4. Hukuk Dairesi 2018/3732 E. , 2019/2008 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/06/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/07/2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, geçersiz vekaletname ile taşınmaz satışından kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dışı ......"nun 06/10/1995 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiğini ve bu nedenle ...... 9. Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile ......"nun mirasının tamamının hazineye intikal ettiğini, müteveffanın...... Mahallesi 26173 ada 1 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından olduğunu ve müteveffanın diğer paydaşlar ile birlikte kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre arsa sahiplerine isabet edecek olan (3) numaralı bağımsız bölümdeki müteveffaya ait payın, müteveffanın ölümünden sonra geçersiz vekaletnameye dayanılarak davalı tarafından dava dışı ......"a, ...... tarafından da dava dışı ...v"a satıldığını, dava dışı......"a karşı açılan tapu iptal tescil davasının reddine karar verildiğini, ......"nun son mirasçısının hazine olduğunu belirterek oluşan maddi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, davalının murisin ölümünden önce verdiği vekaletnameyi kötüye kullandığı ve mirasçı olan hazinenin zararına sebebiyet verdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı yargılama sırasında duruşmalara katılmamış ve herhangi bir yazılı beyanda bulunmamış, Dairemizin 29/11/2017 tarihli 2016/1063-2017/7722 sayılı geri çevirme ilamı üzerine vekili aracılığıyla verilen temyiz dilekçesinde; davanın hiçbir aşamasından usulüne uygun haberdar edilmediğini ve hukuki dinlenilme hakkının kısıtlandığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "hukuki dinlenilme hakkı" başlıklı 27. maddesi; ""Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir."" şeklinde düzenlenmiştir.
Tebligat Kanunu"nun 10. maddesine, 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkraya göre; bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Yine Tebligat Kanunu"nun aynı Kanun ile değişik 35/2. maddesine göre; adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde bu maddeye göre tebligat yapılır.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalının dava dilekçesinde belirtilen adresine iki kez tebligat çıkarıldığı ve tebligatların iade edildiği, bunun üzerine davalının mernis adresi araştırılmaksızın tüm tebligatların aynı adrese Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinin iade edilmesi üzerine ilgilinin mernis adresinin olup olmadığı araştırılmadan ve tebligatın iade edildiği bu adreste daha önce usulüne uygun yapılmış bir tebligat bulunmadan Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebligat yapılması usulsüzdür. Bu nedenlerle davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir.
Şu durumda; davalıya usulüne uygun bir şekilde dava dilekçesi tebliğ edilmeli, bu şekilde yasal savunma hakkı tanındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, savunma hakkını kısıtlar şekilde usulsüz tebligat yapılarak karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.