Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/13637
Karar No: 2014/17341
Karar Tarihi: 09.09.2014

2863 sayılı Kanuna aykırılık - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/13637 Esas 2014/17341 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme kararı, Esmaeil Mohammadpour ve diğer sanıkların bir suçtan beraat ettiğini ve diğer sanığın suçlu bulunduğunu belirten bir karardır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu karara temyiz itirazı yapmıştır ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz başvurusunun süresinde olduğu sonucuna varmıştır. Kararın gerekçesinde, suçun hangi kanun maddesi kapsamında olduğu açıklanmamıştır. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında, sanıkların 2863 sayılı Kanuna aykırı hareket ettikleri belirtilmiştir. Kanuna göre, taşınır kültür varlıklarını bulundurmak, taşımak veya satmak suç sayılmaktadır.
12. Ceza Dairesi         2014/13637 E.  ,  2014/17341 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
    Hüküm : Beraat

    Dairemizce verilen 19/02/2014 gün ve 2013/30366-2014/4085 sayılı karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun"un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen Geçici 3. maddesi kapsamında, 01.01.2014 tarihine kadar Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmalara Cumhuriyet savcısının bulunmayacağı, ancak verilen hükümlere karşı kanun yollarına başvurabilmesi amacıyla dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderileceği hüküm altına alınmış, anılan hükümde temyiz süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağına dair bir hüküm de mevcut olmadığı, duruşmalarına iştirak etmedikleri Asliye Ceza mahkemesi kararlarından bir haftalık süre içerisinde haberdar olamayacakları kabul edilecek olan O yer C. Savcılarının da, Ceza Usul Hukukunda kıyas yapılmasının mümkün bulunması gerçeği de göz önüne alınarak, tıpkı ağır ceza mahkemeleri nezdinde görev yapan Cumhuriyet savcılarının bağlı asliye ceza mahkemesi hükümlerine karşı temyiz sürelerinin belirlenmesine ilişkin kararında da belirtildiği üzere, kararın tefhiminden itibaren 1 aylık süre içerisinde temyiz haklarının bulunduğunu kıyas ile kabul etmek yasanın amacına daha uygun olduğu, bu nedenle mahalli Cumhuriyet savcısının hükmün tefhim tarihi olan 20/10/2011 gününden sonra ve 1 ay içinde (16/11/2011 tarihinde) yapmış olduğu temyiz isteminin süresinde olup, yüksek dairenin temyiz isteminin süresinde olmadığı yönündeki kararının hatalı olduğu, gerekçesiyle itiraz edilmekle, 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine 02.07.2012 gün ve 6352 sayılı Kanunun 99. maddesine eklenen 3. fıkra uyarınca itiraz konusu değerlendirildi;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazındaki gerekçeler ve hükümden sonra verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 2013/834-2014/321 sayılı kararında belirtildiği üzere 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun"un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen Geçici 3. maddesi kapsamında, 01/01/2014 tarihine kadar Asliye Ceza Mahkemesi"nde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet savcısı bulunmayacağından verilen hükümlere karşı o yer Cumhuriyet savcısı tarafından hüküm tarihinden itibaren 1 aylık süre içerisinde temyiz kanun yolluna başvurulabileceği, bu kapsamda, mahalli Cumhuriyet savcısının 20/10/2011 tarihinde verilen hükme yönelik, 16/11/2011 tarihinde yaptığı temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, 19/02/2014 gün ve 2013/30306-2014/4085 sayılı dairemizin ONAMA-BOZMA kararının KALDIRILMASINA,
    1-Sanıklardan Esmaeil Mohammadpour"un beraatine ilişkin hükme yönelik mahalli Cumhuriyet Savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanıklardan ..."ın savunmalarında, arama sırasında ele geçen eşyaları Türkiye"de satmak amacıyla İran"da pazardan satın aldığını,..."da.... ya da ..."da bulunan tezgahlarda parçaları satmayı düşündüğünü, eserleri alıp satmanın Türkiye"de de suç olduğunu bilmediğini, babası ..."in eşyalarla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, babasının sadece kılık kıyafet almak amacıyla İstanbul"a geldiğini beyan ettiği, sanık ..."un da aynı şekilde, bulunan objelerle kendisinin herhangi bir ilgisinin olmadığını söylediği, dosya kapsamı itibariyle sanıkların beyanlarının aksine, sanık ..."un 2863 sayılı Kanun"un 23/a maddesi kapsamında korunması gerekli taşınır kültür varlıklarını bulundurduğuna ilişkin herhangi bir tespit bulunmaması karşısında, atılı suçtan beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemekle,
    Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı ve kastının bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, mahalli Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA,
    2- Sanık ..."un beraatine ilişkin hükme yönelik mahalli Cumhuriyet Savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanığın dosya kapsamında mevcut savunmalarında, arama sırasında bulunan objeleri bulundurmanın suç olduğunu bilmediğine ilişkin beyanı esas alınarak, atılı suçun kast unsurunun gerçeklemediği kanaatiyle beraat hükmü tesis edilmiş ise de, sanığın 2863 sayılı Kanunun 23/a maddesine göre korunması gerekli taşınır kültür varlıklarını İran"dan alıp, satmak amacıyla Türkiye"ye getirdiği ve yapılan ihbar üzerine kalmakta olduğu otel odasında bu objelerle birlikte satışa arz etmeden yakalandığı olayla ilgili olarak, 5237 sayılı TCK"nın 4. maddesinde belirtilen, ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz hükmü karşısında, sanığa atılı suçun tüm unsurları ile gerçekleştiği gözetilmeksizin, mahkumiyeti yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09/09/2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    MUHALEFET ŞERHİ :

