6. Ceza Dairesi 2015/5143 E. , 2018/1895 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1- Sanık ... hakkında yağma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Soruşturma evresinde toplanan deliller suç işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenler. Kamu davasını açma veya açmama yetkisi Cumhuriyet Savcısına aittir.
İddianamede şüpheliye yüklenen suç hakkında; suç teşkil eden fiil, zamanı ve işlendiği yer konusunda açıklama gerektiği gibi olay öyküsünde isnat edilen fiilin hangi fiil olduğu açıkça anlatılmalıdır. Fiilin aynı failin diğer fiillerinden ayırt edilebilir nitelikte belirtilmesi gerekir. Failin her biri birbirinden bağımsız biri diğerinin unsuru olmayan ve ayrı ayrı suç teşkil eden fiilleri yönünden de iddianamede kamu davasının sınırları açıkça gösterilmelidir. Cumhuriyet Savcısının iddianamesine göre, mahkemenin suç teşkil eden hangi fiiller konusunda karar vermesi gerektiği belirsiz kalmamalıdır. Eksiklik ve yetersizlik varsa bu, yargılamada giderilmelidir.
İddianamede dava konusu yapılmak istenen suç teşkil eden eylemlerin ayrı ayrı açıklanıp belirlenmesi gerekir. Yani suç teşkil eden fiiller bakımından kamu davasının sınırı açıkça gösterilmelidir.
Suç teşkil eden fiil yönünden kamu davasının dışına çıkmak demek, dava olmadan karar verilmesi anlamını taşır. Böyle bir uygulamaya CMK kuralları kesin engel oluşturur. Hakim, fiilin niteliğini tayin ve takdirde iddianamedeki hukuki görüş ile bağlı değildir. Ancak bilindiği üzere, iddianamede bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan söz edilmesi o olay hakkında dava açıldığını göstermez. İddianamede dava konusu yapılan ve herbiri ayrı ayrı bağımsız suç teşkil eden her bir fiilin açıklanması gerekir.
İddianameyle açılan ve yürütülen yargılama sonucu değişen suç vasfı ile bir görevsizlik kararı verilmesi halinde, öncelikle açılan davanın dönüşen suç niteliğine uygun olup olmadığı değerlendirilip olanaklı değilse usulünce kamu davası açılması zorunludur. Şayet, iddianamede suç teşkil eden eylem açıkça anlatılmış ancak suçun vasıflandırılması hatalı ise bu halde bir görevsizlik kararı verilmesi mümkündür. Bu durumda, mahkemenin görevsizlik kararına konu suç ile ilgili değerlendirme yapması olanaklı olacaktır.
Hal böyle olunca;
Kamu davasında nihai yargılama yapan mahkemenin, sanıkların eylemini bir bütün halinde değerlendirip sonucuna göre hüküm kurması gerekirken eylemin ayrı ayrı değerlendirmeye alınması yerinde olmayacaktır.
Sanığın suç oluşturan hangi eylemlerden yargılandığını bilmek hakkıdır. Bu, savunmanın kullanılması açısından bir güvence olduğu gibi hukuk devleti olmanın da bir gerekliliğidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelirsek;
Sanık ... hakkında düzenlenen 10.07.2013 tarihli 2013/11025 soruşturma sayılı iddianame ile, mağdur ...’ya yönelik eylemi nedeniyle, TCK’nın TCK 86/1, 87/3 ve 53. maddeleri uyarınca etkili eylem suçundan kamu davası açıldığı, Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/07/2013 gün, 2013/574 esas ve 2013/772 sayılı kararı ile, sanığın TCK"nın 148/1 ve aynı Yasanın 35/2. maddelerinde düzenlenen suçu oluşturma ihtimali olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı üzerine dava dosyasının Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiği, yargılamayı yürüten Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğu,
Yukarıda değinildiği üzere, 10.07.2013 tarihli iddianame ile yağma suçundan dava açılmayan sanık hakkında, Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı ile yağma suçundan usulüne uygun açılmış bir davanın varlığının kabul edilebilmesinin olanaklı bulunmadığı gözetilmeden, açılmayan bir davada, ilk derece mahkemesince, yargılama yürütülüp, yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak,
5237 sayılı yasanın 61. maddesinin 1 fıkrasında;
Hakim somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimi,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yer,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki
Göz önünde bulundurarak temel ceza belirler, hükmüne yer vermiş; aynı yasanın 3. maddesinin 1. fıkrasında ise “Suçu işleyen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirlerine” hükmolunacağı belirtilmiştir.
Yasa koyucu bu şekilde cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hakime, olayın özelliği, failin kişiliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçe göstererek bir ceza verme yetki ve görevi yüklemiştir. Bu dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin değerlendirildiğini gösterir biçimde
yasal ve yeterli olmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelirsek;
Mağdur ...’nın, sanığın suç teşkil eden haksız fiili sonucunda, dosyada bulunan Adli Tıp Raporuna göre, hayat fonksiyonlarına etkisi orta (2) derecede kemik kırığı meydana gelecek şekilde yaralandığının anlaşılması karşısında, gerekçe gösterilmeden ve/veya olayla nispetli olmayan şekilde sanık hakkında tayin olunan temel cezada TCK.nun 87/3. maddesi uyarınca en yüksek oranda artırım yapılması,
3- Kabule göre de;
24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140- 2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması nedeniyle, bu hususun karar yerinde yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, 15/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.