21. Hukuk Dairesi 2019/107 E. , 2019/7610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar, hipofize cücelik denilen rahatsızlıklar nedeniyle Kurum hastanesinden tedavilerinin zamanında yapılmadığı, gerekli ilaç giderlerinin zamanında ödenmemesi nedeniyle maddi ve manevi tazminatın Kurumdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
Davacılar, “hipofizer cücelik” denilen büyüme hormonu eksikliğine bağlı boy kısalığı hastalığı nedeniyle tedavilerinin Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinde yapıldığını, ancak tedavilerinin zamanında ve gerektiği şekilde yapılmadığı gibi, tedavileri için düzenli olarak kullanılması gerekli hormon ilaçları giderinin zamanında ödenmemesi ve mahkeme kararlarına rağmen tedavilerinin sürdürülmemesi sonucu sakat kaldıklarını belirterek, maddi ve manevi tazminat istemişlerdir.
Mahkemece, dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, yazılı şekilde "maddi tazminat davasının kabulü ile davacı ... için 50.833,23 TL maddi tazminat alacağının 03/10/2005 tarihinden itibaren, davacı ... için 50.097,15 TL maddi tazminat alacağının 14/11/2005 tarihinden itibaren işliyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı ... için 15.000-TL manevi tazminat alacağının 03/10/2005 tarihinden itibaren, davacı ... için 15.000-TL manevi tazminat alacağının 14/11/2005 tarihinden itibaren işliyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine," karar verilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacıların tüm, davalı Kurum"un ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Mahkeme davacıların davaya konu işlemler nedeniyle manevi zararar uğradığından bahisle, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak davacılar lehine manevi tazminata hükmetmiştir. Borçlar Kanunu"nun 49. maddesine göre; şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir. Davalı Kurum"un, işlemleri nedeniyle davacıların üzüntü yaşadığı anlaşılsa dahi kural olarak bu nitelikteki Kurum hatasının sigortalının şahsiyet hakkını hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrattığı söylenemeyeceğinden bu hallerde manevi tazminata hükmedilemez.Somut olayda ise; Dairemizin önceki bozma kararı maddi tazminata yönelik olup davacıların manevi tazminata ilişkin temyiz itirazları reddedildiğinden davalı Kurum işlemi nedeni ile manevi tazminata hükmedilemeyeceği göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacılara yükletilmesine, 09/12/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dosya içerisinde mevcut Adli Tıp Genel Kurulunun 19/11/2015 tarihli raporunda da belirtildiği gibi büyüme hormonu tedavisinde amacın sadece boy uzaması/gelişiminin olmadığı, bu hormununun metabolik etkileride dikkate alınarak tedavinin sürdürüldüğü, boyu önemli ölçüde genetik faktörlerin belirlediği, bunun yanında büyüme hormonu eksikliğininde boy kısalığına neden olabiliceği bu nedenle boyun kısa olmasının, büyüme hormonu replasman tedavisinin başarısızlığı olarak değerlendirilemeyeceği, tedavinin kesintisiz olarak sürdürülmesi halinde de hastanın boyunun kısa kalabileceği belirtilmiş olup, tedavisinin devam edilmemesinin bir eksiklik olduğu, bu durumun kişinin maluliyete katkısının olduğu, ancak oranının bilenemeyeceğinin belirtildiği, tüm dosya kapsamı da gözönünde alındığında tedavinin kesintisiz olarak sürdürülmesi halinde de hastanın boyunun kısa kalabileceğinin anlaşıldığı ve Kurumun eylemi ile davacıların hastalıkların nedeniyle maluliyetlerinin oluşması arasında tam olarak bir illiyet bağı kurulamadığı ve davalı Kurumun sorumluluğuna gidilemeyeceğinden Yerel Mahkeme kararının onanması gerektiğinden bozma yönündeki çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.