14. Hukuk Dairesi 2013/14996 E. , 2013/15459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 23.09.2013 gün ve 2013/10896-12000 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 2781 ada 15 parsel sayılı taşınmazda davalının önceki paydaşlardan ..."den 12.05.2011 tarihinde aldığı pay ile ..., ..., ..., "dan 06.10.2011 tarihinde satın aldığı elbirliği mülkiyetine tabi payların önalım nedeniyle iptal edilerek adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın evveliyatında müstakil parseller iken imar uygulaması ile paylı hale getirildiğini ancak paydaşların önceden kullandıkları yerleri kullanmaya devam ettiklerini, fiili kullanım nedeniyle önalım hakkının kullanılmasının iyiniyetle bağdaşmayacağını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Dairemizin 23.09.2013 gün 2013/10896-12000 sayılı kararı ile onanmıştır.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşifte dinlenen müşterek tanık ... ve tanık ..."ın beyanlarına göre taşınmazda önceden beri üç ayrı evin bulunduğu, zeminde mevcut evin halen davacı ..."e ait olduğu, davalının Çiftdamarlara ait evi satın alınca 2 ay önce yıktırdığı, yine davalı tarafından yıkılan ..."ye ait evin bulunduğu ve 1960"lardan bu yana evlerin bu şekilde kullanıldığı, evlerin yanlızca ..."ye ait olanın dört tarafına avlusunun çekilmiş vaziyette olduğu, her paydaşın kendi adına evlerini yıkılıncaya kadar kullandığını belirtmişlerdir. Bilirkişi raporunda ise dava konusu taşınmazın evveliyatında 910 ada 12 ve 43 no"lu parseller olarak kayıtlı iken 1992 tarihli imar uygulaması ile 140/467 hissenin ... ..., 160/467 hissenin ... ... ve 167/467 hissenin ... adına tapuya tescil edildiği, paydaşlardan ... ..."... ölümü ile vereselerine intikal ettiği, vereselerinde 14.11.2007 tarihinde ... oğlu ... ..."e, onunda 15.11.2007 tarihinde ... oğlu ..."e payını sattığı, paydaşlardan ..."nün 12.05.2011 tarihinde ve paydaşlardan ... ..."ın 06.10.2011 tarihinde vereselerine intikal eden payının vereseleri tarafından 06.10.2011 tarihinde davalı şirkete satıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz üzerinde üç adet ev bulunduğu, “A” harfi ile gösterilen evin ... ..., “B” harfi ile gösterilen evin ... ve “C” harfi ile gösterilen 2 katlı kerpiç evin ... tarafından kullanılmakta olduğu belirtilmiştir. Davacının murisi ile davalıya pay satan kişilerin imar uygulamasından önce dava konusu taşınmazda paylarına karşılık gelmek üzere belirli yerleri gecekondu yapmak suretiyle kullandıkları, bu kullanım biçiminin imar uygulamasından sonra da devam ettiği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Mahkemece, dava konusu taşınmazda fiili taksimin varlığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemiz 23.09.2013 gün ve 2013/10896-12000 sayılı onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.