16. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/5624 Karar No: 2020/4267 Karar Tarihi: 13.10.2020
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017/5624 Esas 2020/4267 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu, bir taşınmazın kıyı kenar çizgisinin dışında kalıp kalınmadığı ve kumluk niteliği ile ihdasen tescil edilmiş olması sebebiyle kamu malı niteliği taşıyıp taşımadığıdır. Yargıtay, bilirkişi raporlarına dayanarak taşınmazın kıyı kenar çizgisinin yakınında ve denizin çekilmesiyle meydana gelen ve denizin devamı olan kumluk niteliğindeki yerlerden olup denizden ayrılması mümkün olmayan bu alanların kamu malı niteliğini taşıdığı sonucuna varmıştır. Ayrıca, taşınmazın üzerinde yapılan gözlemler ve toprak örneklerinin incelenmesi sonucu düzenlenen raporlar da taşınmazın zilyetliğinin ispatlanamadığı sonucuna varmıştır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir. Kanun maddeleri: Borçlar Kanunu madde 2, Tapu Kanunu madde 35, 3194 Sayılı İmar Kanunu madde 11.
16. Hukuk Dairesi 2017/5624 E. , 2020/4267 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 13.10.2020 gün ve saatte temyiz eden ... ve diğerleri vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "dava dosyasındaki bilgi ve belgelere göre, çekişmeli 46 ada 74 parselin bulunduğu bölgenin kıyı kenar çizgisinin 09.09.1976 tarihinde onandığı, hükme esas alınan 28.04.2004 tarihli fen bilirkişisi raporu ve 14.03.2008 tarihli uzman Harita Mühendisi ..."in raporlarına göre, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kaldığının belirlendiği, ancak tapu kaydındaki belirleme (kumluk niteliği ile ihdasen tescil edilmiş olması) göz önüne alındığında, dava konusu taşınmazın ... kıyı çizgisinin yakınında ve denizin çekilmesiyle meydana gelen ve denizin devamı olan kumluk niteliğindeki yerlerden olup denizden ayrılması mümkün olmayan bu alanların, kamu malı niteliğini taşıdığı ve bu nedenle özel mülkiyete konu olamayacağından, ihdasen Hazine adına oluşturulan tapu kaydının da hukuken değer taşımayacağı; öte yandan dosya arasında mevcut 3 jeoloji mühendisi ve ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda, dava konusu parselin üzerinde yapılan gözlemler ve 4 ayrı noktadan alınan toprak örneklerinin incelenmesi sonucu düzenlenen 14.03.2008 tarihli raporda, taşınmazın yüzeyden itibaren kumlu, killi, tın tekstürlü toprak, derine doğru orta-kötü boylanmış yer yer küçük çakıllar içeren ince-kaba taneli kumlar ile silt ve çok az kil boyu malzemelerden ibaret olduğu ve 50-60 cm. kalınlığındaki kumlu ve killi tın tabakasının dava konusu araziye taşıma yoluyla sonradan taşınarak getirildiğinin bildirildiği; yine aynı görüşe 15.05.2003 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da yer verildiği; ayrıca, dosya arasında mevcut delillerle davacının taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğinin de ispatlanamadığı; toprak taşımak suretiyle oluşan arazide imar ihyanın yapıldığından söz edilemeyeceği açıklanarak, davanın reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.540,00 TL vekalet ücretinin temyiz edenlerden alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren aleyhine temyiz olunana verilmesine, aşağıda yazılı fazla yatırılan bakiye temyiz karar harcının temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.10.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.