
Esas No: 2013/10341
Karar No: 2013/15499
Karar Tarihi: 11.12.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/10341 Esas 2013/15499 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.11.2010 gününde verilen dilekçe ile tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, yaklaşık 8000 m2 yerin babası ve kendisi tarafından imar ve ihya edildiğini, 1959 yılından beri nizasız ve fasılasız kullandığı bu yerin zilyetliğe dayalı olarak adına tescilini istemiştir.
Davalı Hazine, dava konusu yerin mera olduğunu belirterek davanın reddini, diğer davalılar ... ve ... ise kamuya ait ve nazım imar planı içinde bulunan yerin zilyetlik yoluyla tescilinin mümkün olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının murisi babasının ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, davacının tek başına tescil isteminde bulunamayacağından söz edilerek, aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davaya konu taşınmazın daha önce murisi, 1960 yılından beri de davacı tarafından zilyet ve tasarruf edilmesi nedeniyle tescil isteğinde bulunulmuştur. İddianın ileri sürülüşü itibariyle davacının müstakilen kendi adına zilyetlik yoluyla edinme talebi bulunduğundan, taşınmazın elbirliği hükümlerine tabi olduğu, diğer mirasçıların davada yer almadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın 501 sayılı mera parseli içinde kaldığı, bu nedenle davacı yararına zilyetlik yolu ile edinme imkanının bulunmadığı anlaşıldığından bu gerekçe ile davanın reddi gerekir iken aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddi doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.