    Sanık ... hakkındaki hükmün onanması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz.
    1-Sanık İran vatandaşı olup, kalmış olduğu otelde yapılan aramada 2863 sayılı Kanun kapsamında
    objelerle yakalanmıştır.
    2-Sanığın, olayın sıcağı sıcağına alınan samimi savunmasında, yakalanan eserlerin İran’da alınıp satılmasının serbest olduğunu, bunları Türkiye’de satmak için getirdiğini, burada da satışın serbest olduğunu düşündüğünü ve eyleminin suç olduğunu bilmediğini savunmuştur.
    3-Sanığın eylemi 2863 sayılı Kanunda suç olarak düzenlenmiştir. Sanığın işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düştüğünden TCK’nın 30/4. maddesindeki hata halinden yararlanması gerekir. Sanığın savunmasını İran Resmi makamlarından sorup teyit edemeyecek olduğumuza göre, savunmaya da itibar edilmesi gerekir.
    Sanığın bozma kararında belirtildiği gibi, eylemi TCK’nın 4. maddesi kapsamında da değerlendirilemez. Çünkü maddede “Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz” deniyor. 2863 sayılı Kanun bir ceza kanunu değildir. Türk hukuk sisteminde ceza kanunu olarak adlandırılacak üç kanun vardır.
    Bunlar:
    1-Türk Ceza Kanunu,
    2-Terörle Mücadele Kanunu,
    3-Askeri Ceza Kanunu.
    Dolayısıyla bunların dışındaki özel kanunlardaki suç oluşturan fiiller için bilmemek mazeret olarak kabul edilebilir. İşte bu özel kanunlardaki suçlarla ilgili hükümleri bilmemek TCK’nın 30/4. maddesinin uygulanmasını gerektirebilir. Yani işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlandırılır, cezalandırılmaz.
    Nitekim bilimsel görüşler de bu yöndedir: “Ceza yasaları dışındaki kanunlar hakkında bilmeme mazeret sayılabilir. Nitekim ceza kanunundan başka bir kanunda hataya düşme veya böyle bir kanunu bilmeme, ceza hukuku bakımından belli şartların altında mazeret sayılan bilmeme ve yanılma anlamına gelir. Bu bakımdan suçun maddi unsurlarına ilişkin özelliklerin yer aldığı ceza hükmü içermeyen kanunları bilmeme halinde, kişi bu hatasından istifade eder. (Mehmet Emin ARTUK-Ahmet GÖKÇEN-A.Caner YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2005, Cilt 1, s.37)”
    Tüm açıkladığımız bu nedenlerden dolayı, sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz.









    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi