Esas No: 2021/6402
Karar No: 2022/396
Karar Tarihi: 25.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/6402 Esas 2022/396 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/6402 E. , 2022/396 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, şirkete ait hastanede tedavi gören davalı kurum sigortalısı...'e ilişkin olarak 12/08/2008 tarihli toplam 81,65-TL bedelli muayene, tetkik ve tedavi fark ücreti ile 12/08/2008 tarihli toplam 1.018,35-TL bedelli yatan hasta işletme giderleri, otelcilik ve tedavi sonrası evde kontrol hizmetleri paketi faturaları düzenlendiğini, hastanın eşinin taburcu olurken kendilerinden SUT fiyatlarının %30'undan fazla fark alındığı ve ödediği paranın kendisine iadesi için şikayet dilekçesi vermesi üzerine, davalı tarafından 2007 tarihli Sağlık Uygulama Tebliğinde bu hizmetlere ilişkin bir fiyat belirlemesi olmadığı, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren SUT’ta otelcilik hizmetleri ile ilgili fark alınabileceğine dair düzenlemenin mevcut olduğu ve ayrıca anlaşmalı özel sağlık kurum/kuruluşlarının 01/07/2008 tarihinden itibaren geçerli olan 2008/61 numaralı genelgeye uymadığının tespit edildiği gerekçesi ile Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 3.1.3.1 maddesine aykırılıktan sözleşmenin 5.1.11 numaralı maddesi gereği 30.000,00-TL cezai şart uygulandığını, davalının belirttiği gibi 2007 tarihli Sağlık Uygulama Tebliğinde bu hizmetlere ilişkin bir fiyat belirlemesi olmadığını, hastanın açık iradesi ile bu bedelleri ödemeyi kabul ettiğini, tedavi sonrası evde hizmetin hasta yakını ile aralarında yapılan ayrı bir kabul işlemi olduğunu, bu nedenle davalının mevcut hükümleri genişleterek ceza uygulamasının kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek, cezai şart yükümlüğünün bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 2007 tarihli Sağlık Uygulama Tebliğinde bu hizmetlere ilişkin fark alınabileceğine dair bir ibare bulunmadığını, davacının 2008/61 numaralı genelgeye uymadığını, bu genelgenin 01/07/2008 tarihi itibariyle uygulanacak olup, ilgili hüküm gereğince işlem yapıldığını, işlemin hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece 05/04/2012 tarihli kararla, davanın reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 15/10/2019 tarihli ve 2016/30309 E. 2019/9946 K. sayılı kararla, ".... Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda sözleşme ve mevzuat açısından açık bir değerlendirme yapılmamış, dava konusu cezai işlemin dayanağı, Sağlık Uygulama Tebliği ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ile birlikte değerlendirilip bilimsel ve teknik bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bu haliyle bilirkişi raporu karar vermeye elverişli değildir. Mahkemece, dava konusu işlemin sözleşme ve mevzuat açısından dayanağını açıklayan taraf ve yargı denetimine açık, ilgili uygulamalar ve mevzuat hakkında bilgisi olan üçlü bilirkişi heyeti raporu aldırılarak sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, mevcut araştırma ve bilirkişi raporu olayı çözümlendirici nitelikte olmadığı gözetilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı kurum tarafından uygulanan cezai işlem nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir.
