Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/11799
Karar No: 2022/6071
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/11799 Esas 2022/6071 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/11799 E.  ,  2022/6071 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; ''Mahkemece, çekişmeli taşınmazların tamamının kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalan yerlerden olduğu, davacıların dayandıkları Yargıtay denentiminden geçerek kesinleşen ve fakat infaz edilmeyen Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/476 Esas, 1999/599 Karar sayılı ilâmı kapsamında kaldığı ve taşınmazların öncesinde bir bütün olarak davacıların murisi ... ...'in zilyetlik ve tasarrufunda olduğu kabul edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı, dava konusu taşınmazların tamamının kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalan yerlerden olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, ancak, çekişmeli taşınmazların tamamı davacıların dayandığı tescil ilâmının tescil krokisi kapsamında kaldığı keşif ve uygulama ile belirlenmiş ise de, çekişmeli taşınmazlardan ... Köyü 130 ada 1 parselin 7.599,61 m2 yüzölçümlü olarak 30.05.2001 tarihli ve 6 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak tarla niteliği ile ... ve ... adına, 130 ada 2 parselin 4.828,74 m2 yüzölçümlü olarak 30.05.2001 tarihli ve 3 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak tarla niteliğiyle ... ve ... adına tespit ve tescil edildiği, bu iki parsele revizyon gören 30.05.2001 tarihli 3 ve 6 sıra numaralı tapu kayıtlarının Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/51 Esas, 1999/549 Karar sayılı tescil ilâmı ile oluştuğu, diğer parsellerin kadastro tespitlerinin ise vergi kayıtlarına dayanılarak yapıldığı, Mahkemece, ... Köyü 130 ada 1 ve 2 parsellerde davalıların dayanağını teşkil eden ve tescil ilâmı sonucu oluşan tapu kayıtlarının tescillerine esas ilâm ve kroki getirtilerek keşifte uygulanmadığı gibi, yine 130 ada 3 ve 4 parsellerde 1937 tarihli 350 ve 351 tahrir numaralı vergi kayıtları ile yine Kapaklı Köyü 104 ada 16, 17, 18, ve 19 parsellerde uygulanan 693 ve 694 tahrir numaralı vergi kayıtlarının getirtilip uygulanmadığı, Yagıtay iade kararı ile getirtilen Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/51 Esas, 1999/549 Karar sayılı tescil ilâmının incelenmesinde, davanın, 21.6.1996 tarihinde ... oğlu ... tarafından 28 parça taşınmazın, vergi kayıtları ve zilyetliğe dayalı olarak tescili istemiyle 1996/452 Esasta açıldığı ve Yargıtayın değişik safahatlarından geçerek öncelikle 11 parça taşınmaz hakkında son olarakda 9 parça taşınmaz hakkında davacı lehine tescil kararı verildiği ve bu kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğinin anlaşıldığı, davacıların dayandığı Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/476 Esas, 1999/599 Karar sayılı ilâmının dahi, davacıların murisi olan ... ... tarafından, aynı mahkemede ve aynı tarihlerde 25.01.1995 tarihli harici satış senedine ve eklemeli zilyetliğe dayanılarak tescil istemiyle açıldığı, aynı mahkemede açılan ve aynı hâkim tarafından yargılaması sürdürülen dava ve taşınmazların yargılamaları farklı aşamalardan geçtiğinden sonuçta aynı yer için iki farklı ilâmın oluşarak kesinleştiği açıklanarak, Mahkemece, her iki tescil ilâmının dayanağını teşkil eden tescil krokileri ile tarafaların dayandıkları vergi kayıtlarının, harici satış senetlerinin getirtilerek iki kadastro fen bilirkişi aracılığı ile yeniden yapılacak keşifte tarafsız ve yaşlı yerel bilirkişiler yardımı ile uygulattırılması, davacı ve davalı tarafların dayandıkları vergi kayıtlarının ve harici satış senetlerinin mevki ve hudutları itibariyle kapsamlı bir şekilde uygulanması, hudutlarında okunan şahıs ve yer isimlerinin tartışılması, hangi taşınmazlara uyup uymadığının saptanması, senet tanıklarının ayrı ayrı dinlenmesi, her iki tescil dosyasında dinlenen yerel bilirkişi ve tarafların tanıkları dahi çağrılarak önceki beyanlarının şimdiki anlatımlarıyla karşılaştırılması ve tanık anlatımları arasınada oluşabilecek mubayenetin gerekirse yüzleştirme yapılarak giderilmesi, yapılan keşif ve uygulamanın fen bilirkişiler raporunda keşfi izlemeye olanak verecek biçimde rapor ve krokiye yansıtılması ve bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gereğine ve kabule göre de; davacıların dava dilekçesi ile birlikte taşınmazların üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için kayden ihtiyati tedbir konulmasını talep ettikleri, Mahkemece taşınmazların bir kısmına ihtiyati tedbir konulduğu, bir kısmına konulmadığı, çekişmeli taşınmazlardan 104 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar davalı ... adına kayıtlı iken ve yargılamanın devamı sırasında 18.03.2008 tarihinde satılarak ... adına tescil edildiği, 104 ada 19 parselin ise ... adına kayıtlı iken 28.02.2006 tarihinde satışından ... adına tescil edildiği, mahkemenin 104 ada 19 parselin davalı ... tarafından dava tarihinden önce 28.02.2006 tarihinde ... satışı nedeniyle taşınmazın tapu siciline güvenilerek dava tarihinden önce davalı ... tarafından satın alındığından davacı tarafça muvazaa ya da davalının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilemediğinden bu parsele yönelik davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, 104 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar davalı ... adına kayıtlı iken ve yargılamanın devamı sırasında 18.3.2008 tarihinde satılarak ... adına tescil edilmesinin pratikte iyiniyet kurallarına uymadığı ve mal kaçırma gayesi güdüldüğü gibi hukuki kuşkular doğurduğu belirtilerek, yargılamanın devamı sırasında 18.03.2008 tarihinde 104 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazları davalı ... ... satın alan ... ...'n husumet yaygınlaştırılmak suretiyle davaya davalı sıfatı ile katılımının sağlanması, diyeceklerinin sorulması, varsa yazılı ve sözlü delillerinin toplanması, bundan sonra olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi ve bu iki taşınmaz hakkında da açılan dava nedeniyle hukuki sorunun taşınmazların mülkiyetinin aynına yönelik olarak çözülmesi gerekirken, taşınmazların akit tarihindeki değerleri üzerinden tespit edilen meblağın davalı ... ... yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek, davacıya ödenmesine karar verilmesinin isabetsizliğine” değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1. Davacılar vekilinin dava konusu Kapaklı köyü 104 ada 19 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul, Kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    2. Davacılar vekilinin dava konusu Kapaklı köyü 104 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Somut uyuşmazlık incelenmeden önce usuli müktesep hak üzerinden kısaca durulması gerekmektedir.
    Usuli müktesep hak, bir davada taraflar, mahkeme ve Yargıtay tarafından yapılmış ve istisnalar kapsamında olmayan bir işlemle taraflardan biri lehine doğmuş uyulması zorunlu olan ... ifade eder. Mahkemenin Yargıtay’ın bozma kararını uymasıyla bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış bir hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yoluyla da usuli müktesep hak gerçekleşebilir.
    6100 Sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlıkta temyiz kanun yoluna dair 1086 Sayılı HUMK hükümlerinin uygulanması gerektiğinden söz konusu Kanun incelendiğinde usuli müktesep hakka ilişkin açık bir hükmün bulunmadığı görülmekte olup, usuli müktesap hak ilkesi, davaların uzamasını önlemek hukuki alanda istikrar sağlamak ve yargı kararlarına karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ilkelerinden biri haline gelmiştir. Bu ilke, özlü bir biçimde 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Umumi Heyeti Kararı ile açıklanmış olup iş bu kararda da belirtildiği gibi, bozmaya uyulmakla bir taraf yararına "usulî müktesep hak" doğar. Artık bozmanın kapsamına girmeyen hususlarda yeni bir karar verilemez. Ancak usulî müktesep hak müessesesinin, özellikle kamu düzeni düşüncesi ile kabul edilmiş bazı istisnaları mevcuttur. Usul hukukunda Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş olan usuli müktesep hak ilkesine, yine Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş istisnalar bulunduğu, bu istisnalardan birisi de maddi hata sonucu verilmiş Yargıtay kararıdır. Yargıtay İçtihadları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar, 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usuli müktesep hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı kararından dönmesi mümkündür.
    Tüm bunların yanı sıra, 6100 sayılı HMK'nin 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Buna göre ''Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı seçimlik yetki olarak: a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür'' hükmü mevcuttur. Kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece 6100 sayılı HMK'nin 125. maddesi gözetilerek işlem yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekeceği açıktır.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacılar, dava dilekçesi ile birlikte taşınmazların 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için kayden ihtiyati tedbir konulmasını mahkemeden istemişlerdir. Mahkemece taşınmazların bir kısmına ihtiyati tedbir konulmuş bir kısmına konulmamıştır. Çekişmeli taşınmazlardan 104 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar davalı ... adına kayıtlı iken yargılamanın devamı sırasında 18.03.2008 tarihinde satılarak ... adına tescil edilmiş ve davacılar vekili tarafından, HMK'nin 125. maddesi uyarınca dava, devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürmüştür.
    Ne var ki, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin hükmüne uyulan bozma ilamında, maddi hataya dayalı olarak, 104 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına kayıtlı iken yargılamanın devamı sırasında 18.03.2008 tarihinde satılarak ... adına tescil edilmesinin pratikte iyiniyet kurallarına uymadığı ve mal kaçırma gayesi güdüldüğü gibi hukuki kuşkuları doğurduğundan yargılamanın devamı sırasında 18.03.2008 tarihinde 104 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazları davalı ... ... satın alan ... ...'n husumet yaygınlaştırılmak suretiyle davaya davalı sıfatı ile katılımının sağlanması, diyeceklerinin sorulması, varsa yazılı ve sözlü delillerinin toplanması, bundan sonra olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi ve bu iki taşınmaz hakkında da açılan dava nedeniyle hukuki sorunun taşınmazların mülkiyetinin aynına yönelik olarak çözülmesi gerektiği yazılmıştır. Az yukarıda açıklandığı üzere maddi hata durumunda tarafların lehine veya aleyhine usuli kazanılmış hak doğmaz.
    Bu itibarla Mahkemece, davacı tarafın seçimlik hakkını, devreden kişi aleyhine tazminat olarak kullandığı, dava konusu taşınmazların davacıların dayandıkları Yargıtay denentiminden geçerek kesinleşen ve fakat infaz edilmeyen Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/476 Esas, 1999/599 Karar sayılı ilâmı kapsamında kaldığı ve taşınmazların öncesinde bir bütün olarak davacıların murisi ... ...'in zilyetlik ve tasarrufunda olduğu sabit olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    3. Davacılar vekilinin dava konusu ... köyü 130 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazların davacıların dayandıkları Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ve fakat infaz edilmeyen Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/476 Esas, 1999/599 Karar sayılı ilâmının tescil krokisi kapsamında kaldığı keşif ve uygulama ile belirlenmiş ise de, dava konusu taşınmazlardan ... Köyü 130 ada 1 parselin 7.599,61 m2 yüzölçümlü olarak 30.05.2001 tarih 6 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak tarla niteliğiyle ... ve ... adına, 130 ada 2 parselin ise 4.828,74 m2 yüzölçümlü olarak 30.05.2001 tarihli ve 3 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak tarla niteliği ile ... ve ... adına, kadastroda tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu iki parsele revizyon gören 30.05.2001 tarihli 3 ve 6 sıra numaralı tapu kayıtları, Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/51 Esas, 1999/549 Karar sayılı tescil ilâmıyla oluşmuştur. Hükmüne uyulan bozma ilamında belirtilmesine rağmen, ... Köyü 130 ada 1 ve 2 parsellerde davalıların dayanağını teşkil eden ve tescil ilâmı sonucu oluşan tapu kayıtlarının tescil ilâm ve krokisi ile dayanak vergi kayıtları getirtilerek keşifte uygulanmamıştır.
    Hal böyle olunca; Mahkemece bozma ilamına uyulduğuna göre, bozma ilamında ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere öncelikle, her iki tescil ilâmının dayanağını teşkil eden tescil krokileri ile tarafların dayandıkları vergi kayıtlarının, harici satış senetlerinin getirtilerek üç kadastro fen bilirkişi aracılığı ile yeniden yapılacak keşifte tarafsız ve yaşlı yerel bilirkişiler yardımı ile uygulattırılması, davacı ve davalı tarafların dayandıkları vergi kayıtlarının, harici satış senetlerinin mevki ve hudutları itibariyle kapsamlı bir şekilde uygulanması, hudutlarında okunan şahıs ve yer isimlerinin tartışılması hangi taşınmazlara uyup uymadığının saptanması, senet tanıklarının ayrı ayrı dinlenmesi, her iki tescil dosyasında dinlenen yerel bilirkişi ve tarafların tanıkları dahi çağrılarak önceki beyanlarının şimdiki anlatımlarıyla karşılaştırılması ve tanık anlatımları arasınada oluşabilecek mubayenetin gerekirse tanıklar yüzleştirirlerek giderilmesi, yapılan keşif ve uygulamanın fen bilirkişiler raporunda keşfi izlemeye olanak verecek biçimde rapor ve krokiye yansıtılması bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.
    Mahkemece, belirtilen hususlar gözardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ; Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul, Kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan 104 ada 19 parsele ilişkin hükmün ONANMASINA; (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, 104 ada 17 ve 18 parsel ile 130 ada 1 ve 2 parsellere ilişkin hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 35.90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile alan 44.80 TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına, 23.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi