Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5125
Karar No: 2022/6145
Karar Tarihi: 27.06.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5125 Esas 2022/6145 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı ile davacı arasındaki tapu kaydında düzeltim davasında, Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildi. Davacı vekilinin istinaf başvurusu sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi, davanın davalı Kadastro Müdürlüğü'ne izafeten Hazine yönünden pasif husumet yokluğundan; davalı için ise esastan reddine karar verilmiştir. Temyiz üzerine ise, temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi, sınır ve yüzölçümü düzeltilmesi davaları ile ilgili işlemleri düzenlemektedir. Ayrıca, Kanun'un 12/3 maddesi, hak düşürücü süreyi düzenlemektedir. Mahkeme kararında, mülkiyete ilişkin olmayan sınır ve yüzölçümü düzeltme davalarında, hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
8. Hukuk Dairesi         2021/5125 E.  ,  2022/6145 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu Kaydında Düzeltim
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile davanın esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro çalışmaları sonucunda 391 ada 1 parsel sayılı taşınmaz 690,05 m2 olarak 25.07.1979 tarihinde tespit görmüş, 01.12.1980 tarihinde kadastro tespiti kesinleşmiş, davalı adına 29.11.2011 tarihinde satış açıklamasıyla tapuda tescil edilmiştir. 391 ada 2 parsel sayılı taşınmaz 590,48 m2 olarak 25.07.1979 tarihinde tespit görmüş, 01.12.1980 tarihinde kadastro tespiti kesinleşmiş, davacı adına 18.04.2013 tarihinde satış+birleştirme açıklamasıyla tapuda tescil edilmiştir..
    Davacı vekili, dava konusu 391 ada 2 nolu parsel sayılı taşınmazın ... Caddesi cephesi zeminde 12 metre olan cephesi, kadastro kayıtlarına göre haritacıya yaptırılan ölçüye göre 12 metre yerine 11 metre olarak geldiğini, davalı 391 ada 1 parsel üzerinden 1974-75 yıllarında ... Caddesi açılırken, dava dışı 366 ada 38 parselin önde olması sebebiyle dava dışı 366 ada 21 parsele cepheden 1 metre bırakılarak 6 metre genişliğinde de yol açıldığını, önceki cephesi 20 metre olan davalı adına kayıtlı 1 parselin son hali 13 metre cephesi kalması gerekirken, 1979 yılında kadastro ölçümleri yapıldığını, dava dışı 366 ada 21 parsele cepheden bırakılan 1 metrelik kısım dikkate alınmayarak gözden kaçırılmış olması nedeniyle eski haliyle 20 metre cepheli 1 parselden 7 metre yerine yalnızca yol için 6 metre düşülerek cephe 13 metre yerine 14 metre yazılması sonucu 2 parselin cephesi 1 metre azaldığını, miktar olarak cephenin azalması, davalı adına olan 1 ve davacı adına olan 2 parseller arasındaki zaten yamuk olan sınır, 2 parselin zeminde mevcut cephesi 12 metre iken 11 metreye düşmesiyle bitişik nizamla yapılacak yapılar için daha yamuk ve gönyesiz elverişsiz bir durum olma ihtimalinin olduğunu, davacının 1967 yılından beri 12 metre olan ve halihazırda fiili kullanımı da 12 metre olan taşınmazı 1979 senesinde yapılan kadastro ölçümleri sonrası 1 metre azalış gösterilerek kayıtlara bu şekilde geçtiğini, oysa ki fiili kullanımı 12 metre şeklinde devam ettiğini, davacının davalı lehine kendisi aleyhine 1 metrelik farkın düzeltilmesi için Kadastro Müdürlüğü’ne başvurusunun idare tarafından reddine karar verildiğini açıklayarak davalı 391 ada 1 parsel maliki lehine 1 metre olarak tescil gören artışın iptali ile, davacı adına 391 ada 2 nolu parsele 1 metre eklenerek davacı adına kayıt ve tescilini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının 1967 yılından beri 12 metre fiili kullanımı olduğu iddiasının doğru olmadığını,ayrıca cephenin 12 metre olması gerektiği yönündeki iddiasının hukuki dayağınında olmadığını, davacının talebinin Kadastro Müdürlüğünce reddedilmesinin yerinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; tüm dosya kapsamı, tanık beyanları, kadastro tutanakları, tapu kayıtları, bilirkişi raporu incelendiğinde taşınmazlara ilişkin kadastro tespit tutanaklarının 1980 yılında kesinleştiği, taşınmazları ayıran sabit sınır bulunmadığı, kadastro tespiti ile fiili kullanımların uyumlu olduğu, ölçü, tersimat ve sınırlandırma hatasının olmadığı anlaşılmakla kadastro tespitindeki yüzölçüm ve sınırlandırmaya itirazın kadastrodan önceki sebebe dayandığı, kadastro tespitinin 1980 yılında kesinleştiği 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince; somut olayda; davacı tarafça çekişmeli taşınmazların kadastro paftasındaki sınırlarında sınırlandırma, ölçü ve tersimat hatası bulunduğu iddiası ile ilgili Kadastro Birimine başvurulduğu; başvurunun ilgili birim tarafından reddedilmesi üzerine görevli genel mahkemede (Asliye Hukuk Mahkemesinde) eldeki davanın açıldığı, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp görülmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece dava konusu taşınmazların mahallinde yapılan keşif sonunda düzenlenen 15.01.2019 tarihli harita mühendisi ve gayrimenkul değerlendirme uzmanı bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazların 1980 yılında kesinleşen ilk tesis kadastrosu sırasında prizmatik yöntemle ölçüldüğü, alanlarının prizmatik ölçü karneleri ile hesaplandığı, zemin koordinatları ile ilk tesis kadastrosundaki prizmatik ölçü karnesinden oluşturulan sınırlar bilgisayar ortamında çakıştırıldığında, fiili kullanım ile mülkiyet sınırlarının uyumlu olduğu, uyuşmazlık konusu sınırda ilgili yönetmeliğin 8. maddesinde tanımlanan sabit sınır tesisine rastlanmadığı; uygulanan ... fotoğrafında dava konusu alanın ağaçlık olması nedeniyle herhangi bir sınır tespitinin yapılamadığı, her iki taşınmazın ortak sınırında ölçü, tersimat ve sınırlandırma hatası olmadığının bildirildiği; dosya içinde bir örneği bulunan orjinal ölçü krokisinin incelenmesinden de, davacı parselinin ... Caddesine olan cephesinin davacının iddia ettiği gibi, 12 metre değil, 11 metre olduğunun anlaşıldığı, tüm dosya kapsamına göre, dava konusu edilen taşınmazların pafta sınırlarında 3402 sayılı Kanun'un 41. maddesi ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre, düzeltilmesi gereken ölçü, tersimat veya sınırlandırma hatasının bulunmadığı anlaşıldığı, 3402 sayılı Kanun kapsamına ve yerleşik Yargıtay kararlarına göre, 3402 sayılı Kanun'un 41. maddesi uyarınca açılan sınır ve yüzölçümü düzeltilmesi davalarında, anılan Kanun'un 12/3 maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanma imkanı bulunmadığı, bu türden davaların, mülkiyete ilişkin olmaması nedeniyle, süre koşuluna bakılmaksızın her zaman açılması mümkün olduğu, açıklanan nedenlerle, dava dilekçesindeki anlatıma ve davanın niteliğine göre husumet yöneltilmesi imkanı bulunmayan, davalı Kadastro Müdürlüğünü temsilen Hazine yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı ... yönünden esastan reddine karar verilmesi gerekirken, davanın nitelemesinde hataya düşülerek, her iki davalı yönünden 3402 sayılı Kanun'un 12/3 maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf itirazlarının açıklanan yönlerden kabulü ile, 6100 sayılı HMK'nin 353/(1)-b/2 ve 355. maddeleri uyarınca kabulü ile kararın kaldırılarak, davanın davalı Kadastro Müdürlüğü'ne izafeten Hazine yönünden pasif husumet yokluğundan; davalı ... yönünden esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nin 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, 54,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 26,30 TL'nin temyiz edenden alınmasına, 27.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi