16. Hukuk Dairesi 2017/4278 E. , 2020/4262 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 13.10.2020 gün ve saatte temyiz eden ... vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat Melahat Alaftan ve ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım Kadastrosu sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 64 parsel sayılı 2.487,03 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 2003 tarihinden itibaren ...’in fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ...; taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 109 ada 64 parsel sayılı taşınmazın 30.06.2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda tespitinin iptali ile taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 966,39 metrekarelik kısmının aynı ada ve parsel numarası ile ve tarla vasfı ile Hazine adına tespit ve tesciline, beyanlar hanesine; 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ..."in fiili kullanımında olduğunun şerh düşülmesine, bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 1.520,64 metrekarelik kısmının aynı ada ve farklı parsel numarası ile ve bahçe vasfı ile Hazine adına tespit ve tesciline, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ..."in kullanımında olduğunun şerh düşülmesine karar verilmiş; hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine mahkemenin 28.11.2016 tarihli ek kararı ile temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilmiş ve bu kez ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece, davacının temyiz başvurusunun süresinde olmadığından bahisle, 28.11.2016 tarihli ek kararla temyiz talebinin reddine karar verilmiş ise de, gerekçeli karar, davacı vekilinin vekaletnamedeki ve gerekçeli kararda da yer alan adresi olan "... Mah. ... .../..." adresine "işyerinde daimi çalışanı Nermin Kır imzasına" 12.8.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup; davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen ... Baro Başkanlığı’nca düzenlenen 16.01.2017 tarihli belge de, adı geçen ...’ın iş yeri adresinin "... Baro Temsilciliği" olduğu belirtilmiş olmakla, tebligatı alan Nermin Kır’ın, davacı vekili ...’in daimi çalışanı olmadığı ve tebligatın bu nedenle usulsüz olduğu anlaşıldığından Mahkemenin 28.11.2016 tarihli temyiz isteminin reddine dair ek kararının bozularak KALDIRILMASINA,
2- Davacı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece, davaya konu taşınmazın (A) ile gösterilen kısmının davalı ...’in, (B) harfi ile gösterilen kısmının ise davacı ...’in kullanımında olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı tarafın temyizi taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümüne yöneliktir. Hemen belirtmek gerekir ki, kullanım kadastrosuna itiraz niteliğindeki davaların tespit maliki Hazineye yöneltilerek açılması zorunludur. Dava başlangıçta, Tapu Müdürlüğü aleyhine açılmış ise de, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden asıl dava edilmek istenenin Hazine olduğu kuşkusuzdur. Davacının, Hazine yerine Tapu Müdürlüğünü hasım göstermesi şeklindeki yanılgısı, temsilcide hata niteliğindedir. Temsilcide hata halinde, davanın husumet nedeniyle reddedilmeyip doğru hasma dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanabileceği, Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarından olduğu gibi, 6100 sayılı HMK"nın, "Tarafta İradi Değişiklik" başlığını taşıyan 124. maddesi ile de temsilcide yanılgı hali yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur. Mahkemece, davanın tespit maliki Hazineye yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak verilmesi, yasal hasım durumunda bulunan Hazine davaya dahil edilerek dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmesi ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan uyuşmazlığın esasına girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Ayrıca temyize konu (A) bölümü yönünden keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tutanak bilirkişileri ile davacı tanığı, çekişmeli taşınmazın tamamının davacı tarafça kullanıldığını ve davalı ... ile ilgisi olmadığını beyan ettikleri halde, keşifte dinlenen davalı tanığının, taşınmazın bir kısmını davalı ...’in kullandığını ifade etmiş olup, böylelikle beyanlar arasında çelişki oluşmasına rağmen, söz konusu çelişki yöntemince giderilmemiş, taşınmazlarla ilgili davalarda tanıkların taşınmaz başında dinlenmesi gerektiği halde, bir kısım davacı ve davalı tanıkları duruşmada dinlenilmiş, zirai bilirkişi raporunda, temyize konu (A) harf ile gösterilen alanda herhangi bir tarım yapılmadığı, üzerinin yabani otlarla kaplı olduğu ve 2-10 yaşlı 4 adet badem ağacının bulunduğu belirtildikten sonra, raporun devamında bu alanda 20-25 yıldır tarım yapıldığı tespitine yer verilerek, raporun kendi içerisinde çelişki oluşturulduğu çeliştiği halde, bu çelişki de yöntemince giderilmemiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, davanın tespit maliki Hazineye yönlendirilmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı ve böylelikle yasal hasım durumunda bulunan Hazine davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı; bundan sonra mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle, çekişmeli taşınmaz bölümünün tespit günü itibariyle kim veya kimlerin kullanımında olduğu, davacı ...’in kullanımının taşınmazın tamamında mı yoksa bir bölümünde mi olduğu, söz konusu bölümdeki kullanımın kim tarafından hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususlarında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, özellikle taşınmazın (A) ile gösterilen bölümünde tespit günü itibariyle zilyetlik olup olmadığı belirlenmeli, bu belirleme yapılırken 04.07.2015 tarihli zirai bilirkişi raporunda, davacı taraf lehine kullanım şerhi verilen dava dışı "komşu 109 ada 65 parselle birlikte tel örgü çekilerek kullanıldığı" şeklindeki değerlendirme de özellikle dikkate alınarak, bu tel örgünün ne zaman çekildiği yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından sorularak açıklattırılmalı ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece taraf teşkili sağlanmaksızın ve belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden ..."e iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.