20. Hukuk Dairesi 2013/5085 E. , 2013/9495 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Karayolları Genel Müdürlüğü, mahkemenin 2008/147 Esas sayılı dosyasında tapuda kayıtlı olmayan ve 99 nolu kamulaştırma parseli olan, dava konusu taşınmaz malın 4650 sayılı Kanunla değişik Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazın davacı idare adına tescili iddiasıyla dava açmıştır.
Orman Yönetimi bu davaya müdahale ederek, taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tapuya tescilini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman niteliğinde olduğundan ve ormanlar kamulaştırılamayacağından bedel tespit ve tescil talebinin reddine, aslî müdahil Orman İdaresinin kamulaştırılmak istenen alanın orman olması nedeni ile tescil talebinin ise kabulüne dava konusu taşınmazın tamamının orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş ve hükmün davacı Orman Yönetimi vekilince temyiz temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 23.06.2009 gün ve 2009/7567 - 9945 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Kamulaştırılmak istenilen alanın, orman olduğu konusunda henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı halde kamulaştırma nedeniyle açılan bedel tespit ve tescil davasının reddine karar verilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu ve aslî müdahil olan Orman İdaresinin tescil talebi yönünden ise, dosya ayrılıp, ayrı esasa kaydedilerek yargılama yapılması ve bedel tespit ve tescil davası yönünden müdahale yoluyla istenen tescil davasının bekletici mesele kabul edilmesi"gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, Orman Yönetiminin tescil davası yönünden tefrik kararı verilerek, dosya ayrı bir esasa kaydedilerek temyize konu dava oluşmuş; mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 11.06.2008 havale tarihli fen bilirkişisinin raporu ve buna ilişkin krokisinde koordinatları belirtilen ... Köyü 99 kamulaştırma parsel sayılı toplam 11058.21 m² yüzölçümlü taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman iddiasına dayalı tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli bulunmamaktadır.
Dosya içeriğinden, dava tarihinden önce taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun yapılmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, davanın devamı sırasında orman tahdidi yapılıp yapılmadığı araştırılmamış, usulüne uygun orman araştırması yapılmamış, denetime imkan verecek şekilde bilirkişilere arazi kadastro paftası ile bağlantılı kroki çizdirilmemiş ve davacının dayandığı Temmuz 1946 tarih 5, 6, 7, 8 ve 9 nolu tupu kayıtları uygulanmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı sorularak, yapılmış ise, orman kadastrosuna ait işe başlama, çalışma, sonuçlarının askı ilân tutanakları ve orman tahdit haritası Orman İşletme Müdürlüğünden getirilmeli, dava konusu taşınmazın yerini en yakın kadastro parselleri ile bağlantılı şekilde gösteren fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası getirilerek ve eski tarihli ve tespit tarihinden 20 yıl önceki yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı huzuruyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, davanın devamı sırasında orman tahdidi yapılmış ise görev hususu düşünülmelidir.
Davacının dayandığı tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile ve kadastro sırasında revizyon gördüğü parsellerle birlikte getirtilip, tapu kaydı sınırları mahalli bilirkişi yardımıyla zeminde tek tek bulunarak fen bilirkişi krokisi üzerine işaretlenmeli, tapu kaydı 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince zemine uygulanarak, zeminde tam ve kesin kapsamı belirlenmeli, sınırında orman olduğundan, aynı Kanunun 20/C maddesi gereğince miktarı ile geçerli kapsamı belirlenmeli, miktar fazlasının sınırdaki orman açıldığı kabul edilmeli, tapu kaydı sınırlarında adları okunan komşular çizilecek kroki üzerine kadastro tespit malikleri ile bağ kurularak yazılıp, keşfi izleme olanağı saptanmalıdır. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olduğunun saptanması halinde, ormanlardan tapu ve zilyetlik yoluyla yer kazanılamayacağından ve tapu kaydının 4785 sayılı Kanun kapsamında geçerli olup olmayacağı da düşünülerek ormanlarda sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceğinden taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tescili gerekeceğinden, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04.11.2013 günü oy birliği ile karar verildi.