3. Hukuk Dairesi 2019/3809 E. , 2020/147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konu taşınmazda davalıların hissedar olduklarını, davalılardan ... ve ... toplam 72/144 hissesi üzerinde kendi lehine intifa hakkı olduğunu, iş bu taşınmazda toplam 8 bağımsız bölümden oluşan bina bulunduğunu, başlangıçta tarafların ortak hareket ederek binanın kaba inşaatını yaptıklarını, bundan sonra ise davalıların binanın diğer inşa işleri ile ilgilenmediklerini ve kendisinin kaba inşaat sonrasında yapılan tüm inşaat ve işçilik masraflarını tek başına karşıladığını, Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2006/199 D.iş sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda kaba inşaat sonrasında yapılan masrafların 85.130,64 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 83.466,60 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; davaya konu taşınmazda ½ oranında hissedar olduğunu, yapılan ince işleri davacı ile birlikte yaptıklarını, davacının kendisinden herhangi bir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... duruşmadaki beyanında; davaya konu taşınmazın ince işlerinin babası olan davacı tarafından yaptırıldığını, bu nedenle açılan davayı kabul ettiğini belirtmiştir.
Davalı ... duruşmadaki beyanında; babası olan davacının beyanlarının aynen doğru olduğunu, Diğer davalı ...’dan 60.000 TL alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile; 83.466,00 TL"nin davalılardan hisseleri oranında tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dairemizce 19.04.2016 tarih 2015/9125 E. - 2016/6038 K. sayılı ilam ile; “Somut olayda; mahkemece, 23.01.2014 tarihli duruşma tutanağında duruşma saatinin 10:50 olarak belirtildiği halde, duruşma listesinde duruşma saatinin 10:15 olarak belirtildiği ve dosyanın duruşmasının 10:19"da alındığı ve bu celsede de mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacı vekilince 23.01.2014 tarihli dilekçe ile HMK"nun 95 vd. maddeleri uyarınca eski hale getirme isteminde bulunulduğu ve mahkemece de 24.01.2014 tarihli ara karar ile maddi hata sonucu duruşma listesinde duruşma saatinin 10:15 olarak belirtilmesi nedeniyle dosyanın duruşmasının 10:19"da yapıldığı, oysa ki duruşma tutanağında duruşma saatinin 10:50 olarak yazıldığı belirtilerek, tarafların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi için HMK"nun 95 vd. maddeleri uyarınca davacının eski hale getirme talebinin kabulü ile mahkemece verilen 23.01.2014 tarihli davanın reddine dair kısa kararın kaldırılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, ancak somut olayın HMK"nun 95. madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, mahkemece 23.01.2014 tarihli celsede nihai karar verilmiş olmakla işten el çekildiği, mahkemece nihai karara bağlanıp işten el çekilen dosyada tekrar HMK"nun 95. maddesi işletilerek karar verilebilmesinin mümkün olmadığı, mahkemece 23.01.2014 tarihli nihai karar ile işten el çekilen dosyanın yeniden ele alınıp yargılamaya devam edilerek karar verilmesinin doğru görülmediği” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde; 23.01.2014 tarihli celsede belirtildiği şekilde davanın taşınmaz devrine yönelik olup sözleşmenin resmi olarak yapılmamış olması gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda davacı vekili, dava dilekçesi ile; davaya konu taşınmazın kaba inşaat dışındaki tüm masraflarını müvekkilinin yaptığını iddia ederek, yapılan masraflara karşılık 83.466,60 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Ancak davacı asil, vekilin katılmadığı 23.01.2014 tarihli celsede aynen; “Benim talebim yapmış olduğumuz sözleşme gereğince davalıların tapuyu bana devretmeleridir. Kendilerine 20.000 TL ödeyip tapuyu bana devredeceklerdi tapu bana devredilmediği için ben de 20.000 TL yi ödemedim. Dava konusu taşınmazda halen ben oturmaktayım. Ancak tapuyu alamadığım için bu davayı açtım, benim talebim tapuyu devralıp 20.000 TL yi ödemektir” şeklinde beyanda bulunmuş mahkemece ara karar ile; “Davacı asilin beyanı ile dava dilekçesinde yer alan beyan ve talepler çeliştiğinden davacı vekilinin beyanına başvurmak üzere bir sonraki oturumda hazır bulunmasının istenmesine, bu nedenlerle yargılamanın 23/01/2014 tarih saat 10:50"ye bırakılmasına” karar verilmiştir. Ne var ki 23/01/2014 tarihli duruşma saat 10:50’ye bırakılmış olmasına rağmen mahkemece 10:19’da davacı vekilinin yokluğunda görülmüş, yine davacı vekilinin beyanı alınamamış, asilin beyanı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı asil tarafından davadaki talebin tapu devrine ilişkin olduğuna dair, davanın tümden ıslahı kapsamında değerlendirilebilecek beyanda bulunulmuş ise de ıslah harcı yatırılmamış, bu konuda davacı vekilinin açıklamaları dinlenmemiş, savunma hakkı kısıtlanmıştır.
O halde mahkemece; davacı vekilinden, davacı asilin beyanları doğrultusunda davayı tümden ıslah edip etmedikleri hususunda açıklama yapması istenerek oluşacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, belirlenen duruşma saatinden önce yargılama yapılarak, davacı tarafın savunma hakkı kısıtlanarak yukarıdaki gibi karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.