Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2025
Karar No: 2021/683
Karar Tarihi: 01.04.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2025 Esas 2021/683 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2025
Karar No : 2021/683

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Plastik San ve Tic. A. Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 30/10/2019 tarih ve E:2014/3355, K:2019/7275 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 04/12/2012 tarih ve 28487 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22/10/2012 tarih ve 2012/3903 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki "Dahilde İşleme Rejimi Kararında Değişiklik Yapılması Hakkında Karar"ın 2. maddesinin, eksik düzenleme nedeniyle iptali ile anılan Karar'ın yürürlük tarihi öncesinde idareye sunulmuş olan yurtiçi satış ve teslim belgelerinin söz konusu düzenlemeden istisna tutulması yönünde düzenleme yapılması istemli başvurunun reddine ilişkin Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 30/10/2019 tarih ve E:2014/3355, K:2019/7275 sayılı kararıyla;
Dava konusu düzenleyici işlemin yürürlüğe konulduğu tarihte yürürlükte bulunan haliyle Anayasa'nın 167. maddesinde; "(1) Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler. (2) Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir." hükmünün yer aldığı,
2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1. maddesinde; dış ticaretin, ülke ekonomisinin yararına düzenlenmesini sağlamak amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler konulması ve kaldırılmasının, bu yükümlülüklere ilişkin esasların tespit edilmesi ve oluşan fonların kullanılmasının bu Kanun hükümlerine göre yürütüleceği; 2. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte bulunan halinde, bu Kanun kapsamındaki konularda düzenleme yapmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunun hükme bağlandığı,
Dava konusu düzenleyici işlemin yürürlüğe konulduğu tarihte yürürlükte bulunan haliyle 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'un "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1. maddesinde, anılan Kanun'un, ithalatta haksız rekabet hallerinde dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın sebep olduğu zarara karşı bir üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemlere, alınacak önlemlere, gerekli ilke ve uygulama kararlarını verecek bir Kurul (İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulu) oluşturulmasına ve bunun görevlerine ilişkin usul ve esasları kapsadığı; "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinde, "damping"in, bir malın Türkiye'ye ihraç fiyatının, benzer malın normal değerinin altında olmasını; "Bakanlık"ın, İthalat Genel Müdürlüğü'nün bağlı olduğu Bakanlığı ifade ettiği; 7. maddesinde dampinge konu malın ithalinde dampinge karşı vergi alınacağı, 13. maddesinde de, yürürlüğe konulan dampinge karşı verginin veya telafi edici verginin geçerlilik süresinin, uygulanmasının, askıya alınmasının, gözden geçirilmesi ve iadesi ile yürürlükte bulunan önlemlerin etkisiz kılınması halinde yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edileceğinin kurala bağlandığı,
Dampinge karşı verginin dayanağı olan anılan Kanun'un 15. maddesinde ise; gümrük mevzuatının; gümrük vergisinin tesciline, tahakkukuna, tahsiline, geri verilmesine, takibine ve teminata bağlanmasına ilişkin anılan Kanun'a aykırı olmayan usul ve şekle müteallik hükümlerinin, dampinge karşı vergi veya telafi edici verginin tescili, tahakkuku, tahsili, geri verilmesi, takibi ve teminata bağlanması işlemlerinde de uygulanacağı; atıfta bulunulan 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun, 3. maddesinin 8. fıkrasında, "gümrük vergileri" deyiminin, ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümünü; 9. fıkrasında "ithalat vergileri" deyiminin, eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri ifade ettiği açıklandığından; dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat işlemleri üzerine konulan "dampinge karşı verginin"; esasen Anayasa'da ifade edildiği haliyle Bakanlar Kurulu kararıyla alınan bir ek mali yükümlülük olduğu ve "gümrük vergisi" olarak kabulünün yalnızca 4458 sayılı Kanun'un usul ve şekle müteallik hükümlerinin uygulanması bakımından mümkün olabileceğinin anlaşıldığı,
Öte yandan, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 108. maddesinde; "1. Serbest dolaşımda olmayan eşya, işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra Türkiye Gümrük Bölgesinden yeniden ihraç edilmesi amacıyla, gümrük vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın ve vergileri teminata bağlanmak suretiyle, dahilde işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilebilir. Eşyanın işlem görmüş ürünler şeklinde ihracı halinde, teminat iade olunur. Eşyanın bu şekilde dahilde işleme rejiminden yararlanmasına şartlı muafiyet sistemi denir.
