14. Hukuk Dairesi 2013/14985 E. , 2013/15429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.10.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ...vasisi vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, 1194 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evine komşu olan davalılara ait 1195 parsel üzerindeki ahırın kapısı ve bacasının yakın olması nedeniyle koku ve dumandan rahatsız olduğunu belirterek komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı tarafça temyizi üzerine karar Dairemizin 19.11.2012 tarihli bozma ilamı ile “…Dava konusu 1195 parsel sayılı taşınmazda davalı ... ve dava dışı...’ün paydaş bulunduğu anlaşılmıştır. Elatmanın önlenmesine ilişkin hükümden paydaş bulunan...’ün de hukuku etkileneceğinden mahkemece davacıya, dava konusu taşınmazda paydaş bulunan... aleyhine de dava açması için süre verilerek dava açıldığı takdirde bu dava ile birleştirilmesine karar verilmesi veya usul ekonomisi gereğince harçlı dilekçe ile davaya katılmasının sağlanması, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, taraf teşkili sağlanarak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, "davacıya ait 1194 parsel sayılı taşınmaza davalının 20.04.2012 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen kısma yapılan elatmanın önlenmesine, davalının ahır ve mesken mesafeleri ile ilgili yönetmelik hükümleri açısından hayvan giriş ve çıkışlarının komşuya bitişik vaziyetteki kapıdan yapılmamasına, komşu parsele bitişik köşede yer alan bacanın komşu parselde yer alan konutu rahatsız etmeyecek şekilde uygun hale getirilmesine.." karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.