Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5229
Karar No: 2022/472
Karar Tarihi: 26.01.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/5229 Esas 2022/472 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/5229 E.  ,  2022/472 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : PERŞEMBE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI
Davacılar; murisleri...,'in 10/06/2013 tarihinde vefat ettiğini, davalı ...'ın murisin dayısının oğlu olup aynı zamanda kız kardeşinin eşi olduğunu, diğer davalı ...'ın ise yeğeni olduğunu, murise ait taşınmazların intikal işlemlerini yaptırmak istedikleri sırada adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığını, davalı ... tarafından muristen alınan vekaletname ile taşınmazların tamamının önce diğer davalıya, ardından da dava dışı 3. kişilere satıldığını tespit ettiklerini, ileri sürerek; vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle satılan taşınmazların dava tarihindeki bedellerine karşılık olmak üzere, şimdilik 1.000TL'nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar; davaya konu taşınmaz satışlarının 1982 yılına ait vekaletname ve buna bağlı olarak değişen yıllar arasında yapılan işlemlere dayanması nedeniyle talebin zaman aşımına uğradığını, bundan ayrı davalılardan... ile murisin bir süre birlikte ticaret yaptıklarını, ticarethanenin ayrılması sırasında murisin çıkan borçlarına karşılık olmak üzere davalıya vekaletname vererek taşınmazların satıldığını, davanın taraflarının yakın akraba olup satış işleminden haberdar olduklarını, murisin sağlığında dava konusu etmediği bir hususta mirasçılar tarafından dava açılmasının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; davaya konu vekalete dayalı olan satış işlemlerinin 30/06/1986 tarihinde yapıldığı, muris ...'in ise 10/06/2013 tarihinde vefat ettiği, murisin sağlığında vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının hiç gündeme getirilmediği, dava konusu edilmediği, eldeki davanın ise murisin ölümünden 4 yıl sonra açıldığı, murisin ölümü ile davaya
konu satış işlemlerinin yapıldığı tarihler arasında yaklaşık olarak 27 yıl bulunduğu, bir kısım tanık beyanlarından da murisin davaya konu vekaletnamenin verildiği tarihte başka vekaletnameler de verdiği, başkaca taşınmazlarını da sattığı anlaşıldığından davalı tarafın taşınmazların satışına ilişkin bedelin vekil edene ödendiğini ispatlayamasalar da davacı tarafın satış işlemlerinden yaklaşık 30 yıl sonra dava açmaları, murisin satış işlemi yapıldıktan sonra 27 yıl daha yaşamasına rağmen davalılara herhangi bir dava yöneltmemiş olduğu dikkate alındığında, davacıların davasının TMK'nın 2. maddesine aykırı olduğu, muris ve davalı vekil arasında usul ve yasaya uygun vekalet ilişkisinin gereğinin yerine getirildiği, yapılan işlemlerin muris vekil edenin iradesine uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacıların istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacıların davalı ... hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacıların isteminin, davalının vekalet görevini kötüye kullanması, özellikle de vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı açıktır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. Başka bir ifade ile, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, vekil edenin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi vekil edene tediye etmekle yükümlüdür (TBK 508. madde). Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler öncelikle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, vekil edene, onun ölümü halinde ise mirasçılarına karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır. Vekilin hesap verme borcu, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar.
Buna göre ilk derece mahkemesince; TBK'nın 508. maddesi gereğince vekilin, vekil edeninin adına veya yararına yaptığı tüm işlerden dolayı hesap verme yükümlülüğü gereği, davalının taşınmazların satış bedelinin davacılar murisine ödediğini yasal delillerle ispatla mükellef olduğu gözetilerek, taraf delilleri değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bundan ayrı, 6100 sayılı HMK'nın189/3 maddesi "Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz." hükmünü amirdir. Aynı Kanun'un 200. maddesine göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. Senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebilir. Yine aynı Kanun'un 201. maddesinde de "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler iki bin beş yüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz." denilmekte; takip eden 203. maddede ise hangi hâllerde tanık dinlenebileceği açıklanmış olup,
"a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkansızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hallerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hali." şeklinde düzenlenmiştir.
Davalı ... 20/11/2017 tarihli dilekçesinde, davacıların murisi ...., tarafından, dava konusu taşınmazların kendisine satıldığını savunarak, iddiasının ispatı bakımından tanık deliline dayandığını bildirmiş ve ilk derece mahkemesince bildirilen tanıklar dinlenilmiş ise de; taraflar arasında HMK'nın 203/1-a maddesinde öngörülen, senetle ispat kuralının istisnaları arasında sayılan hısımlık mevcut olmadığı gibi davalının da tanık dinlenmesine muvafakatı olmadığında tanık dinlenilmesi de usul ve kanuna aykırıdır.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların davalı ... hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 26/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.











Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi