Esas No: 2021/9284
Karar No: 2022/6075
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/9284 Esas 2022/6075 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/9284 E. , 2022/6075 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... 16.12.2013 tarihli dava dilekçesiyle, Kahramanmaraş ili Türkoğlu ilçesi Çakallı Çullu Köyünde bulunan sınırlarını bildirdiği iki adet taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu ileri sürerek, Türk Medenî Kanunu'nun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazların adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile dava konusu Kahramanmaraş ili Türkoğlu ilçesi Çakallıçullu Mahallesi Kurucaova mevkiinde bulunan, fen bilirkişisinin 25.11.2014 tarihli krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen 4.592,53 m², (B) harfi ile gösterilen 3.718,90 m², (C) harfi ile gösterilen 578,58 m², (D) harfi ile 8.610,91 m², (E) harfi ile 7.037,45 m² ve (F) harfi ile 2.931,42 m² alanlık tarla niteliğindeki taşınmazların TMK’nin 713. maddesi gereğince davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Türk Medenî Kanunu'nun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına göre; hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda, A harfi ile gösterilen 4.592,53 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, 1961 yılında yapılan arazi kadastro çalışmalarında, 1947 yılında ... oğlu ... tarafından bağ dikilmek suretiyle işgal edildiği, ancak zilyetlik süresinin dolmadığı açıklanarak, 11 parsel numarasıyla, 4.600 m2 yüzölçümlü olarak, bağ vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, zilyedi tarafından tespit maliki Hazine aleyhine açılan tespite itiraz davası neticesinde Türkoğlu Tapulama Mahkemesinin 16.04.1970 tarihli ve 1970/26 Esas,1970/42 Karar sayılı ilamıyla, orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tapulama dışı bırakılmasına karar verildiği; B harfi ile gösterilen 3.718,90 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, yine 1961 yılında yapılan arazi kadastro çalışmalarında, 1947 yılında ... oğlu ... Kasta tarafından bağ dikilmek suretiyle işgal edildiği, ancak zilyetlik süresinin dolmadığı açıklanarak, 12 parsel numarasıyla, 3.720 m2 yüzölçümlü olarak, bağ vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, zilyedi tarafından tespit maliki Hazine aleyhine açılan tespite itiraz davası neticesinde Türkoğlu Tapulama Mahkemesinin 30.04.1970 tarihli ve 1970/27 Esas,1970/53 Karar sayılı ilamıyla, orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tapulama dışı bırakılmasına karar verildiği; D harfi ile gösterilen 8.610,91 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, 1961 yılında yapılan arazi kadastro çalışmalarında, 1947 yılında ... oğlu ... tarafından bağ dikilmek suretiyle işgal edildiği, ancak zilyetlik süresinin dolmadığı açıklanarak, 35 parsel numarasıyla, 8.600 m2 yüzölçümlü olarak, bağ vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, zilyedi tarafından tespit maliki Hazine aleyhine açılan tespite itiraz davası neticesinde Türkoğlu Tapulama Mahkemesinin 21.10.1971 tarihli ve 1970/51 Esas, 1971/23 Karar sayılı ilamıyla, orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tapulama dışı bırakılmasına karar verildiği; E harfi ile gösterilen 7.037,45 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, 1961 yılında yapılan arazi kadastro çalışmalarında, 1947 yılında ... oğlu ... ... tarafından bağ dikilmek sureti ile işgal edildiği, ancak zilyetlik süresinin dolmadığı açıklanarak, 36 parsel numarasıyla, 7.480 m2 yüzölçümlü olarak, bağ vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, zilyedi tarafından tespit maliki Hazine aleyhine açılan tespite itiraz davası neticesinde Türkoğlu Tapulama Mahkemesinin 21.10.1971 tarihli ve 1970/52 Esas, 1971/69 Karar sayılı ilamıyla, orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tapulama dışı bırakılmasına karar verildiği; C harfi ile gösterilen 578,58 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ile F harfi ile gösterilen 2.931,42 m2 yüzölçümündeki taşınmazın ise, arazi kadastro çalışmalarında kayalık ve taşlık olarak tapulama harici bırakıldığı ve orman mühendisi bilirkişi raporunda, dava konusu tüm taşınmazların 1956, 1988 ve 2002 tarihli memleket haritalarında orman sayılan alanlar içerisinde kaldığının, taşınmazların bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 2/B uygulamalarının 2002 yılında yapılıp sonuçlarının 30.09.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleştiğinin ve taşınmazların orman kadastro çalışmasında orman sınırları dışında bırakıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu mevkide tapulama çalışmalarının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 766 Sayılı Tapulama Kanunu'nun 2. maddesinde, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile aynı nitelikte olan sahipsiz kayalar, tepeler, dağlar ve Orman Kanunu uyarınca orman sayılan yerlerin, tapulamaya tabi tutulmayacağı ve bu gibi yerlerin tapulama harici bırakılacağı hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, hükme esas fen bilirkişi raporunda A, B, D ve E harfleri ile gösterilen dava konusu taşınmazların, Türkoğlu Tapulama Mahkemesinde görülen tespite itiraz davaları neticesinde orman sayılan yerlerden (orman vasfında) oldukları belirlenmesine rağmen, o tarihte ormanların tescile tabi olmaması nedeniyle, orman olarak tapulama harici bırakıldıkları anlaşılmaktadır.