2. Serbest dolaşımda bulunan eşyanın işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra Türkiye Gümrük Bölgesinden ihraç edilmesi halinde, bu eşyanın serbest dolaşıma girişi esnasında tahsil edilmiş olan ithalat vergileri, dahilde işleme rejimi kapsamından geri verilir. Eşyanın bu şekilde dahilde işleme rejiminden yararlanmasına geri ödeme sistemi denir...." hükmüne yer verildiği, 80. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte bulunan halinde ise, dahilde işleme rejimiyle ilgili usul ve esasların Bakanlar Kurulunca belirleneceğinin belirtildiği,
Bu çerçevede, dünya piyasa fiyatlarından hammadde temin etmek suretiyle ihracatı artırmak, ihraç ürünlerine uluslararası piyasalarda rekabet gücü kazandırmak, ihraç pazarlarını geliştirmek ve ihraç ürünlerini çeşitlendirmek amacıyla, 27/06/1963 tarih ve 261 sayılı İhracatı Geliştirmek Amacı ile Vergilerle İlgili Olarak Hükümetçe Alınacak Tedbirlere Dair Kanun'un 1., 28/07/1967 tarih ve 933 sayılı Kanun'un 3/C, 20/02/1930 tarih ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un 1., 14/05/1964 tarih ve 474 sayılı Kanun'un 2., 4458 sayılı Kanun'un 80, 111, 115 ve 121. maddeleri ile 2976 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak hazırlanan 17/01/2005 tarih ve 2005/8391 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Dahilde İşleme Rejimi Kararı'nın 27/01/2005 tarih ve 25709 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği ve Karar'ın kapsamının; "elde edilmesinde ithal girdi kullanılan işlem görmüş ürünün ihracı ile ihracat sayılan satış ve teslimlerin belirlenmesi, yönlendirilmesi ve geliştirilmesine ilişkin tedbirlerin düzenlenmesi ve yürütülmesi ile ilgili usul ve esaslar" olarak belirlendiği,
Dahilde İşleme Rejimi Kararı'nın "Şartlı Muafiyet Sistemi" başlıklı 5. maddesinde, bu sistemin; "dahilde işleme izin belgesi/dahilde işleme izni kapsamında ihracı taahhüt edilen işlem görmüş ürünün elde edilmesinde kullanılan ve serbest dolaşımda bulunmayan hammadde, yardımcı madde, yarı mamul, mamul ile değişmemiş eşya, ambalaj ve işletme malzemesinin, Türkiye Gümrük Bölgesinde (serbest bölgeler hariç) yerleşik firmalarca, ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, vergisi teminata bağlanmak suretiyle ithal edilmesi ve ihracat taahhüdünün gerçekleşmesini müteakip, alınan teminatın iade edilmesi" olarak tanımlandığı, "Teminat ve İndirimli Teminat Uygulaması" başlıklı 6. maddesinde de, şartlı muafiyet sistemi kapsamında yapılacak ithalattan doğan verginin hangi durumda ne kadarlık bir kısmının teminat olarak yatırılması halinde gümrük idaresince ithalatın gerçekleştirilmesine izin verileceğinin belirtildiği,
Dava konusu Karar ile de ihracat sayılan satış ve teslimlere konu mamullerin üretiminde kullanılan ithali geçici veya kati anti-damping vergisi veya sübvansiyon vergisine tabi eşyanın ithalatında, bu vergilerin tamamının tahsil edileceği kuralının getirildiği, böylelikle ihracat sayılan satış ve teslimlere konu mamullerin üretiminde kullanılan ithali geçici veya kati anti-damping vergisi veya sübvansiyon vergisine tabi eşyanın şartlı muafiyet rejimi kapsamı dışında bırakıldığı,
Davacı tarafından; D3 kodlu Dahilde İşleme İzin Belgesi ile ithalatın belgede belirtilen süre boyunca vergi muafiyeti ile gerçekleştirilme imkanı olduğundan bahisle kazanılmış haklarının korunması için dava konusu işlemin yürürlüğe girmesinden önce idareye sunulan belgeler yönünden muafiyet hükmü öngörülmemesi nedeniyle düzenlemenin eksik olduğu ileri sürülmekteyse de; Dahilde İşleme Rejimi Değerlendirme Kurulunun tavsiye kararı göz önünde bulundurularak, yerli üreticilerin haksız ithalattan korunması amacıyla alınan önlemlerin etkinliğinin artırılması amacı doğrultusunda, derhal uygulanacak ve gerek sözleşmesi akdedilen gerekse ithalatı gerçekleşmemiş tüm ürünleri kapsayacak biçimde Dahilde İşleme Rejimi Kararında Değişiklik Yapılması Hakkında Karar'ın 2. maddesi ile getirilen kuralda dayanağı kanunlara, kanun hükmünde kararnameye ve üst hukuk normlarına herhangi bir aykırılık bulunmadığı, diğer taraftan aksinin kabulü halinde ticaret politikası önleminin kişiler yönünden farklılaşan süreler boyunca uygulanmaması sonucunu doğuracağı, bu durumun belge sahipleri arasında eşitsizliğe yol açacağı ve önlemi etkisiz hale getireceği anlaşıldığından, bu yönde düzenleme yapılması istemli başvurunun, talebinin uygun görülmediğinden bahisle reddine ilişkin Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü işleminde de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, plastik boru, profil ve ilgili