 ada 16 ve 194 ada 19 nolu parsele) olduğunun görüldüğü, fakat bu husus dava edilmediğinden bu konuda karar tesis edilmediği, dava konusu parselin 1957 yılında yapılan ilk tesis kadastrosu sınırlarını lehine koruduğu, yenileme kadastro çalışmaları ile dava konusu parselde meydana gelen miktar eksilmesinin ilk tesis kadastrosu esnasında yapılan yanlış ölçüm ve hesaplama neticesinden kaynaklandığı, komşu parsellere ekleme ya da tamamlatılma yapılmadığı, aksine komşu parsellerin yüzölçümünde de azalmanın mevcut olduğunun dile getirildiği; mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişilerin keşif mahallinde alınmış beyanları incelendiğinde, sınırların eskiden beri aynı şekilde kullanıldığı, dava konusu parsel ile komşu parsellerin sınırlarını kadim taş duvarın belirlediğini, sınırı oluşturan bu kadim taş duvarların asırlık taş duvarlar olduğu ve taraflar arasında sınır oluşturduğu dile getirildiği; ayrıca dosyada mevcut bilirkişi raporu ve mevcut fotoğraflar incelendiğinde davacı ... Genel Müdürlüğünün taşınmazının etrafının taş duvarlarla çevrili olduğu, bu taş duvarların 100 yıllık, eş söyleyişle kadimden beri sınır olarak kullanıldığı ve özellikle dava konusu parsel ile davalı parseller arasında yer yer 1,5-2 ve 3 metreye varan farklı kullanımdan kaynaklı kot farkının olduğunun belirtildiği, tüm bu sebeplerle, davacı Vakfa ait olan 194 ada 18 nolu parsel sayılı taşınmazdaki 211,82 m2 miktarındaki azalmanın komşu parsellere eklenmek veya tamamlattırılmak yoluyla meydana gelmemiş olduğu, ilk tesis kadastrosu çalışmasında davacı parselin belirlenen sınırlarının, uygulama kadastro ile aynen korunmuş olduğu, dava konusu parselin kuzey sınırı hariç (Bilirkişi raporunda "A" ve "B" noktalarında davacı parselin tecavüzü görüldüğü, davacı tarafın aleyhine) sınırlarında herhangi bir yanlışlık veya kaymanın olmadığı ve dava konusu parselde meydana gelen 211,82 m2'lik miktar azalmasının ilk kadastro çalışmasındaki alanın hatalı hesaplanmış olmasından kaynaklandığı kanaatine varıldığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince; tüm dosya kapsamına göre, yerleşik Yargıtay kararları ile benimsenen usule uygun olarak yapılan araştırma, inceleme ve uygulama sonucuna göre düzenlenen bilirkişi raporu, keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tespit bilirkişilerinin anlatımlarına itibar edilerek, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı ... Genel Müdürlüğü vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK'nin 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nin 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, 44,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 36,30 TL'nin temyiz edenden alınmasına 15/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.