Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/488
Karar No: 2018/497

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/488 Esas 2018/497 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/488 E.  ,  2018/497 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.12.2012 gün ve 2009/898 E., 2012/524 K. sayılı kararı, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 24.09.2013 gün ve 2013/2903 E., 2013/5116 K. sayılı kararı ile:
    “…Dava dilekçesine göre davanın dayanağını 07.05.2008 tarihli bordür ve tretuar yapım işine ilişkin sözleşme oluşturmaktadır. Bu sözleşme daha sonra 5747 Sayılı Yasa uyarınca davacı Belediyeye katılan Haraççı Belediyesi ile davalı yüklenici şirket arasında yapılmıştır. Dosyada bulunan tarihsiz “protokol” başlıklı belgenin taraflar arasında imzalandığı anlaşılmaktadır. Arnavutköy Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğü’nün dosyadaki 14.11.2012 tarihli yazısından protokolde belirtilen 509.946,79 TL’nin yüklenici şirkete ödendiği bildirilmiştir.
    Taraflar arasındaki tarihsiz “Protokol” başlıklı belgenin 2 ve 3. maddeleri dikkate alındığında, protokolde kararlaştırılan ve davalı yüklenici şirkete ödenen 509.946,79 TL’nin kesin iş bedeli olmadığı, belediye tarafından dava açma hakkının saklı tutulduğu sonucuna varılmaktadır.
    Bu durumda davacı Belediyenin protokolde saklı tutulan hak nedeniyle bu davayı açtığı anlaşıldığından, işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalı şirketin davacı Belediyeden herhangi bir talepte bulunmadığı gerekçesiyle ve dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir…”
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalı yüklenici şirket ile davacı belediyeye katılan Haraççı Belediyesi arasında, 07.05.2008 tarihli bordür ve tretuar yapım işine dair sözleşme imzalandığını, davalı şirketin sözleşme gereği üstlendiği işleri eksik yaptığı hâlde tam yapmış gibi hak ediş belgesi düzenlediğini, davalı şirketin sözleşme gereğince üstlenmiş olduğu işi eksik ve sözleşmede öngörülen vasıf ve kalitede yapmadığının anlaşıldığını ileri sürerek, davalının yaptığı işler ve sözleşme gereği üstlendiği işlerden dolayı müvekkili belediyenin borçlu bulunmadığı miktarın tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili şirketin sözleşme ile üstlendiği yapım işini eksiksiz olarak tamamladığını, davacı idareden yapılan işin bedeli olan 556.644,04 TL’nin talep edildiğini, iş bedeli alacağının 18.12.2008 tarihli geçici kabul tutanağı ve hak ediş raporlarından da belli olduğunu, bilirkişiler tarafından da iş bedelinin KDV hariç 514.066,50 TL olarak hesaplandığını, müvekkilinin iş bedelini alabilmek için 509.946,79 TL bedelli protokole imza atmak zorunda kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacı vekilinin 20.12.2012 tarihli oturumdaki beyanından, davalı şirket tarafından yapılan iş nedeniyle davacıya karşı alacak istemiyle açılmış bir dava ya da icra takibi bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda eldeki davanın açılmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece, tespit davasının açılabilmesi için davacının hukuki ilişkinin hemen tespitinde hukuki yararının bulunması gerektiği, taraflar arasındaki protokolde davacı belediyenin kendi tespit ettiği miktar olan ve kabul edilen kısım olan toplam 509.946,79 TL’yi taksitler hâlinde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, bu kısım üzerinde bir miktar için davacı belediyeye açılmış bir icra takibi veya dava bulunmadığı, davacı belediyenin kendi tespit ve kabul ettiği borç miktarını ödemeyi kabul edip, ayrıca mahkemeden borç miktarının tespitini istediği, bu nedenle de davacının tespit davası açmasında hukuki yararı ve dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: somut olayda taraflar arasında düzenlenen protokolün 2. ve 3. maddesinde, davacının haklarını saklı tutması dikkate alındığında, 07.05.2008 tarihli sözleşme kapsamında davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmesinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
    Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme, bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
    Diğer bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda, ilk kararda davalı şirket tarafından davacıya yönelik alacak istemi ile herhangi bir icra takibi yapılmadığı ve dava açılmadığı, bu hâli ile davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire bozma kararı sonrasında ise önceki gerekçeler yanında, davacının tespit davası açabilmesi için hukuki ilişkinin hemen tespitinde hukuki yararının bulunması gerektiği, taraflar arasında düzenlenen tarihsiz protokolde, davacı belediyenin kendi tespit ettiği ve kabul edilen 509.946,79 TL iş bedelini taksitler hâlinde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, bu kısım üzerinde bir miktar için davacı belediyeye karşı açılmış bir icra takibi veya dava bulunmadığı, davacı belediyenin kendi tespit ve kabul ettiği borç miktarını ödemeyi kabul edip, ayrıca mahkemeden borç miktarının tespitini istediği hususlarına da dayanılarak direnme kararı verilmiştir.
    Görüldüğü üzere mahkemece, direnme kararında taraflar arasında düzenlenen tarihsiz protokol de değerlendirilerek, davacı belediyenin kendi tespit ve kabul ettiği borç miktarını ödemeyi kabul ettikten sonra, kabul edilen miktar üzerinde belediyeye karşı açılmış bir icra takibi veya dava bulunmadığı davacının hukuki ilişkinin hemen tespitinde hukuki yararı bulunmadığı yönündeki yeni bir gerekçeye dayalı olarak direnme kararı verilmiştir.
    Şu hâle göre, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, yerel mahkemece ilk kararında ve direnme kararında, sonuç olarak davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, her iki kararın ret sebebinin aynı olduğu, bu nedenle direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olmadığı, ilk hükümdeki gerekçenin güçlendirildiği, direnme gerekçesinin açıklandığı ve ön sorunun bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    Hâl böyle olunca, yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 15. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 21.03.2018 gününde oy çokluğu ile karar verildi.


    KARŞI OY YAZISI

    Davacı, davasında davalı yüklenicinin sözleşme gereği üstlendiği işleri eksik yaptığı, fakat işlerin tam olarak yapılmış gibi hakediş belgesi tanzimini her nasılsa sağladığını ileri sürerek, davalının yaptığı işler ile sözleşme gereği üstlendiği işlerden dolayı borçlu bulunmadıkları miktarın tesbitini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi 31.12.2009 tarihli olup 100.000,00 TL değer üzerinden harcı ödenmek suretiyle dava açılmıştır. Dosya kapsamından davanın taraflarca düzenlenen tarihsiz protokolün 2 ve 3. maddeleri uyarınca açıldığı anlaşılmaktadır.
    Davalı, davanın reddini istemiştir.
    Yerel mahkemece davalının davacıya karşı açtığı herhangi bir dava ve icra takibi olmadığı anlaşıldığından davacının davasının hukuki yararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan reddine dair verdiği karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 24.09.2013 gün 2013/2903 Esas, 2013/5116 Karar sayılı ilâmı ile bozulması üzerine, yerel mahkemece tesbit davasının açılabilmesi için davacının hukuki ilişkinin hemen tesbitinde hukuki yararı bulunması gerektiği, taraflar arasındaki protokolde davacı belediyenin kendi tebsit ettiği miktar olan ve kabul edilen kısım 509.946,79 TL"yi taksitler halinde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu kısım üzerindeki miktar için davacı belediyeye karşı açılmış bir icra takibi ve dava bulunmadığı, davacı belediyenin kendi tesbit ve kabul ettiği borç miktarını ödemeyi kabul edip ayrıca mahkemeden borç miktarının tesbitini istediğini, bu nedenle davacının tesbit davası açmakla hukuki yararı bulunmadığından dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilerek dava reddedilmiştir.
    Yerel mahkemenin hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan verdiği ret kararı, 15. Hukuk Dairesi"nin az yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ilâmı ile tarihsiz protokole göre davaının menfi tesbit davası açabileceği belirtilerek işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemenin direnme kararında belirttiği gerekçeler önceki ret kararını açıklayıcı ve Daire bozma ilâmına karşı direnme gerekçesini açıklama ve güçlendirmeye yönelik olup yeni hüküm niteliğinde değildir.
    Bu itibarla davanın 2009 yılında açıldığı da gözününde tutulduğunda makul yargılama süresinin geçtiği de dikkate alınarak Yüksek Hukuk Genel Kurulu"na direnme kararının esas yönünden incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yeni hüküm nedeniyle temyiz incelemesi yapılması için dosyanın 15. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesi kararını usul ekonomisi, adil yargılanma ve makul sürede davaların sonuçlandırılması ilkesine uygun görmediğinden sayın çoğunluğu aksine oluşan kararına katılmıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi