15. Ceza Dairesi Esas No: 2017/11263 Karar No: 2020/139 Karar Tarihi: 14.01.2020
Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/11263 Esas 2020/139 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, bir daire satın aldığı katılana kısmen peşin, kısmen banka kredisi kullanarak ödeme yaptıktan sonra kalan kısmı için verdikleri çeke karşılık verememiş, İcra Hukuk Mahkemesi'nin alınan bilirkişi raporuyla sanığın çek üzerindeki imzanın ait olmadığı tespit edilmiştir. Ancak, çekin önceden doğan borç ilişkisi nedeniyle sanık tarafından katılana verildiği için, dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmamıştır. Beraat kararı verilmesine rağmen, sanık müdafinin vekalet ücretinin ödenmesi gerektiği gözetilmemiştir. Bu nedenle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Kararın bozulmasıyla birlikte, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bir hususta, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre sanık lehine 3.000 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak verilmesi kararı verilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: CMK'nın 223/2-a maddesi, 1136 sayılı Kanun'un 168. maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinin 5. fıkrası, 1412 sayılı CMUK'un 321. ve 322. maddeleri, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi.
15. Ceza Dairesi 2017/11263 E. , 2020/139 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : CMK"nın 223/2-a maddesi gereğince beraat
Nitelikli dolandırıcılık suçundan beraatine ilişkin hüküm sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın, katılandan daire satın aldığı, bedelinin bir kısmını peşin, bir kısmını banka kredisi kullanarak ödediği, kalan kısım için dairenin kendisi adına devir ve tescil edilmesinden bir müddet sonra çek verdiği, çekin karşılıksız çıkması üzerine katılanın yürüttüğü takipte sanığın imza inkarında bulunduğu, İcra Hukuk Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda çek üzerindeki imzanın sanığa ait olmadığının tespit edildiği iddia edilen somut olayda; dava konusu çekin önceden doğan borç ilişkisi nedeniyle sanık tarafından katılana verildiği, bu nedenle atılı dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin atılı suçun unsurlarının oluştuğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1136 sayılı Kanun"un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün ilgili kısmına "sanığın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 3.000 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesi" fıkrasının eklenmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.