Esas No: 2019/6422
Karar No: 2021/1556
Karar Tarihi: 05.04.2021
Danıştay 10. Daire 2019/6422 Esas 2021/1556 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6422
Karar No : 2021/1556
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, murisleri ...'ın, Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde kusurlu tıbbi uygulamalar neticesinde hayatını kaybettiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık eş ... için 100.000,00 TL, çocukların her biri için 75.000,00 TL olmak üzere toplam 250.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; olaya yönelik olarak Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı raporda, hastaya konulan tanı, takip ve tedavilerin tıbben uygun olduğu, davalı idarenin kusuru bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği, bu durumda, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, müteveffanın Hacettepe Üniversitesi Hastanesinin hematoloji bölümünde tedavisine yönelik tıbbi işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu, dolayısıyla davalı idarenin sorumlu tutulamayacağı anlaşıldığından, davacıların tazminat talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, temyize konu karara esas alınan Adli Tıp Raporunda onkoloji ve hematoloji uzmanının bulunmadığı, bilimsel değerlendirme yapılmadığı, denetime elverişli olmadığı, ön inceleme raporuna esas alınan bilirkişi raporlarının aksi yönde olduğu, çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumunca dosyanın incelenmesi gerektiği, mevzuata uygun şekilde aydınlatılmış onamlarının alınmadığı, hastaneye yatışından bir hafta önceki başvuruda EKG çekilerek eve gönderildiği, hastalığın ilk belirtileri bu tarihte görülmesine rağmen tanı ve tedavide gecikildiği, müdavi hekimin dokuz günlük yokluğunda yeniden tedavi planlaması veya ek tedavi uygulaması yapılmadığından hastanın yoğun bakıma alındığı, kontrolsüz tedavi nedeniyle oluşan tiflitis tablosuna zamanında ve uygun şekilde müdahale edilmediği, hastanın yoğun ishal ve nötropen şikayetinin önemsenmediği, diyet listesi uygulanmadığı, aşırı sıvı kaybı nedeniyle akut böbrek yetmezliği geliştiği, hastanede hematoloji bölümü bulunmasına rağmen dahiliye servisinde yatırıldığı, Adli Tıp raporunda bu hususların hiç irdelenmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, bakılan davada olaya yönelik olarak iki ayrı rapor tanzim edildiği, her iki raporda da müteveffaya yapılan tedavide eksiklik, yanlışlık ve hata bulunmadığının tespit edildiği, hastanın kontrolsüz ve yalnız bırakılmadığı, aksine doktorlar grubunun takibi altında izlendiği, hasta yakınlarınca dışarıdan getirilen ve muhtemelen diaresine zarar verebilecek gıdaların yedirildiği, durumuna uygun nötropenik diyet uygulandığı, konsültasyon kağıtlarından da bu durumun anlaşıldığı, bilirkişi heyetinde hematoloji ünitesinin bağlı olduğu iç hastalıkları uzmanı bulunduğu, Adli Tıp Kurumu bünyesinde onkoloji ve hematoloji uzmanının bulunmadığı, hastaya hastalığın tedavi basamakları ve olumlu-olumsuz sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi verildiği, yeteri kadar aydınlatıldıktan sonra yatışının yapıldığı, akut löseminin erken dönemde müdahale edilmesi gereken tıbbi/hematolojik acil ve ölümcül bir durum olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bakılan davada, ilgili uzman hekimlerin katılımının sağlandığı Adli Tıp Üst Kurulundan tarafların iddialarının dikkate alındığı, müteveffaya davalı idareye ait hastanede gerçekleştirilen tıbbi ameliyelerin tıp kurallarına uygun şekilde yapılıp yapılmadığı hususunun tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduğu tutarlı, anlaşılır ve bilimsel değerlendirmeler içeren bir rapor alınarak olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği, uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme sonucu verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/04/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X) - KARŞI OY:
Uyuşmazlıkta, olaya yönelik olarak Adli Tıp 1. İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı raporda, hastaya konulan tanı, takip ve tedavilerin tıbben uygun olduğu, davalı idarenin kusuru bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava dosyası kapsamında bulunan ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim görevlisi bir adli tıp ve genel cerrahi uzman hekimi tarafından düzenlenen raporda, kişinin ölümünün kemoterapide gelişen komplikasyonu tanıma ve müdahalede gecikme ile ilişkili olduğu, bu durumdan serviste hasta takibi yapan hekimlerin sorumlu olduğu, hekimlerin serviste hasta takibi konusunda gösterdiği uygulamanın beklenen standartların altında bir uygulama olarak göründüğü hususlarına; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim görevlisi ile Hematoloji Bilim Dalı öğretim görevlisi tarafından düzenlenen raporda ise, müteveffanın yaklaşık 1,5 ay önce başlayan ishali olduğunun dosya notlarında görüldüğü, Ankara Numune Hastanesinde yapılan dışkı incelemesinin ishalin inflamatuvar nitelikte olmadığını gösterdiği, yatışında hemşire notlarında ishali olduğu belirtilmekle birlikte doktor gözlem notlarında bu bilgiye rastlanmadığı belirtilerek kişinin aldığı akut miyelositer lösemi tedavisinin standartlara uygun olduğu hususuna yer verilmiştir.
Kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiği iddasıyla tıbbi ihmale dayalı olarak açılan tam yargı davalarında, hizmet kusurunun tespitine yönelik olarak ilk derece mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesinde, bilirkişinin somut tıbbi verileri kullanarak, sahip olduğu tıbbi bilgilerden hareketle her türlü şüpheden uzak, nesnel bir sonuca varması ve buna göre de somut gerekçelerle kanaat bildirmesi gerekmekte olup, bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Bununla birlikte bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
Doğrudan sağlık hakkını ilgilendiren bu tür davalarda, olayların oluşumuna ilişkin olarak delilleri değerlendirmekle görevli olan mahkemelerce, somut verilere dayanmayan, bilimsel değerlendirme içermeyen, yalnızca varsayıma dayalı olarak görüş bildiren bilirkişi raporlarının hükme esas alınması halinde, kişilerin anayasal haklarını korumaya yönelik yeterli yargısal güvence sağlanmamış olacaktır.
Bu amaçla, ilgili uzman hekimlerin katılımının sağlandığı Adli Tıp Üst Kurulundan tarafların iddialarının dikkate alındığı, müteveffanın, hastaneye yatışından bir hafta önce davalı idareye bağlı Hastanenin Büyük Acil Polikliniğine yaptığı başvuruda, hastalığına yönelik tetkik ve tahlillerin istenip istenmediği, istenmiş ise doğru değerlendirilip değerlendirilmediği, hastaneye yatışı sırasında bulunan ve inflamatuvar nitelikte olmayan ishal şikayetine yönelik uygun diyet programı ile tedavinin verilip verilmediği, ilk kemoterapi uygulamasından sonra gelişen nötropeniye uygun ve yeterli tedavinin verilip verilmediği, söz konusu hastanede gerçekleştirilen tıbbi ameliyelerin tıp kurallarına uygun şekilde yapılıp yapılmadığı hususlarının tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduğu tutarlı, anlaşılır ve bilimsel değerlendirmeler içeren bir rapor alınarak olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme sonucu verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmediği sonucuna ulaşıldığından, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.