14. Hukuk Dairesi 2013/14981 E. , 2013/15458 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.11.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinde düzeltme istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.06.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 9087 ada 1 parsel sayılı taşınmazda müvekkilinin murisi ... oğlu ..."ın soyadının “Kahveci” olarak tapu kaydına eklenmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kayıt maliki ... oğlu ... ile davacının mirasçılık ilişkisi kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili vekili temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı,kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Dava konusu 9087 ada 1 parsel sayılı taşınmazın geldi kayıtları 151 ada 104 ve 106 parsel sayılı taşınmazların kayıtları incelendiğinde taşınmazın veraseten iştirak şeklinde ... karısı Nuriye, ... oğlu ..., ... kızları ..., ..., ... ve ... oğlu ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
İlgili tapu müdürlüğü ve veraset belgesinin verildiği mahkeme intikale esas mirasçılık belgesini gönderememiştir. Ancak davacı tarafça sunulan 1942/550 Esas, 489 Karar sayılı veraset ilamında ... oğlu ..."ın vefatı ile mirasçılarının karısı Nuriye, oğlu ..., kızı ..., ..., ... ile kendisinden evvel ölen kızı ..."nin oğlu ... olduğu belirtilmiştir.
Davacının babası ..."nin nüfus kayıtlarının incelenmesinde anne isminin ... baba adının ... olduğu, yine ... ve Hatice"den olma ... isimli kızkardeşinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde intikale esas veraset belgesinde ..."ın annesinin Nuriye olduğu ve davacının babasının nüfus kaydında ise annesinin isminin ... olduğu bu nedenle dava konusu taşınmazdaki kayıt maliki ... ile davacının babası ..."ın farklı kişiler olduğu belirtilmiştir.
Zabıta araştırmalarından sonuç alınamamış, ... İlçe Nüfus Müdürlüğü ise ... ile aynı kimlik bilgilerine sahip başka kimse olmadığını bildirmiştir.
Davacının babasının nüfus kayıtlarına göre kardeşi olan ..."nin alt soyunu gösterir nüfus kaydı istenmiş, verilen cevapta ..."nin aynı idari birim 204 hanede eşi ... ve ... adında çocuğu bulunduğu ancak şahsın bu hanede kayıtlı bulunmadığı, kaydının başka bir haneye gittiği ..."nin anne adı ... yazmakta ise de bu hanede kaydı olmadığından bağ kurulamadığı, bu bağın ancak mahkeme kararı ile kurulabileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere davacının babası ..."ın baba ve dede isimleri ile kayıt maliki ..."ın baba ve dede isimlerinin aynı olduğu ve ayrıca davacının babası ..."ın kardeşi ..."nin bağ kurulamasa bile kayıt maliki ..."ın kardeşi ..."de olduğu gibi ..."den olma ... isminde bir oğlu bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ancak, tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamıştır. Bu durumda mahkemece, mahallinde keşif yapılarak taşınmazın evveliyatından beri kimin tarafından kullanıldığı ve kullanıcıların davacı tarafla ilgisi tespit edilmeli ve tanıklar taşınmaz başında dinlenmelidir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.