![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2021/9286
Karar No: 2022/6076
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/9286 Esas 2022/6076 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/9286 E. , 2022/6076 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Mahkemenin verdiği karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; ''Mahkemece, her ne kadar Afyonkarahisar Kadastro Mahkemesinin 2010/3-9 E.K sayılı kararının eldeki davada kesin hüküm teşkil edeceğinden bahisle hüküm kurulmuş olsa da, öncelikle bilinmelidir ki; davanın açılmamış sayılması usûlî bir sona erme halidir. Usûlî sona erme halleri ile esasa ilişkin sona erme halleri aynı sonucu doğurmaz, bilhassa kesin hüküm etkisi bakımından mutlak bir farklılık söz konusudur. Bu nedenle, açılmamış sayılmasına kararının ilgili bulunduğu anlaşmazlık konusunda açılacak sonraki davanın dilekçesinde yer alacak davanın tür ve miktarını tayin tamamen davacının tasarrufunda olup, anılan düzenleme hak ve adalet ilkesinin de bir gereğidir. Ayrıca, Mahkemece dava konusu taşınmazların ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 tarihli ve 1040 sayılı kararı ile kabul edilen Kocatepe Tarihi Siti içinde kaldığından, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşulları oluşup oluşmadığı araştırılmaksızın karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
30.05.2007 tarihle ve 26537 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 22.05.2007 tarihli ve 5663 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 11. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, “Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilân edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez.” şeklinde değiştirilmiştir. Yine, 2863 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. madde ile, “Kadastrosu devam eden taşınmazların sınırlandırma ve tesbiti işleri ile devam eden davalarda da bu Kanun'un 11. maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Sınırlandırma ve tesbitleri henüz askı ilânına alınmamış taşınmazların kadastro tutanakları kadastro komisyonuna intikal ettirilmek suretiyle bu Kanun'un 11. maddesinin birinci fıkrasına uygun hale getirilir. 27.07.2004 tarihinden itibaren yapılan kadastro çalışmaları sonucu zilyetlik şartları oluştuğu halde sit alanlarında kalması nedeniyle Hazine adına tesbit ve tescili yapılmış taşınmazlardan 1 ve 2. derece arkeolojik sit alanları dışında kalan sit alanlarındaki taşınmazların kadastro tutanaklarında zilyet veya hak sahibi olarak belirtilen kişilerin veya mirasçılarının, Kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde mahalli maliye kuruluşlarına müracaatları halinde maliye kuruluşunun talebi ile harca tâbi olmadan re'sen ilgilisi adına tescilleri yapılır” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda dava konusu taşınnmazların 2006 yılında, 3402 sayılı Kanun gereğince yapılan kadastro çalışmaları sırasında, taşınmazın edinme sütununda, ... oğlu ...'ın atalarından intikal ve taksim ile zilyetliğinde olduğu belirlenmiş, ancak, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 tarihli ve 1040 sayılı kararı ile kabul edilen Kocatepe Tarihi Siti içinde kaldığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyecek yerlerden olduğu belirlenerek kadastro tutanağı düzenlenmiştir.
Mahkemece, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması doğru değildir. Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar ve değişen kanun hükümleri de nazara alınarak, davalı taşınmazlara yönelik kadastro çalışmalarının 27.07.2004 tarihinden sonra yapıldığı düşünülmeli, davalı taşınmazların 1 ve 2. derece arkeolojik sit alanı durumunda bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Dava konusu taşınmazların 1 ve 2. derece arkeolojik sit alanı dışında olduğunun saptanması halinde, davacı yararına 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesinin koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi ” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı Hazine vekili, tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda davacı yönünden zilyetlikle edinme koşulları oluştuğundan bahisle davanın kabulüne dair hüküm verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma karar vermek için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; hükme esas alınan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda 236 ada 35, 103 ada 36 ve 236 ada 65 parsel sayılı taşınmazların uzun zamandır toprak işlemesinin yapılmadığı, üzerinde tek ve çok yıllık yabancı otların özellikle yöreye adapte olmuş yabani fiğ otunun biçilerek hayvan otlatılarak değerlendirildiği, bütün halinde kullanılan 101 ada 14-15 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise, üzerinde 15-20 yaşlarında vişne ağaçları ile tek katlı ev bulunduğu belirtilmiş olmasına rağmen Mahkemece taşınmazların kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi belirleme yöntemi olan ... fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin ... fotoğrafı sorgulama sayfasına girilmek suretiyle taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi/mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait ... fotoğrafları olduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı taktirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik ... fotoğrafı Harita Genel Müdürlüğü'nden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek ve temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirilip dosya ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla keşif yapılmalı; bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazların kim tarafından ne şekilde ve ne zamandan beri kullanıldığını, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp hangi tarihte bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında doğacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılmalı; komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğu belirlenmeli, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazların eğimini, niteliğini, toprak yapısını, üzerindeki bitki örtüsünü, mevcut ise ağaçların cinsini, adedini ve yaşını, taşınmazların imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazlar üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını, taşınmazların kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel verilere dayalı, önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeler mahiyette, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın her yönünden çekilmiş ve sınırları kabaca işaretlenmiş renkli fotoğraflarını içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden ... fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı, fen bilirkişisine, keşfi takibe ve denetlemeye imkan veren rapor ve kroki düzenlettirilmeli; mahkeme hakiminin, taşınmazın niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı, böylelikle davacı yararına, dava konusu taşınmazların tespit tarihine kadar zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği kesin olarak belirlenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin hükme yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 23.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.