14. Hukuk Dairesi 2013/13360 E. , 2013/15565 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31/08/2004 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02/07/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 280 ada 23 parsel sayılı taşınmazın ortaklığının aynen taksim mümkün olmadığı takdirde satış sureti ile giderilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, paydaşların fiilen kullandıkları alanların kendilerine ait olacak şekilde paylaştırılmasını aksi takdirde davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, dava konusu 280 ada 23 parsel sayılı taşınmazın 19.07.2010 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ifraz projesine göre aynen taksimine, ifraz projesinde "A,B,C,D ve E" harfleri ile gösterilen yerlerin davalı ..."a, "F,G,H ve J" harfi ile gösterilen yerlerin davacı ..."a verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı fiilen kullandığı yerde kalan "J" ile işaretli kısmın davacıya verilmesinin doğru olmadığı ve ekonomik eşitliğin sağlanmadığı gerekçesiyle temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
Somut olayda, taraflar uzun yıllardan beri aralarında oluşan fiili duruma göre aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesini istemişlerdir. Mahkemece, kısmen fiili kullanıma uygun olarak aynen taksim kararı verilmiş, davalının kullandığı yerde kalan "J" harfi ile işaretli parselin alansal eşitliğin sağlanması için davacı adına tescili suretiyle aynen taksime karar verilmiştir.
Hükme esas alınan 19.07.2010 havale tarihli ifraz projesine göre aynen taksim kararı verilebilmesi için paylar oranında alansal eşitliğin sağlanması yanında ifraz sonucu oluşan parsellerin ekonomik değerleri belirlenerek ekonomik olarak da denklik sağlanmalıdır. 4721 sayılı TMK 699. maddesine göre de bölünen parçaların değerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki paya para (ivaz) eklenerek denkleştirmenin sağlanması gerekir.
Mahkemece, bu husus araştırılmadan ivaz ilavesi gerekip gerekmediği tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, onay makamı tarafından "A"ve "D" harfleri ile gösterilen parsellerin şuyulandırılması şartıyla aynen taksimin mümkün olduğu belirtildiğinden bu hususun da gözetilerek hüküm kurulması gerekir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 11.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.