malzemelerin üretimiyle uğraştığı, şartlı muafiyet sistemi ile hammadde ithalatı yapan firmalara sağlanan vergi muafiyetinin maliyetleri düşürdüğü, satış fiyatlarının da bu durum gözetilerek belirlendiği, firmaların başvurusu üzerine davalı idare tarafından D3 kodlu olarak düzenlenen, 12 ay, 36 ay gibi vade süreleri olan dahilde işleme izin belgeleri/yurt içi satış ve teslim belgeleri kapsamında, belgede kabul edilen miktarda hammadde ithalatını belirtilen süre boyunca vergi muafiyeti ile gerçekleştirme imkanının olduğu, dava konusu düzenlemeyle muafiyet kaldırıldığından, davalı idare nezdinde kaydı bulunan, ithalat hakkı ve süresi devam eden D3 kodlu belgelerin eski uygulamaya tabi tutulmasının talep edildiği, bu talebinin reddedildiği, böylelikle büyük bir mağduriyete sebebiyet verildiği, dava konusu olayda düzenlemenin mevcut ithalat haklarına ek vergi getirecek şekilde uygulanması ile, sözleşmelerini düzenleme öncesi akdeden firmalar için getirilen ek maliyetler nedeniyle eşitsizliğe yol açıldığı, bu hammadde ithalatının, önceki mevzuat maliyetleri ile yükümlenilen ve sözleşmeye bağlı ticari ilişkiden kaynaklı üretim için yapıldığının gözden kaçırıldığı, hukuki yönden de, kamu erkinin, sözleşme serbestisi ilkesine müdahale ettiği, yasal olarak muaf bilinen ithalattan vergi alınmaya başlandığı, kanunun geriye yürümezliği ve kazanılmış hakkın korunması ilkelerine aykırı düzenleme yapıldığı, takip eden süreçte ithalat rejimine yönelik ek maliyetler getiren düzenlemelerin yürürlük tarihlerinin, kazanılmış hakları koruyacak şekilde düzenlendiği belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
04/12/2012 tarih ve 28487 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 22/10/2012 tarih ve 2012/3903 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki "Dahilde İşleme Rejimi Kararında Değişiklik Yapılması Hakkında Karar"ın 2. maddesi ile Dahilde İşleme Rejimi Kararı'nın 6. maddesine; “İhracat sayılan satış ve teslimlere konu mamullerin üretiminde kullanılan ithali geçici veya kati anti-damping vergisi veya sübvansiyon vergisine tabi eşyanın ithalatında, geçici veya kati anti-damping vergisi veya sübvansiyon vergisi tahsil edilir.” fıkrası eklenmiş, davacı şirket tarafından, Kararın yürürlük tarihi öncesinde davalı idareye sunulmuş olan yurtiçi satış ve teslim belgelerinin söz konusu düzenlemeden istisna tutulması yönünde düzenleme yapılması talebiyle yapılan başvurunun reddi üzerine de eksik düzenleme yapılmasının hukuka aykırı olduğundan bahisle anılan işlemlerin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun "Dava dairelerinin görevleri" başlıklı 27. maddesinin 2. fıkrasında, idari dava daireleri ile vergi dava dairelerinin kendi aralarında işbölümü esasına göre çalışacağı, özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde dava daireleri arasındaki iş bölümünün Başkanlık Kurulu tarafından belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Danıştay Başkanlık Kurulunun temyize konu karar tarihinde yürürlükte bulunan 29/12/2016 tarih ve 2016/72 sayılı kararında, gümrük ve ithale ilişkin vergilere ilişkin dava ve temyiz başvurularının Yedinci Dairece çözümleneceği kuralına yer verilmiş; 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı kararında da; aynı hüküm korunmuştur.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta, ihracat sayılan satış ve teslimlere konu mamullerin üretiminde kullanılan ithali geçici veya kati anti-damping vergisi veya sübvansiyon vergisine tabi eşyanın ithalatında, bu vergilerin tamamının tahsil edileceğine ilişkin dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı'nın, ithalde alınan vergilere ilişkin değişiklik getiren düzenleyici bir işlem olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ithale ilişkin vergilerle ilgili uyuşmazlığın incelenmesi görevinin, Danıştay Başkanlık Kurulu kararı uyarınca Danıştay Yedinci Dairesinin görevinde bulunması nedeniyle, dava dosyasının Danıştay Yedinci Dairesi'ne gönderilmesi gerekirken, işin esası incelenerek verilen davanın reddi yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 30/10/2019 tarih ve E:2014/3355, K:2019/7275 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Onuncu Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 01/04/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 6. maddesinde, vergi mahkemelerinin genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları, bu konulardaki 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun'un uygulanmasına ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği belirtilmektedir.
