(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/5016 E. , 2013/9367 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 29.12.20011 tarihli dilekçesi ile müvekilleri ... Köyü 112 ada 2 parsel sayılı taşınmazda hisse sahibi olduklarını, dava konusu 112 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 26.9.2006 tarihli işlem ile orman şerhi konulduğunu tesadüfen öğrendiklerini, taşınmazın ormanla bir ilgisi olmadığını belirterek kadastro mahkemesinde açtığı davada orman sınırlamasına itiraz ile taşınmazda bulunan orman şerhinin kaldırılmasını talep etmiş, yargılama sırasında kadastro mahkemesi davanın askı ilân süresinden sonra açılmış olması nedeni ile görevsizlik kararı ile dosyayı genel yetkili mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.
Birleşen 2012/488 E. sayılı dosyada ise; yine davacılar vekili aynı taşınmazda pay sahibi olduklarını ileri sürdüğü diğer davacılar açısından aynı taleple dava açmış, davaların birleştirilmesi sonucu temyize konu dosyada, mahkemece; davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman tahdidine itiraza ve çekişmeli taşınmazda bulunan orman şerhinin silinmesi istemine yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 20.08.1996 tarihinde 6 ay süre ile ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B çalışması bulunmaktadır.
Mahkemenin, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince, orman kadastrosunun ilân edildiği tarih ile dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğine yönelik kararı yerinde ise de, mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde, 20.08.1996 tarihinde 6 ay süre ile ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B çalışması bulunmakta olup, mahkemece dava konusu taşınmaz başında keşif yapılmamış, bilirkişilerden dava konusu taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulamasına göre konumunu belirtir rapor almamış, taşınmazın kesinleşen orman tahdit hattı dışında kalan taşınmazlardan olduğunun saptanması durumunda taşınmaza konulan orman şerhin hataen yazılmış olduğu ve davacıların herhangi bir süreye bağlı olmadan yanlış yazılan bu şerhin silinmesini isteyebilecekleri hususu düşünülmemiştir.
Ayrıca, davanın niteliğine göre Orman Yönetiminin davada taraf sıfatı bulunmakta olup, Orman Yönetiminin davaya dahili de sağlanmamıştır.
O halde; mahkemece, Orman Yönetimi davaya dahil edildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman
mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, dava konusu taşınmazın 20.08.1996 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığının saptanması halinde, orman tahdidinin kesinleşmesinden dava tarihine kadar 10 yıllık süre geçtiğinden dava hakdüşürücü süre nedeni ile reddedilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.