6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 5. Bölümünde yer alan "Belge ve Bilgilerin Toplanması" başlığı altında düzenlenen 20. maddesinde, Orman kadastro komisyonlarının, işletme müdürlüklerinden çalışma alanları ile ilgili isteyecekleri bilgi ve belgeler gösterilmiş olup, anılan maddenin (h) bendinde, mülkiyet anlaşmazlığının orman sayılıp sayılmama yönünden tetkik ve hâlli mahkemeye intikâl etmiş yerlere ait kesinleşme şerhi bulunan mahkeme kararları, bilirkişi raporları, harita ve krokileri kapsayan bilgi ve belgelerin de işletme müdürlüklerinden istenileceği ifade edilmiş olup, anılan Yönetmelik hükmü uyarınca, bir taşınmazın orman vasfında olup / olmadığının tespitine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararının, orman kadastro çalışmalarında dikkate alınması gerektiği açıktır.
Yine söz konusu Yönetmeliğin "Devlet Ormanı Olarak Sınırlandırılacak Yerler" başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde, devlet ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yerlerin, Orman kadastro komisyonlarınca devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı belirtildikten sonra; maddenin 2. fıkrasında, (g) bendine göre orman rejimine girmiş olan sahaların, herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının, bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı; 3. fıkrasında da, bu gibi yerlerin orman sınırları dışında kaldığı tespit edildiğinde orman sınırları içine alınarak haritasına işleneceği, arazide orman sınırlarının buna göre düzeltileceği ve tutanak defterinin sırası gelmiş sayfasında da durumun etraflıca izah edileceği hüküm altına alınmıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda A, B, D ve E harfleri ile gösterilen çekişmeli taşınmazların, Türkoğlu Tapulama Mahkemesinde görülen tespite itiraz davaları neticesinde orman vasfında olduklarının belirlendiği, ne var ki, o tarihte yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanunu uyarınca ormanlar tescile tabi olmadığından tapulama harici bırakıldıkları, mahkeme kararıyla orman olduğu belirlenen dava konusu bu taşınmazların, 6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 26. maddesi uyarınca orman kadastrosu sırasında orman olarak sınırlandırılması gerektiği, her hangi bir şekilde sınırlama dışında bırakılmalarının taşınmazların orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 169/2. maddesi uyarınca, ormanların zamanaşımı ile mülk edinilmelerinin mümkün olmadığı gözetilerek, bu taşınmazlar yönünden orman vasfında oldukları ve zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyecekleri gerekçesiyle; fen bilirkişi raporunda (C) ve (F) harfleriyle gösterilen taşınmazlar yönünden ise, bu taşınmazların arazi kadastro çalışmaları sonucunda kayalık ve taşlık olarak tapulama harici bırakıldıkları, orman mühendisi bilirkişi raporuna göre 1956, 1988 ve 2002 tarihli memleket haritalarında orman sayılan alanlar içerisinde kaldıkları, taşınmazların bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 2/B uygulamalarının 2002 yılında yapılıp sonuçlarının 30.09.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleştiği ve taşınmazların orman kadastro çalışmasında orman sınırları dışında bırakıldıkları, öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu belirlenen bu taşınmazların, yörede yapılan orman kadastrosunun kesinleştiği tarihe kadar bu vasıflarını koruyacakları, bu nedenle orman sınırları dışında bırakılmalarına ilişkin orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten önceki zilyetliğe değer verilemeyeceği gözetilerek, orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten, dava tarihine kadar taşınmazlar üzerinde davacı lehine kazandırmayı sağlayacak zilyetlik süresinin dolmadığı ve bu haliyle davacı yararına 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17. maddelerinde yazılı kazanım koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 23.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.