14. Hukuk Dairesi 2013/14101 E. , 2013/15563 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.02.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 7104 ada 18 parsel sayılı taşınmazda dava dışı ... A.Ş adına kayıtlı 73/480 payın 03.05.2010 tarihinde davalı ..."na satıldığını, önalım hakkını kullandığını belirterek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, dava konusu payın müvekkiline satışından bir gün sonra 04.05.2010 tarihinde bizzat davacı ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, bu tarih gözönüne alındığında 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, TMK’nun 733. maddesi uyarınca hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK’nun 733/3. maddesi uyarınca satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi yükümlülüğü bulunmaktadır.
Satışın hak sahibine noter aracılığıyla bildirildiği tarih üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle önalım hakkı düşer. Bu süre hak düşürücü süre olduğundan mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerekir.
Dosya içerisindeki tapu kaydından 7104 ada 18 parsel sayılı taşınmazda 51/80 payın davacı; 73/480 payın da davalı adına 03.05.2010 tarihinde satış nedeniyle kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacıya, pay devri yapıldığının noter ihtarıyla bildirilmediği açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.09.2005 günlü ve 2005/6-358-470 sayılı kararında açıklandığı üzere önalım hakkının kullanılması için gerekli süre öğrenme olgusu ile değil bildirim olgusu ile başlamaktadır. TMK’nun 733/3. maddesinin emredici hükmü uyarınca da bildirimin Noter aracılığıyla yapılması gerekir. Hak sahibinin Noter bildirimi dışında bir şekilde satışı öğrendiği ileri sürülerek hak düşürücü sürenin başlatılması olanaklı değildir.
Somut olayda, davalının dava konusu payı satın aldığı 03.05.2010 tarihinden bir gün sonra davacı ve davalının da arsa sahipleri olarak imzalarının bulunduğu ... 2. Noterliği"nin 04.05.2010 tarihli 1290 yevmiye sayılı gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğinden bu sözleşmenin tarihi dikkate alınarak hak düşürücü süre başlatılmıştır. Bu durum hak düşürücü sürenin başlamasına yol açacak nitelikte bulunmadığından, hak sahibinin Noter bildirimi dışında başka bir şekilde satışı öğrendiği ileri sürülerek hak düşürücü süre işlemeye başlamayacağından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Dolayısıyla, istemin hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddi doğru değildir.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.