2007 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Kurumundan/Kuruluşundan Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 3.1.3.1 maddesindeki; “Sağlık kurumu/kuruluşu muayene, tetkik ve tedavi amacıyla yapılacak her işlem öncesinde, hasta veya hasta yakınının yazılı onayını alarak Kurumca ödenecek ücret dışında ilave ücret ödenmesi talebinde bulunabilir. İşlemlerden önce yazılı onay alınmadan, işlemler sonrasında herhangi bir gerekçe ileri sürerek ilave ücret talebinde bulunulması halinde bu sözleşmenin (5.1.11) numaralı maddesine göre işlem yapılır.” şeklindeki düzenleme, 01/07/2008 tarihinden itibaren geçerli olan 2008/61 sayılı genelge ile “Sağlık kurumu/kuruluşu muayene, tetkik ve tedavi amacıyla yapılacak her işlem öncesinde, hasta veya hasta yakınının yazılı onayını alarak Kurumca ödenecek ücret dışında kurumca belirlenen ücretlerin %30 unu geçmemek kaydıyla ilave ücret ödenmesi talebinde bulunabilir. İşlemlerden önce yazılı onay alınmadan, işlemler sonrasında herhangi bir gerekçe ileri sürerek ilave ücret talebinde bulunulması veya kurumca belirlenen ücretlerin %30 undan fazla ilave ücret talebinde bulunulması halinde bu sözleşmenin (5.1.11) numaralı maddesine göre işlem yapılır.” şeklinde değiştirilmiştir.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 2008 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin ilave ücret alınması başlıklı 24.3.1. maddesinde, “(1) Kurumla sözleşmeli; vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşları tarafından Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedelinin en fazla % 30’una kadar, kişilerden ilave ücret alınabilir. Söz konusu sağlık kurum ve kuruluşları SUT’un yürürlük tarihinden itibaren otuz gün içinde % 30’luk tavan dâhilinde belirledikleri sağlık hizmeti fiyatlarını Kuruma bildireceklerdir. Fiyat değişiklikleri ise 5 iş günü içinde Kuruma bildirilir. Tavanlar dâhilinde de olsa sözleşmelerde belirtilen süreden önce bu fiyatlarını artıramazlar. (2) Kurumla sözleşmeli sağlık kurum ve kuruluşları otelcilik hizmetleri için SUT’un (24.3.5) numaralı maddesi, istisnai sağlık hizmetleri için SUT’un (24.3.4) numaralı maddesi doğrultusunda kişilerden ilave ücret talep edebilirler.”, otelcilik hizmetlerinde ilave ücret uygulaması başlıklı 24.3.5. maddesinde ise, “Sözleşmeli sağlık kurumlarınca Kurumca belirlenen standartların üzerinde sunulan otelcilik hizmetleri ücretleri SUT eki “Otelcilik Hizmetleri Fiyat Listesi”nde (EK-12/A) belirtilmiştir. Sözleşmeli sağlık kurumları sundukları otelcilik hizmeti için SUT eki EK-12/A Listesinde yer alan ücretlerin 3 (üç) katını geçmemek üzere kişilerden ilave ücret alabilir. Otelcilik hizmetleri Kuruma fatura edilemez.” hükümleri yer almaktadır.
Dosya kapsamından, davalı kurum sigortalısı...’ün davacıya bağlı Özel ...., Hastanesine 11/08/2008 tarihinde yatırılarak normal doğum yaptığı, 12/08/2008 tarihinde taburcu edildiği, 11/08/2008 tarihli aydınlatılmış onam formu/beyan ve taahhütname ile ilave ücret ve yatan hasta işletme, otelcilik ve taburcu sonrası evde kontrol hizmetleri paketi olarak ücret alınabileceğine dair bilgilendirme yapıldığı ve formun...’ün eşi ...tarafından imzalandığı, davacı tarafından 12/08/2008 tarihli 81,65-TL'lik muayene, tetkik ve tedavi fark ücreti faturası ile 1.015,35-TL'lik yatan hasta işletme, otelcilik ve taburcu sonrası evde kontrol hizmetleri faturası düzenlendiği, bu faturalar nedeniyle davacı hakkında 06/02/2009 tarihli işlemle, 2008/61 sayılı genelgeye aykırı olarak kurumca belirlenen ücretlerin %30’undan fazla ilave ücret alındığı gerekçesiyle 2007 yılı sözleşmesinin 3.1.3.1. maddesi gereğince 30.000,00-TL cezai işlem uygulandığı, 18/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda, 11/08/2008 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre 81,65-TL bedelli faturanın mevzuata uyumlu olduğu, tedavinin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan SUT’ta işletme giderleri, otelcilik ve taburcu sonrası evde kontrol hizmetleri için fark alınabileceğine dair düzenleme bulunmadığı, otelcilik hizmetleri ile ilgili fark alınabileceğine dair düzenlemenin 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren SUT ile düzenlendiği, bu durumda kurum tarafından yapılan kesintinin yerinde olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 18/01/2021 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler benimsenmek suretiyle davacı hakkında uygulanan cezanın yerinde ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan raporda dava dışı hastadan alınan onam formu ve ilgili belgelere ilişkin sözleşme ve mevzuat açısından bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu haliyle rapor, hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir. Hal böyleyken, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 2008 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin dava konusu uyuşmazlıkta uygulanmayacağı, uyuşmazlığın 01/07/2008 tarihinden itibaren geçerli olan 2008/61 sayılı genelge ile 2007 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Kurumundan/Kuruluşundan Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 3.1.3.1. maddesi hükmüne göre değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, dava dışı hastadan alınan 11/08/2008 tarihli aydınlatılmış onam formu/beyan ve taahhütname ve ilgili belgeler de değerlendirilerek taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli nitelikte ek rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.