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, bu Kanun'un, ithalatta haksız rekabet hallerinden dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın sebep olduğu zarara karşı bir üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemlere, alınacak önlemlere, gerekli ilke ve uygulama kararlarını verecek bir Kurul oluşturulmasına ve bunun görevlerine ilişkin usul ve esasları kapsadığı, 2. maddesinde, sübvansiyonun, menşe veya ihracatçı ülkenin fayda sağlayan, doğrudan veya dolaylı mali katkısını veya GATT 1994’ün XVI ncı maddesi çerçevesinde herhangi bir gelir veya fiyat desteğini; dampingin, bir malın Türkiye'ye ihraç fiyatının, benzer malın normal değerinin altında olmasını ifade ettiği, 7. maddesinde, dampinge konu malın ithalatında dampinge karşı vergi, sübvansiyona konu malın ithalinde ise telafi edici vergi alınacağı, 9. maddesinde, bu vergilerin gümrük idarelerince, ithalde alınan diğer vergilerden ayrı olarak tahsil olunacağı, 10. maddesinde, re'sen veya şikayet üzerine yapılan inceleme sonucunda damping veya sübvansiyona konu olan ithalatın ve bu ithalattan kaynaklanan zararın varlığı konusunda yeterli delillerin bulunması durumunda soruşturma açılacağı, 13. maddesinde ise, soruşturma sonucunda dampingli veya sübvansiyonlu ithalatın varlığı ve bu ithalatın zarara neden olduğu belirlendiğinde, bu zararın önlenmesi amacıyla, dampinge karşı vergi veya telafi edici vergi alınacağı, 15. maddesinde, gümrük mevzuatının; gümrük vergisinin tesciline, tahakkukuna, tahsiline, geri verilmesine, takibine ve teminata bağlanmasına ilişkin bu Kanun'a aykırı olmayan usul ve şekle müteallik hükümlerinin, dampinge karşı vergi veya telafi edici verginin tescili, tahakkuku, tahsili, geri verilmesi, takibi ve teminata bağlanması işlemlerinde de uygulanacağı düzenlenmiştir.
3577 sayılı Kanun uyarınca, dampinge karşı verginin ve telafi edici verginin her türlü ithalatta değil, haksız rekabete yol açacağı öngörülen bazı ithalatlarda alınması nedeniyle gerçek anlamda ithalat vergisi olmayıp bahsedilen ithalatların zarar verici etkilerini gidermek ve yerli üreticileri korumak amacıyla uygulanan bir tedbir olduğu, diğer taraftan, bu vergilerin Gümrük Kanunu'nun yalnızca usul ve şekle müteallik hükümlerinin uygulanması bakımından gümrük vergileri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle vergi niteliği taşımadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu düzenleyici işlemin, vergi yükümlülüğüne ilişkin olarak tesis edilmediği, dolayısıyla vergi yargılamasına tabi olmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın çözümlenmesi görevinin Danıştay Onuncu Dairesine ait olduğu, bu nedenle, temyize konu kararın esasının incelenmesi gerektiği oyuyla, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Danıştay Yedinci Dairesinin görevli olduğuna yönelik çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi