14. Hukuk Dairesi 2018/5701 E. , 2021/3498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 01/09/2015 gününde verilen dilekçe ile arazi toplulaştırmasına ilişkin kadastro tutanaklarına itiraz talebi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 16/09/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, arazi toplulaştırmasına ilişkin kadastro tutanaklarına itiraza ilişkindir.
Davacı vekili; ... mevkii, 220 ada, 24 parsel (yeni 352 ada, 1 parsel) sayılı taşınmazda toplulaştırma çalışması yapılırken komşu parsellerden kendi sınırlarına taşma yapıldığını, taraflarına ise bu kapsamda diğer "tepe" nitelikli Hazine arazisinden yer verildiğini ( 2 nolu parsel), kendilerine taşma yapan ve yeni parsel numaralarına göre 4 ve 6 parsel sayılı taşınmaz malikleriyle aralarında ihtilaf gündeme geldiğini, 6 parsel sayılı taşınmazın Hazine, 4 parsel sayılı taşınmazın ise ... adına kayıtlı olduğunu, dava konusu ettikleri kısımda mandıra ve evlerinin bulunduğunu, taşınmazlarına bu şekilde taşma yapılmasından dolayı, yapılan işleme itiraz ettiklerini beyan ederek; açılan davanın kabulü ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dilekçesindeki açıklamaya göre; dava arazi toplulaştırmasına ilişkin kadastro tutanaklarına itiraz nitelikli olup kadastro komisyonlarınca yapılan işlemler idari işlem niteliğinde olmadığından, davanın görüleceği yer idari yargı değil, adli yargı yeridir. Nitekim HGK"nın 30.05.2007 gün 2007/1-319-324 E.K. sayılı kararında "3083 sayılı Kanun hükümlerine göre arazi toplulaştırması sonucu oluşturulan tapu kaydının tescil nedeni idarî işlem ise de, bu konuda açılan dava, toplulaştırma öncesi mevcut bir hakka dayandığından, uyuşmazlığın adlî yargıda görülmesi kabul edilmiştir. Öte yandan; Arazi Toplulaştırma Tüzüğünün “ayni ve şahsi haklar” başlıklı 15. maddesinde de arazi toplulaştırılmasına konu olan taşınmaz mallar üzerindeki ayni ve şahsi hakların genel hükümlere esas olduğu belirtilmektedir. Ne var ki, davada ileri sürülen isteğin idari işlemin iptaline yönelik bulunmadığı, davanın mülkiyet hakkından kaynaklandığı da dikkate alındığında, uyuşmazlığın çözümünün adli yargı yeri olduğu açıktır.
Hâl böyle olunca, işin esası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi yerine, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.
O halde mahkemece, davacının talebi tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklattırılarak, çekişmenin esası incelenerek bir hüküm kurulması yerine, uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden söz edilerek yazılı biçimde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 25.05.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.